İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın görev yönünden reddedilerek 2577 sayılı Kanun'un 15/4. maddesi uyarınca dosyanın Danıştay'a gönderilmesi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… K.… sayılı kararı üzerine verilen Danıştay Altıncı Dairesinin 03/03/2021 tarih ve E:2021/1675, K:2021/2990 sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddedilerek dosyanın görevli ve yetkili … İdare Mahkemesine gönderilmesi üzerine; İdare Mahkemesince feldspat ve kuvars ocağı işletmesi sınırları içerisinde bulunan ağaçların ve makilerin kesilmek suretiyle yok edileceği, işletmenin çalıştırılması ile topoğrafyanın değişeceği, bu değişimle sel, su baskını, toprak kaybının oluşabileceği, oluşması yüzlerce yıl süren verimli yüzey toprağının yok olacağı, içerisindeki canlı yapının kazılarak kaldırılması ile toprak profillerinin değişeceği, verimli üst toprağın kaybolması ile topraktaki canlıların (bitki ve hayvan) ve tüm bunlara bağlı olarak ekolojik dengenin yok olacağı, hayvanların otlatılmasında kullanılan mera alanının yok olacağı, planlanan madencilik faaliyetinin doğal yapıya vereceği hasarın kabul edilebilirlik sınırları aşacağı, ruhsat sahası dahilindeki kırma eleme tesisinin hesaba dahil edilmediği, dava konusu faaliyet alanının yapılacağı yerin gerek çevre düzeni gerekse de nazım imar planı kararlarıyla büyük oranda orman alanı kullanımına ayrıldığı, projenin isabet ettiği alanın tapuda kısmen “Gökbel Devlet Ormanı” cinsiyle kayıtlı olduğu, söz konusu ÇED alanının aynı zamanda "önemli doğa alanı"na isabet ettiği, bahse konu önemli doğa alanlarının da hassas ve benzersiz coğrafyası, bitki, hayvan ve sahip olduğu doğal özellikleri nedeniyle daha ayrıntılı incelenmesi gereken alanlardan olduğu, söz konusu faaliyetin bu alanlara ve dolayısıyla bahse konu planların planlama hedef ve ilkelerine ulaşılmasında olumsuz etkileme potansiyeli bulunduğu, dolayısıyla dava konusu ""Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararında hukuka uyarlık bulunmadığı; davalı yanında müdahil şirkete 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 20. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca işlem tesis edilerek, proje alanının eski hale getirilmesi isteminin ise, idari dava türleri içerisinde olmadığı ve idarenin yerine geçip işlem tesis edilmesi mahiyetinde bir talep niteliğinde olduğu, dolayısıyla davanın bu kısmının esasının incelenmesine olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2022/1835 E. , 2022/6476 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/1835
Karar No : 2022/6476
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVALI YANINDA MÜDAHİL) … Madencilik A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Derneği
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının iptale ve vekalet ücretine ilişkin kısımlarının; temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Muğla İli, Yatağan İlçesi, … Mahallesi ile Aydın İli, Çine İlçesi, … Mahallesi sınırları dahilinde davalı yanında müdahil şirket tarafından yapılması planlanan "… No'lu Saha Feldspat ve Kuvars Ocağı Kapasite ve Alan Artışı Projesi" ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından verilen … tarih ve … sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararının iptali ve davalı yanında müdahil şirkete 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 20. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca işlem tesis edilerek, proje alanının eski hale getirilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın görev yönünden reddedilerek 2577 sayılı Kanun'un 15/4. maddesi uyarınca dosyanın Danıştay'a gönderilmesi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… K.… sayılı kararı üzerine verilen Danıştay Altıncı Dairesinin 03/03/2021 tarih ve E:2021/1675, K:2021/2990 sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddedilerek dosyanın görevli ve yetkili … İdare Mahkemesine gönderilmesi üzerine; İdare Mahkemesince feldspat ve kuvars ocağı işletmesi sınırları içerisinde bulunan ağaçların ve makilerin kesilmek suretiyle yok edileceği, işletmenin çalıştırılması ile topoğrafyanın değişeceği, bu değişimle sel, su baskını, toprak kaybının oluşabileceği, oluşması yüzlerce yıl süren verimli yüzey toprağının yok olacağı, içerisindeki canlı yapının kazılarak kaldırılması ile toprak profillerinin değişeceği, verimli üst toprağın kaybolması ile topraktaki canlıların (bitki ve hayvan) ve tüm bunlara bağlı olarak ekolojik dengenin yok olacağı, hayvanların otlatılmasında kullanılan mera alanının yok olacağı, planlanan madencilik faaliyetinin doğal yapıya vereceği hasarın kabul edilebilirlik sınırları aşacağı, ruhsat sahası dahilindeki kırma eleme tesisinin hesaba dahil edilmediği, dava konusu faaliyet alanının yapılacağı yerin gerek çevre düzeni gerekse de nazım imar planı kararlarıyla büyük oranda orman alanı kullanımına ayrıldığı, projenin isabet ettiği alanın tapuda kısmen “Gökbel Devlet Ormanı” cinsiyle kayıtlı olduğu, söz konusu ÇED alanının aynı zamanda "önemli doğa alanı"na isabet ettiği, bahse konu önemli doğa alanlarının da hassas ve benzersiz coğrafyası, bitki, hayvan ve sahip olduğu doğal özellikleri nedeniyle daha ayrıntılı incelenmesi gereken alanlardan olduğu, söz konusu faaliyetin bu alanlara ve dolayısıyla bahse konu planların planlama hedef ve ilkelerine ulaşılmasında olumsuz etkileme potansiyeli bulunduğu, dolayısıyla dava konusu ""Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararında hukuka uyarlık bulunmadığı; davalı yanında müdahil şirkete 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 20. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca işlem tesis edilerek, proje alanının eski hale getirilmesi isteminin ise, idari dava türleri içerisinde olmadığı ve idarenin yerine geçip işlem tesis edilmesi mahiyetinde bir talep niteliğinde olduğu, dolayısıyla davanın bu kısmının esasının incelenmesine olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı hukuka aykırı bulunarak, anılan kısım yönünden dava konusu işlemin iptali; davalı yanında müdahil şirkete 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 20. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca işlem tesis edilerek, proje alanının eski hale getirilmesi istemi yönünden ise, davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 1- Davalı tarafından, dava konusu işlemin hukuka uygun olarak tesis edildiği, bilirkişi raporuna itirazların dikkate alınmaksızın dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği; öte yandan, kısmen dava konusu işlemin iptali, kısmen davanın incelenmeksizin reddi yolunda karar verilmesine karşın, idareleri lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuki isabet bulunmadığı ileri sürülmektedir.
