YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İntihal iddiası nedeni ile verilen cezanın iptali istemi ile açılan davada, mahkemece nasıl inceleme yapılması gerektiği hakkında açıklayıcı Kr.

Karar Özeti

 

Yukarıda alıntısı yapılan usul hükümlerinden anlaşıldığı üzere, bir uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için hukuk dışında, özel veya teknik bir bilginin gerekmesi halinde konunun uzmanı olan bilirkişilerin görüşlerinin alınması ve bu vesile ile uyuşmazlığın en doğru şekilde çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır. Bu bakımdan farklı hususların birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi halinde, bilirkişi heyeti teşkil edilmek suretiyle konunun değişik açılardan yorumlanmasının sağlanması, bilirkişilik müessesesinden beklenilen faydanın temini bakımından vazgeçilmez niteliktedir. Buna göre Mahkemece, üç kişilik oluşturulan bilirkişi heyetince üçünün de imzasını taşıyan tek raporun hazırlanması neticesinde karar verilmesi gerekmekteyken, heyet olarak hazırlanmayan iki ayrı bilirkişi raporu esas alınarak verilen kararda usul hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.

Karar

 

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2022/2830 E.  ,  2022/3175 K.

 

 

T.C.

 

D A N I Ş T A Y

 

SEKİZİNCİ DAİRE

 

Esas No : 2022/2830

 

Karar No : 2022/3175

 

Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1- (Davalı) ... Üniversitesi

 

Vekili : Av. ...

 

2- (Davacı) ...

 

Vekili : Av. ...

 

Diğer Davalı : ... Başkanlığı

 

Vekili : Av. ...

 

İstemin Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, karşılıklı olarak 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

Savunmaların Özeti : Davalı idareler tarafından istemin reddi gerektiği savunulmakta olup, davacı tarafından savunma verilmemiştir.

 

Danıştay Tetkik Hakimi : ...

 

Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

 

Dava, ...Üniversitesi İktisadi ve İdari Bölümler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından, hakkında ki "intihal" iddiasına ilişkin olarak başlatılan disiplin soruşturması sonucunda Yükseköğretim Kurumları Yönetici ve Öğretim Elemanları ile Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 11. maddesi uyarınca ''3 yıl süre ile kademe ilerlemesinin durdurulması'' cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Trakya Üniversitesi Disiplin Kurulu'nun ... tarih ve ... sayılı kararına karşı yapılan itirazı reddeden Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun ... tarih ve ... sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.

 

İdare Mahkemesince, Dairemizce verilen bozma kararına uyulduğu belirtilerek, dosya kapsamından ve dosyaya sunulan bilirkişi raporunun incelenmesinden; davacının 'Medya, Görüngünün Dışa Vurumu' adlı makalesinde intihal sonucunu doğuracak alıntılar yaptığı hususunun bilirkişi raporu ile sübuta erdiği, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihine kadar Yükseköğretim Kurumları, Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin dayanağı olan 2547 sayılı Kanunun 53. maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesinin yürürlükte olduğu, uyuşmazlığın dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki mevzuat dikkate alınarak çözümlenmesi gerektiği, dava konusu işlemin tesis edildiği dönemde ilgili Yönetmelikte bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek fiilinin 'kamu görevinden çıkarma' nedeni olarak belirlendiği, ancak davalı idarece anılan fiilin yaptırımının 'üniversite öğretim mesleği görevinden çıkarma' olarak değerlendirildiği, üniversite öğretim mesleği görevinden çıkarma cezasının işlem tarihinde kanuni dayanağı bulunmadığı gerekçesi ile davacıya ''3 yıl süre ile kademe ilerlemesinin durdurulması'' disiplin cezası verildiği, (daha sonra "üniversite öğretim mesleği görevinden çıkarma" cezası, 2547 sayılı Kanunun'un 53. maddesinin (b) bendine eklenmiştir.) dolayısıyla yeni düzenleme nedeniyle davacı lehine uygulanacak bir hususun da bulunmadığı, davacının makalesinde intihal sonucunu doğuracak alıntılar yaptığı gerekçesi ile Yükseköğretim Kurumları Yönetici ve Öğretim Elemanları ile Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 11. maddesi uyarınca '3 yıl süre ile kademe ilerlemesinin durdurulması' cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin tesis olunan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

 

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller" başlıklı 31. maddesinde; "1. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır. (Ek cümle: 5/4/1990 - 3622/11 md.; Değişik:10/6/1994-4001/14 md.) Ancak, davanın ihbarı (…) (2) Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır. (Ek cümle: 3/11/2016-6754/22 md.) Bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilir ve bilirkişiler hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri uygulanır. " kuralı yer almaktadır.

