Parselasyon işlemi ile kadastral mülkiyet dokusu imar planlarında belirlenen kullanım kararlarına göre yeniden düzenlemeye tabi tutulmakta olup kullanım kararlarında herhangi bir değişiklik yapılması söz konusu değildir. Bu nedenle, doğrudan mülkiyet hakkına yönelik sübjektif nitelikte bir idari işlem olan parselasyon işlemine karşı komşu parsel maliki, belde sakini, yatırımcı kuruluş vb sıfatlarla dava açılması mümkün olmayıp ancak parsel maliklerince dava açılabilir.
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2022/2832 E. , 2022/5748 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/2832
Karar No : 2022/5748
DAVACI : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- …
DAVANIN KONUSU : Ankara ili, Çankaya ilçesi, … Mahallesi, … ada, … ada … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 16/09/2021 tarih ve 15687 sayılı kararı ile onaylanan parselasyon işlemi ile parselasyon işlemine yapılan itirazın reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
DAVACININ İDDİALARI: Düzenlemeye alınan parsellerin iki ayrı imar planı değişikliği kapsamında kaldığı, buna rağmen parselasyon işleminde bazı taşınmazların ayırma çapıyla düzenleme dışında bırakıldığı, dayanak 1/1000 ölçekli uygulama imar planı plan notlarında parselasyon işleminin etaplar halinde uygulanabileceğine ilişkin bir hükmün bulunmadığı, planlama alanının tek etap halinde uygulaması yapılması mümkün iken, idarece ayrı bir düzenleme saha sınırının belirlenmesi suretiyle ayırma çapı düzenlenerek düzenleme dışı bırakılan kısımların onaylı imar planına uygun olmayan imar parselleri olarak bırakıldığı, dayanak imar planları değişikliklerinin iptali talebiyle açılan davanın sonucunun beklenmesi gerektiği, yeni mevzuat değişikliği ile ek düzenleme ortaklık payı alınabilmesi için değer artışının kıymet takdir komisyonu veya sermaye piyasası kurulu lisanslı gayrimenkul değerleme uzmanları tarafından tespiti şartı getirilmesine rağmen bu yönde hazırlanmış uzman raporu bulunmadığından dava konusu parselasyon işleminin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakimi …'in açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, özelleştirme kapsamına alınan taşınmazlar açısından parselasyon yapma yetkisinin Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ait olduğu, dava konusu edilen işlemin de başkan vekili tarafından onaylandığı dikkate alındığında, onay sürecine katılmayan Cumhurbaşkanlığı'nın hasım mevkiinden çıkarılması suretiyle husumetin Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığına yöneltilmesine karar verilerek, 2577 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Ankara ili, Çankaya ilçesi, … Mahallesi, … ada, .... ada … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığının … tarih ve … sayılı kararı ile parselasyon işlemi kabul edilerek … tarihleri arasında askıya çıkarılmıştır. Askı süresi içinde 22/10/2021 tarihinde davacı tarafından parselasyon işlemine yapılan itirazın, davalı idarenin … tarih ve … sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine görülmekte olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT: İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) fıkrasında; iptal davalarının idari işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı belirtildikten sonra ilk inceleme konularının belirlendiği, 14. maddenin 3. fıkrasının (c) bendinde dilekçenin ehliyet yönünden inceleneceği, 15. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde ise; bu hususta kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinde, "1. İvedi yargılama usulü aşağıda sayılan işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır:
...
c) Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları. ..." hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı Kanuna 5398 sayılı Kanunun 12. maddesiyle eklenen ve 5793 sayılı Kanunun 15. maddesiyle değiştirilen Ek-3. maddesinde, "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir, yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır. Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, özelleştirme kapsamına alınan taşınmazlar açısından parselasyon yapma yetkisi Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ait olup, dava konusu edilen işlemin de başkan vekili tarafından onaylandığı dikkate alındığında, 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi uyarınca Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından tesis edilmeyen işlem açısından ivedi yargılama usulünün uygulanmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan birisi olan "dava açma ehliyeti", her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir. Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen subjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.
Yukarıda yer verilen Kanun maddesinde yer alan ve iptal davasının sübjektif ehliyet koşulu olan "menfaat ihlali" doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları, iptal davasına konu idari işlemin niteliğine ve dava açanın hukuken korunması gereken haklarına göre idari yargı yerince belirlenmektedir.
İmar mevzuatına göre parselasyon işlemi, imar planlarındaki arazi kullanım kararlarının hayata geçirilmesi amacıyla mevcut tapu kayıtları esas alınarak arsa ve arazilerin düzenlenmesi amacıyla yapılan subjektif nitelikte bir imar uygulamasıdır.
Parselasyon işlemi ile kadastral mülkiyet dokusu imar planlarında belirlenen kullanım kararlarına göre yeniden düzenlemeye tabi tutulmakta olup kullanım kararlarında herhangi bir değişiklik yapılması söz konusu değildir. Bu nedenle, doğrudan mülkiyet hakkına yönelik sübjektif nitelikte bir idari işlem olan parselasyon işlemine karşı komşu parsel maliki, belde sakini, yatırımcı kuruluş vb sıfatlarla dava açılması mümkün olmayıp ancak parsel maliklerince dava açılabilir.
Olayda, Maliye Hazinesine ait alan açısından esasen dayanak imar planlarına yönelik iddialar ile subjektif nitelikte bir idari işlem olan parselasyon işleminin iptalinin istenildiği, davacı idarenin davaya konu edilen taşınmazla herhangi bir mülkiyet bağının bulunmadığı ve dava konusu parselasyon işlemi ile kişisel, güncel ve meşru bir menfaat ilişkisinin varlığını ortaya koyacak nitelikte bir iddiasının da bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, parsel maliki olmayan davacı idare tarafından, parselasyon işlemine karşı açılan davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca davanın EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,
2.Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3.Yürütmenin durdurulması hakkında karar verilmediğinden …-TL harcın istemi halinde davacıya iadesine,
4. Davalının savunması alınmadığından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmemesine,
5.Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafa iadesine,
6.2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi kapsamında bulunmayan uyuşmazlığa yönelik verilen bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 17/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.