2- Davalı yanında müdahil tarafından, davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiği, dava konusu işlemin hukuka uygun olarak tesis edildiği, bilirkişi raporuna yapılan itirazlar değerlendirilmeksizin dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İdare Mahkemesi kararının temyiz edilen dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının onanması gerektiği belirtilerek, istemlerin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'NIN DÜŞÜNCESİ : Davalının temyiz isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi; davalı yanında müdahilin temyiz isteminin reddi ile; İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının onanması; davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine ve davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısımlarının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Muğla İli, Yatağan İlçesi, … Mahallesi ile Aydın İli, Çine İlçesi, … Mahallesi sınırları dahilinde davalı yanında müdahil şirket tarafından yapılması planlanan "… No'lu Saha Feldspat ve Kuvars Ocağı Kapasite ve Alan Artışı Projesi" ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından … tarih ve … sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararın iptali ve davalı yanında müdahil şirkete 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 20. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca işlem tesis edilerek, proje alanının eski hale getirilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT VE HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmında;
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 2. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
İdare Mahkemesi kararının vekalet ücretine ilişkin kısmına gelince;
2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu'nun 31/1. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinin (ğ) bendinde vekalet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 326. maddesinin 1. fıkrasında, kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, 2. fıkrasında da, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkemenin yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştıracağı; 331. maddesinde ise, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ederek hüküm altına alacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlık Ücreti" başlıklı 164. maddesinde; avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinin son fıkrasında ise, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, avukat olmasalar dahi, hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri ve hukuk müşavirleri tarafından takip edilip idareler lehine sonuçlanan davalarda, ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine avukatlık ücreti takdir edilmesi, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin amir hükmü uyarınca zorunlu bulunmaktadır. Ayrıca "ilgili mevzuat" ibaresinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin anlaşılması gerektiği ve davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması nedeniyle tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere, üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunacağı tabiidir.
Dosyanın incelenmesinden; 04/01/2020 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren dava dilekçesinin davacı dernek yönetim kurulu başkanı tarafından imzalandığı ve davanın hiçbir aşamasında davacının avukat ile temsil edilmediği; öte yandan, dava dilekçesinin 12/07/2021 tarihinde davalı idareye tebliğ edilmesi üzerine, davalı idare vekili Av. ... tarafından verilen ve 26/07/2021 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren savunma dilekçesi ile davaya hukuki katkıda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, temyize konu İdare Mahkemesi kararı ile dava konusu "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı hukuka aykırı bulunarak anılan kısım yönünden dava konusu işlemin iptaline; davalı yanında müdahil şirkete 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 20. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca işlem tesis edilerek, proje alanının eski hale getirilmesi istemi yönünden ise, davanın incelenmeksizin reddine karar verildiği; bu itibarla, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi ve davanın hiçbir aşamasında avukat ile temsil edilmeyen davacı lehine ise, vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken; davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde ve davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, kısmen dava konusu işlemin iptali, kısmen davanın incelenmeksizin reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısımlarında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı ile davalı yanında müdahilin temyiz istemlerinin esasa (dava konusu işlemin iptaline) ilişkin kısmının reddine, davalı idarenin temyiz isteminin vekalet ücretine ilişkin kısmının ise kabulüne;
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen dava konusu işlemin iptaline, kısmen davanın incelenmeksizin reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyiz edilen iptale ilişkin kısmının ONANMASINA, vekalet ücretine ilişkin kısmının ise BOZULMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A-2(i) maddesi uyarınca davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen … -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Kullanılmayan … TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davalı yanında müdahile iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 31/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.