 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller" başlıklı 266. maddesinde; " (1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. (Değişik cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. (Ek cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez." düzenlemesi ile; "Bilirkişi sayısının belirlenmesi" başlıklı 267. maddesinde; "(1) Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür." düzenlemesi bulunmaktadır.

 

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının ... Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yaptığı, davacı tarafından, hakkındaki "intihal" iddiasına ilişkin olarak başlatılan disiplin soruşturması sonucunda, Yükseköğretim Kurumları Yönetici ve Öğretim Elemanları ile Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 11. maddesi uyarınca ''3 yıl süre ile kademe ilerlemesinin durdurulması'' cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Trakya Üniversitesi Disiplin Kurulu'nun ... tarih ve ... sayılı kararına itiraz ettiği, itirazın Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun ... tarih ve ... sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

 

İdare Mahkemesince davacının "Medya, Görüngünün Dışa Vurumu" adlı makalesinde intihal yapıp yapmadığına ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve İstanbul Üniversitesi'nden bir, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden iki kişi olmak üzere toplam üç kişi bilirkişi olarak seçilmiş, raporun üç nüsha halinde Mahkemelerine sunulmasına karar verilmiştir. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden seçilen iki bilirkişinin imzasını taşıyan rapor 05/10/2015 tarihinde, İstanbul Üniversitesi'nden seçilen tek bilirkişinin imzasını taşıyan başka bir rapor 16/11/2015 tarihinde Mahkeme kayıtlarına girmiştir.

 

Yukarıda alıntısı yapılan usul hükümlerinden anlaşıldığı üzere, bir uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için hukuk dışında, özel veya teknik bir bilginin gerekmesi halinde konunun uzmanı olan bilirkişilerin görüşlerinin alınması ve bu vesile ile uyuşmazlığın en doğru şekilde çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır. Bu bakımdan farklı hususların birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi halinde, bilirkişi heyeti teşkil edilmek suretiyle konunun değişik açılardan yorumlanmasının sağlanması, bilirkişilik müessesesinden beklenilen faydanın temini bakımından vazgeçilmez niteliktedir. Buna göre Mahkemece, üç kişilik oluşturulan bilirkişi heyetince üçünün de imzasını taşıyan tek raporun hazırlanması neticesinde karar verilmesi gerekmekteyken, heyet olarak hazırlanmayan iki ayrı bilirkişi raporu esas alınarak verilen kararda usul hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.

 

Bununla birlikte, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın "Davaların karara Bağlanması'' başlıklı 22. maddesinde, meselelerin sırasıyla oya konulacağı ve karara bağlanacağı öngörülmüş; "Tutanaklar" başlıklı 23. maddesinde; "Her dava dosyası için görüşmelere katılan Başkan ve üyelerin, Danıştay'da düşünce veren savcının, tetkik hakiminin ve tarafların ad ve soyadlarını, incelenen dosya numarasını, kısaca dava konusunu ve verilen kararın neticesini, çoğunlukta ve azınlıkta bulunanları gösteren bir tutanak düzenlenir. Bu tutanaklar görüşmelere katılanlar tarafından aynı toplantıda imzalanır ve dosyalarında saklanır." hükmüne yer verilmiştir. Aynı Yasanın 24. maddesinde ise; kararda bulunacak hususlar sıralanmış ve (g) bendinde; kararın tarihi ve oybirliği ile mi, oyçokluğu ile mi verildiği hususunun bulunması gerektiği vurgulanmıştır. Metinleri açıklanan yasa kuralları karşısında, tutanak ile karar tarihlerinin birbirini tutması gerektiği tartışmasızdır.

 

Dosyanın incelenmesinden, görüşme tutanağında kararın 24/01/2022 tarihinde verildiği yazılı olmasına karşın, hüküm fıkrasında 24/01/2021 tarihinin yer aldığı anlaşılmakta olup, bu haliyle de kararda usul hukukuna uyarlık bulunmamaktadır.

 

Öte yandan, 27/04/2016 tarihinde yapılan duruşma için düzenlenen duruşma tutanağında; duruşmaya davacı vekilinin ve davalı idare vekilinin geldiğinin belirtilmesine ve Mahkeme Kararında bu hususa yer verilmesine karşın, hüküm fıkrasında davalı idare lehine 2.550,00-TL duruşmasız vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmaktadır. Bozma kararı sonrası yeniden yapılacak yargılama neticesinde verilecek kararda bu hususa da dikkat edilmesi gerekmektedir.

 

Açıklanan nedenlerle; Edirne İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Bu sayfa 220 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor