YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Çed raporu hazırlanırken, bir çevre mühendisinin ve konusunda uzman bilirkişilerin bulunması gerektiği hk.

Karar Özeti

ÇED süreci sonunda verilecek kararların yargısal denetimi yapılırken, seçilecek bilirkişiler arasında bir çevre mühendisinin bulunması, diğer bilirkişilerin ise projenin bulunduğu çevrenin özelliklerine göre ve proje tanıtım dosyası ve ÇED raporunu hazırlayan kişilerin uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle belirlenmesi önemli bir gereklilik olmakla birlikte; böyle bir heyet tarafından hazırlanacak bilirkişi raporunun, dava konusu proje kapsamında öngörülen faaliyetin çevresel etkilerinin ve bu etkilerin minimize edilmesi için Proje Tanıtım Dosyası ya da ÇED Raporu içinde yer verilen önlemlerin yeterli olup olmadığının tespit edilerek değerlendirilmesi açısından, tarafları tatmin edici düzeyde hazırlanmasının da önemli bir gereklilik olduğu açıktır. Belirtilen hususların sağlanması, adil bir yargılama yapılması açısından önem arz etmektedir.

Karar

 

Danıştay 6. Daire Başkanlığı  2022/1883 E.  ,  2022/4982 K.

 

 

T.C.

 

D A N I Ş T A Y

 

ALTINCI DAİRE

 

Esas No : 2022/1883

 

Karar No : 2022/4982

 

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …

 

2- …

 

3- …

 

4- … Köyü Tüzel Kişiliği

 

VEKİLLERİ : Av. …

 

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği

 

VEKİLİ : Av. …

 

MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : … Yapı San. ve Yatırım A.Ş.

 

VEKİLİ : Av. …

 

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ:

 

Dava konusu istem: Çankırı İli, Merkez İlçesi, Süleymanlı Köyü sınırları içerisinde "Rafine Tuz Üretim Tesisi Projesi" ile ilgili olarak Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği'nin 17. maddesi uyarınca alınan … tarih ve E-… sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararının iptali istenilmiştir.

 

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; uyuşmazlığa konu rafine tuz üretim tesisinin tarım arazilerine, su kaynaklarına, çevreye, insan sağlığına yasal ve kabul edilebilir değerlerin üzerinde bir zarar vermeyeceğinin anlaşıldığı, tesiste bir madencilik faaliyetinin yapılmayacağı, yalnızca dışarıdan getirilen hammaddenin ayırma işlemine tabi tutulacağı, proje tanıtım dosyasında projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin ve alınacak önlemlerin ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara uygun olarak belirlendiği, proje alanının ve yan parsellerin müdahil şirketin mülkiyetinde olduğu ve yakın geçmişte bir tarımsal faaliyetin yapılmadığı, tesisin bulunduğu alana en yakın konutun kuş uçuşu 1.030 metre mesafede olduğu, bu nedenle toz ve gürültü anlamında yöre insanına bir zararından söz edilemeyeceği, her ne kadar tesisin bulunduğu alan Sinop-Kastamonu-Çankırı Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında tarım arazisi alanında kalsa da Çankırı İl Genel Meclisinin 05.12.2008 tarihli kararıyla onaylanan 1/1000 ölçekli mevzii uygulama imar planında "Küçük Sanayi Sitesi" olarak belirlendiği, dolayısıyla tesisin kurulacağı alanın küçük sanayi alanı olarak öngörüldüğü ve tarım dışı amaçla kullanım iznine sahip olduğu, belirtilen çalışma kapsamında yapılacak faaliyetler sonrasında ortaya çıkacak çevresel etkiler için alınacak tedbirlerin mevzuatında öngörülen usule uygun olduğu, proje kapsamının asgari gereklilikleri taşıdığı, Çankırı İli, Merkez İlçesi, … Köyü sınırları içerisinde "Rafine Tuz Üretim Tesisi Projesi" ile ilgili olarak Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği'nin 17. maddesi uyarınca alınan dava konusu "ÇED Gerekli Değildir" kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

 

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davaya konu taşınmazın 1/100.000 ölçekli planda tarım arazisi vasfında olduğu, eksik inceleme ile karar verildiği, bölgenin sulama alanına dair yapılmış olan çalışmaların İl Özel İdaresinden getirtilerek, tesisin su yataklarına mesafesine dair tespitler yapılması gerektiği, tesisin ÇED Yönetmeliğinin Ek-1 listesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, meteorolojik açıdan değerlendirmelerin eksik olduğu, bölgede bulunan çay için dip tarama projesi konusunda bir açıklama bulunmadığı belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

 

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :

 

Davalı ve davalı yanında Müdahil tarafından; davacıların temyiz istemlerinin reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

 

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Üye …'in 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin (i) bendi uyarınca Dairemizce keşif ve bilirkişi incelemesinin yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin azlık oyuna karşın, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinin yeterli olmaması nedeniyle maddi olay açıklığa kavuşturulmadığından bu aşamada temyiz isteminin esasının görüşülemeyeceği sonucuna varılarak, gereği görüşüldü

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

 

MADDİ OLAY :

 

Davaya müdahil şirket tarafından, Çankırı İli, Merkez İlçesi, … Köyü sınırları içerisinde "Rafine Tuz Üretim Tesisi Projesi" ile ilgili olarak davalı idareye başvuru yapıldığı ve proje tanıtım dosyası hazırlanarak davalı idareye sunulduğu, davalı idarece ilgili kurumlardan görüş alındıktan sonra Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 17. maddesi uyarınca … tarih ve E-… sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararının verildiği, anılan kararın iptali istemiyle de görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

 

İLGİLİ MEVZUAT:

 

2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 10. maddesinde, "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez..." hükmüne yer verilmiştir.

 

25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 4. maddesinde; ''Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun saptanması üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı" olarak, "Çevresel Etki Gerekli Değildir Kararı: Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projelerin çevresel etkilerinin incelenerek, çevresel etkilerinin daha detaylı incelenmesi amacıyla Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hazırlanmasının gerektiğini belirten Bakanlık kararı" olarak tanımlanmıştır. Aynı Yönetmelik'in 6. maddesinde, "(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler için ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum ve kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdiklere taahhütlere uymakla yükümlüdürler... (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelere hiçbir teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez...' kuralına yer verilmiş olup; 7. maddesinde, Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler sayılmış, buna göre anılan Yönetmeliğin EK-1 listesinde yer alan projeler ile Seçme Eleme Kriterlerine tabi olup "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir" kararı verilen projeler için Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hazırlanmasının zorunlu olduğu; 15. maddesinde ise, Bu Yönetmeliğin EK-2 listesinde yer alan projeler ile kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi EK-2 listesinde belirtilen projelerin seçme, eleme kriterlerine tabi olduğu kurala bağlanmıştır.

 

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren haller" başlıklı 266. maddesi, "(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez." hükmünü; "Bilirkişi sayısının belirlenmesi" başlıklı 267. maddesi, "(1) Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür." hükmünü; aynı Kanunun "Bilirkişi açıklamalarının tespiti ve rapor" başlıklı 279. maddesinin 2. fıkrası ise, "(2) Raporda, tarafların ad ve soyadları, bilirkişinin görevlendirildiği hususlar, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa, bunun sebebi, düzenlenme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarının bulunması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi, oy ve görüşünü ayrı bir rapor hâlinde de mahkemeye sunabilir..." hükmünü içermektedir.

 

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

 

ÇED süreci sonunda verilecek kararların yargısal denetimi yapılırken, seçilecek bilirkişiler arasında bir çevre mühendisinin bulunması, diğer bilirkişilerin ise projenin bulunduğu çevrenin özelliklerine göre ve proje tanıtım dosyası ve ÇED raporunu hazırlayan kişilerin uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle belirlenmesi önemli bir gereklilik olmakla birlikte; böyle bir heyet tarafından hazırlanacak bilirkişi raporunun, dava konusu proje kapsamında öngörülen faaliyetin çevresel etkilerinin ve bu etkilerin minimize edilmesi için Proje Tanıtım Dosyası ya da ÇED Raporu içinde yer verilen önlemlerin yeterli olup olmadığının tespit edilerek değerlendirilmesi açısından, tarafları tatmin edici düzeyde hazırlanmasının da önemli bir gereklilik olduğu açıktır. Belirtilen hususların sağlanması, adil bir yargılama yapılması açısından önem arz etmektedir.

 

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, bilirkişi raporunda eksiklik veya belirsizlik arz edilen hususların varlığı durumunda, Mahkemece bu hususların, bilirkişiye tamamlattırılması ya da belirsiz olan hususların açıklattırılması veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği sonucuna varılmaktadır.

 

Uyuşmazlığın çözümü için İdare Mahkemesince, Ziraat Mühendisi, Jeoloji Mühendisi, Harita Mühendisi, Şehir Plancısı ve Çevre Yüksek Mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, hazırlanan bilirkişi raporunda özetle;

 

"1-Uyuşmazlığa konu rafine tuz üretim tesisinin çevreye etkisi olup olmadığı; ....

 

Sadece rafine tuz üretim tesisi değil yapılan ve işletilen tüm işletmelerin az ya da çok çevreye zararı olmaktadır. Bu zararlar havaya, suya ve toprağa verilen emisyon miktarlarına göre belirlenmektedir. İnsanların solunumu ile havaya karbondioksit salımı, büyükbaş hayvanların çıkardıkları metan gazları ve daha da çarpıcı olanı çevrenin korunması amacıyla yapılan atıksu arıtma tesislerin faaliyeti sırasında oluşan gazlar havayı kirletmektedir. Bu nedenle kurulacak rafine tuz üretim tesisi mutlaka çevreye olumsuz etkileri olacaktır. Ancak alınacak önlemler ile olumsuz etkinin en aza indirilmesi sağlanmalıdır. Faaliyet sahibi tarafından hazırlanan “Proje Tanıtım Dosyası” içerisinde tesisin inşaat aşamasından başlayarak işletme aşamalarında içine alan süreçte çevrenin en az etkilenmesi için alınması gereken önlemler ve tedbirler açıklanmıştır...

 

2- Projenin faaliyet gösterdiği yerde bulunan su kaynaklarına veya tarım arazilerine zarar verip vermeyeceği;

 

Proje Tanıtım Dosyasında yer alan bilgiye göre dava konusu taşınmazlardan … ada … parsel, … ada … parsel ve … ada … parsel ham toprak vasfında olduğu, … ada …parselin tesise uzaklığı 210m, … ada … parselin tesise uzaklığı 370m, … ada …parselin tesise uzaklığı 780m olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu parsellerin ham toprak vasfında ve yaklaşık %3-5 eğime sahip oldukları, kumlu tınlı toprak yapısına sahip oldukları, parseller üzerinde uzun yıllardan beri herhangi bir tarımsal faaliyette bulunulmadığı gözlenmiştir. Arazideki gözlem ve incelemelere dayalı olarak yapılan değerlendirmeye göre söz konusu tesiste yapılan faaliyetten kaynaklı olarak dava konusu parsellerde herhangi bir olumsuz etkinin ortaya çıkmayacağı değerlendirilmiştir...

 

3- Su kaynaklarını kirletip kirletmeyeceği;

 

Dava konusu rafine tesisin bulunduğu alanda yapılan makroskopik gözlemlerde sedimanter birimler gözlenmiş olup, alanın Kuzey ve Kuzeydoğusunda jips, anhidrit, kumtaşı, kiltaşı ve marn ardalanmasından birimler gözlenmiştir. Doğu ve Güneydoğusunda kuru dere yatağının bulunduğu, kış mevsimi olmasına karşın tetkik tarihinde söz konusu derede su akışı gözlenmemiştir.

 

Uyuşmazlığa konu rafine tesisin çevresinde su kaynağı olmayıp, tesisin yaklaşık 150 m. Güneybatısında Acı Çay adı verilen ve bölgede bulunan Jips, Anhidrit, Halit gibi tuz içeriği yüksek kayaçların eriyik olarak suya karışmasından dolayı kullanımı kısıtlı olan dere gözlenmiştir. Jeolojik yapıya bağlı olarak tarım arazileri üzerinde yer alan toprak örtüsünün de tuz içeriğinin çok yüksek olduğu makroskopik olarak tespit edilmiştir.

 

4- Suyun yatağını, debisini ve kalitesini değiştirip değiştirmeyeceği;

 

Faaliyet alanının kuş uçuşu en yakın mesafesi 150 m. güneyinden Acı Çay geçmektedir. Hazırlanan rapor içinde yer alan bilgilere göre tesis için ihtiyaç duyulan su yeraltı kayaklarından karşılanacağı için suyun yatağı ve debisinde bir değişiklik oluşturmayacaktır. Ayrıca endüstriyel atıksu çıkmamakla birlikte tesiste çalışan personelden kaynaklanan atıksular fosseptikte toplanıp vidanjörler ile sonu arıtma tesisi olan kanalizasyon sistemine verileceğinden su kalitesinde bir değişikliğe neden olmayacaktır.

 

Uyuşmazlığa konu rafine tesisin çevrede bulunan su kaynaklarına, akarsulara ve tarım arazilerine etkileri ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede; jeolojik yapının tuzluluk oranı yüksek kayaçlardan oluşması akarsuların ve yeraltı sularının tuz içeriğinin yüksek olması nedeniyle ve yapılacak tesisinde tuz rafine tesisi olması dikkate alındığında, su kaynaklarına ve tarım arazilerine zarar vermeyeceği, su kaynaklarını kirletmeyeceği, suyun yatağını, debisini ve kalitesini değiştirmeyeceği kanaatine varılmıştır.

 

5- Alanın yerleşim yerlerine, ormana ve tarım alanlarına mesafesinin uygunluğu; ...

 

Dava konusu taşınmazlar (122 ada 2, 3, 4, 5, 6 parseller); Süleymanlı köyü merkezinin güney doğu yönünde ve 3,2 km mesafede, Çankırı il merkezine 11,6 km mesafede ve güney istikametindedir. Ayrıca dava konusu taşınmazların batısı ve güney batı istikametinde bulunan acı çaya olan mesafesi ise ortalama 350 m’dir. Dava konusu taşınmazlar eski Ankara Çankırı yoluna cephelidir....

 

Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Parsel Sorgulama Uygulamasından elde edilen bilgilere göre; dava konusu taşınmazlardan 122 ada 2 parsel ile 3 (yeni 8 ve 9) parsellerin “arsa” vasfı taşıdığı, 4, 5 ve 6 parsellerin ise “Ham Toprak” vasfında olduğu anlaşılmaktadır. Bu bilgiler ışığında, … ada … parsel ile … (yeni … ve …) parsellerin daha önceden imar planı vb. yolla arsa vasfı kazanmış olmaları nedeniyle, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nun Geçici 6. maddesi hükmü kapsamında, tarım dışı amaçlı kullanım izinlerinin olduğu öngörülmektedir. “Ham toprak” tanımlı diğer (…, … ve … nolu) parseller için ise, dava konusu tesis sınırlarının dışında yer almaları nedeniyle 5403 sayılı Kanun kapsamında tarım dışı amaçlı kullanım izni alınmasının gerekli olmadığı kanaatine varılmıştır...

 

… ada (eski … yeni) … ve … parselin ise, dava dosyasında bulunan 28.06.2021 tarihli İmar Çapı Belgesi’ne göre, E(emsal)= 0,50, Yençok (yükseklik en çok)= 9,50 metre yapılaşma koşullu Küçük Sanayi Sitesi olarak düzenlendiği görülmektedir. Bahse konu taşınmazın (eski … ada … parsel öncesindeki tanımlanmasıyla … parselin) 1/1000 ölçekli mevzii uygulama imar planı, Çankırı İl Genel Meclisi’nin 05.12.2008 tarih ve 112 sayılı kararı ile onanmış, bir aylık askı sürecinin sonunda kesinleşmiştir. Bu taşınmaza ilişkin olarak Çankırı Valiliği (mülga) İl Tarım Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısıyla tarım dışı amaçlı arazi kullanım izni alındığı görülmektedir...

 

1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 13.07.2007 tarihinde onaylanmış, 23.01.2008 tarihinde ise askı sonrası süreci tamamlanarak kesinleşmiştir. Eski … parseli (yeni … ada … ve … parselleri) içeren 1/1000 ölçekli mevzii uygulama imar planı ise, 05.12.2008 tarihinde onaylanmıştır. Buna göre dava konusu taşınmazın bulunduğu alandaki 1/1000 ölçekli mevzii uygulama imar planının, 7.11. maddesi kapsamına girmediği (Çevre Düzeni Planı’nın onama tarihinden sonra onaylandığı) ve 8.2.3.2. nolu hüküm kapsamında “yeni küçük sanayi sitesi” alanının meskûn ve gelişme alanları içerisinde yer alabileceği belirtildiği halde 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında değişiklik yapılmadan “tarım alanı” içerisinde (1/1000 ölçekli mevzii uygulama imar planı ile) “küçük sanayi tesisi” alanı düzenlendiği; dolayısıyla planlama mevzuatı yönünden üst-kademe (1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı) plan hükümlerine ve plan kademelenmesine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.

 

Bununla birlikte; 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın 8.3.3. nolu plan hükmüne göre, (dava konusu tesisin konumlandığı) … ada (eski … yeni) … ve … parselleri kapsayan (alt-kademe) 1/1000 ölçekli mevzii uygulama imar planında tarım dışı amaçlı kullanım izninin alındığı, … ada … parselin ise arsa vasfı taşıması hasebiyle tarım dışı amaçlı kullanım izninin olduğunun öngörüldüğü; dolayısıyla, davacı vekilinin 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında tarım arazisi olarak görülen taşınmaz hakkında tarım arazisi özelliğine dair inceleme yapılmamış olduğu yönündeki iddiasının dayanaktan yoksun olduğu kanaatine varılmıştır...

 

6- Tesisteki üretim faaliyetlerinin bu alanlara zarar verip vermeyeceği;

 

Üretim faaliyeti sonucunda endüstriyel nitelikte atıksuyun oluşmayacağı sadece çalışan personelden kaynaklı evsel nitelikli atıksu oluşacağı belirtilmiş olup bu atıksu ise fosseptikte toplanarak belli periyodlarda vidanjörler ile alınıp sonu arıtma ile biten kanalizasyon hattına verileceği belirtilmiştir. Isı amaçlı akışkan yataklı kazan kullanılacağı ve bu kazanlarda yakıt olarak kömürün kullanılacağı belirtilmiştir. Kömür yakılması neticesinde oluşan hava emisyonunun giderilmesi amacıyla filtre sisteminin kurulacağı belirtilmiştir. Filtre sisteminin çalışmasının kontrolü amacıyla 03.07.2009 tarih ve 27277 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği” hükümlerine uyulacaktır.

 

Tuz üretim tesisi işletmesi aşamasında Proje Tanıtım Dosyasında yer alan bilgilere göre suya ve toprağa bir emisyon verilmesi söz konusu değildir, sadece ısınmadan kaynaklı yakmada kömür kullanımdan dolayı hava emisyonu oluşmaktadır. Hava emisyonu için alınacak önlemler neticesinde çevresinde bulunan alanlara zarar vermeyecektir.

 

Dava konusu arazideki tesiste yapılacak üretim faaliyetlerinden ortaya çıkacak olan toz vb atıkların tesis etrafında bulunan arazilerde herhangi bir olumsuz etkide bulunmayacağı değerlendirilmiştir.

 

7- Tesisten ortaya çıkacak olan toz ve gürültünün çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribine, yerleşim alanlarındaki insanların sağlığının bozulmasına ve yok olmasına neden olup olmayacağı;

 

TOZ:

 

...Depolama sahasında geçekleştirilecek hafriyat çalışmaları sırasında ekskavatör, yükleyici ve kamyon gibi iş makinaları kullanılacaktır. Hafriyat işlemleri sırasında herhangi bir kırma ve öğütme işlemi yapılmayacaktır.

 

...

 

Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğinde Ek -2, Tablo 2.1 de hava kirlenmelerini temsil eden değerler, ölçümlerle elde edilen hava kalitesi değerleri, hesapla elde edilen hava kirlenmesine katkı değerlerinin tespit edilmesine, eğer baca dışındaki yerlerden yayılan emisyonlar 1,0 kg/saat’ten küçükse gerek olmadığı belirtilmektedir. İnşaat aşamasında kontrollü şartlarda çalışılacağından toplam toz emisyonu yönetmelikte verilen sınır değerlerin altında olduğundan modelleme çalışması yapılmamıştır.

 

Projenin inşaat çalışmaları kapsamında kazı işlemleri ve dolgu işlemleri eş zamanlı yürütülecek olup, bitkisel toprak sahada peyzaj düzenlemelerinde; hafriyat malzemesi ise sahada kot düzenlemesinde kullanılacaktır. Kullanılmayacak olan hafriyat malzemesi ise; proje alanı içerisinde geçici olarak depolanacak ve Çankırı Belediyesi’nin göstereceği alanlara götürülecektir.

 

Projenin arazi hazırlık işlemleri, inşaat aşamalarında oluşacak toz emisyon miktarını en aza indirmek için; savurma yapılmadan yükleme, boşaltma ve doldurma yapılacak, kamyonların üzeri branda ile örtülecek, depolanan bitkisel toprak sulanarak toz bastırılacak, iş makinası ve kamyonlar hız sınırlarına uyacaktır. Faaliyetin tüm aşamalarında ... "Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği", ... Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ve ... Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin tüm şartlarına uyulacaktır.

 

Söz konusu tesisin inşaat ve işletme aşamalarında toz emisyonu olarak mevzuatın belirlediği sınır değerlerinin altında bir emisyon oluşturduğu tespit edilmiştir.

 

GÜRÜLTÜ:

 

...İnşaat aşamasında; proje kapsamında, kullanılacak iş makinelerinin eş zamanlı çalışması halinde oluşacak ses basınç seviyesi ... Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğinin 23. maddesinde şantiye alanları için çevresel gürültü kriterleri, Diğer Kaynaklar olarak verilen 70 dBA sınır değerini yukarıdaki grafikte görüldüğü üzere 50 m. mesafeden sonra sağlamaktadır.

 

Tesise en yakın hassas yapıların, faaliyet alanının yaklaşık 1.030 m güneydoğusunda yer alan konut olduğu, burada hissedilecek gürültü seviyesi yönetmelik sınır değeri olan 70 dBA çok altındadır. Bu nedenle gürültü oluşumundan kaynaklı bu konutta herhangi bir olumsuzluk meydana gelmeyecektir.

 

Projenin inşaat aşamasında, ... Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğinde belirlenmiş sınır değerlere, faaliyet sahibi tarafından uyulacaktır...

 

İşletme aşamasında; tesiste üretim, kapalı alan içerisinde gerçekleştirilecek olup tesis yakın çevresinde gürültüye hassas hastane, okul, yurt vs. bulunmamaktadır. İşletme anında oluşabilecek gürültü seviyesinin ilgili yönetmeliklerde belirtilen sınırların üzerinde çıkması halinde bariyer uygulaması dahil gerekli önlemler alınacaktır.

 

Kapalı alan içerisinde faaliyet gösteren tesiste yüksek düzeyde ve sınırları aşan nitelikte gürültü çıkaran cihazların kullanımının olması halinde, bu cihazlar kapalı alan içerisine alınarak gerekli yalıtımlar yapıldıktan sonra işletmeye alınacaktır. Faaliyet sırasında bu tip cihazların kullanımı söz konusu değildir...

 

Söz konusu tesisin inşaat ve işletme aşamalarında gürültü emisyonu olarak mevzuatın belirlediği sınır değerlerinin altında olması nedeniyle gürültünün önlenmesi için ek olarak bir önlem alınmasına gerek bulunmadığı tespit edilmiştir

 

8- Çevreye olabilecek olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için gerekli önlemlerin alınıp-alınmadığı;

 

...Proje kapsamında hazırlanan Proje Tanıtım Dosyası içerisinde işletmenin faaliyete geçmeden önce inşaat aşamasında ve işletme aşamalarında havaya, suya ve toprağa verilecek emisyonların önlemesi için yasal mevzuatlarda belirtilen zorunlu olan önlemlerin alınacağı bilgileri kapsadığı tespit edilmiştir. ..." şeklinde ayrı başlıklar altında tespit ve değerlendirmlere yer verildikten sonra genel değerlendirmeler yapılmıştır.

 

Raporun kanaat kısmında ise, dosya kapsamı ve 13.01.2022 tarihinde yapılan keşif doğrultusunda; Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 17. maddesi uyarınca hazırlanan “Rafine Tuz Üretim Tesisi” projesine ait Proje Tanıtım Dosyasında (PTD) Projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğu ve projenin gerçekleşmesinde havaya, suya ve toprağa verilen emisyonların ilgili mevzuat hükümlerinde belirlenen sınır değerlerinin altında olması nedeniyle çevre ve insan sağlığı açısından sakınca bulunmadığı tespiti ile Çevresel Etki Değerlendirme Raporu hazırlanmasının gerekmediğine yer verilmiştir.

 

Mahkeme tarafından karara esas alınan bilirkişi heyeti raporu incelendiğinde; dava dilekçesinde, tesisin su kaynaklarına ve bölgede bulunan çaya etkisinin tespitine dair iddialar olduğu halde, bu hususta yeterli araştırma yapılmadığı, bölgede yer üstü ve yeraltı su kaynakları bulunup bulunmadığı, varsa projenin mevcut yer üstü ve yeraltı su kaynakları üzerindeki muhtemel etkilerinin ve buna ilişkin proje tanıtım dosyasındaki taahhütlerin bilimsel değerlendirmesinin yeterince yapılmadığı, bilirkişi heyeti içerisinde hidrojeoloji mühendisinin bulunmadığı, yine raporda bölgenin flora ve fauna yapısı hususunda da yeterli çalışma yapılmadığı, bilirkişi heyeti içerisinde flora-fauna uzmanı bulunmadığı anlaşılmaktadır.

 

Bu durumda, yukarıda verilen bilgiler ışığında, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelik ve yeterlilikte olmadığı sonucuna varıldığından, uyuşmazlığın tereddüte mahal vermeyecek şekilde çözümlenebilmesi amacıyla, temyiz dilekçelerindeki iddialar ile yukarıda yer verilen hususlar da dikkate alınarak, dava konusu projenin gerçekleştirilmesinin, kamu yararı ve çevre dengesi gözetilerek çevresel açıdan oluşturabileceği muhtemel zararlar ile (proje tanıtım dosyasındaki taahhütlerin bilimsel olarak değerlendirilmesi yapılmak suretiyle) bu zararların alınacak önlemlerle giderilebilmesinin mümkün olup olmadığının aralarında Çevre Mühendisi, Maden Mühendisi, Ziraat Mühendisi, Hidrojeolog ve Flora-Fauna uzmanı olmak üzere, gerekirse başka dallardan da öğretim üyeleri seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması, projenin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi suretiyle düzenlenecek rapor dikkate alınarak, işin esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.

 

Bu itibarla, yukarıda niteliği belirtilen bilirkişi raporuna dayanılarak verilen davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

 

KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle;

 

1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacıların temyiz isteminin kabulüne,

 

2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

 

3.Kullanılmayan …-TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacılara iadesine,

 

4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 20/04/2022 tarihinde usulde oyçokluğu, esasta oybirliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 276 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor