İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacı adına kesilen vergi ziyaı cezasına ilişkin ihbarnamenin 24/04/2017 tarihinde aynı meskende birlikte ikamet ettiği eşi ...'e tebliğ edildiği, anılan cezaya karşı dava açılmadığı gibi ödeme de yapılmadığı anlaşıldığından usulüne uygun olarak kesinleşen ve ödenmeyen amme alacağının tahsili için düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2022/897 E. , 2022/1418 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/897
Karar No : 2022/1418
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Müdürlüğü/...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : .... Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının kanuni temsilcisi olduğu ...Petrokimya Plastik Enerji İnşaat Boya Zirai İlaç Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin sahte fatura düzenleme faaliyetine iştirak ettiğinden bahisle ziyaa uğratılan vergiler üzerinden adına 2012 yılı için kesilen vergi ziyaı cezasından oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla tanzim edilen ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacı adına kesilen vergi ziyaı cezasına ilişkin ihbarnamenin 24/04/2017 tarihinde aynı meskende birlikte ikamet ettiği eşi ...'e tebliğ edildiği, anılan cezaya karşı dava açılmadığı gibi ödeme de yapılmadığı anlaşıldığından usulüne uygun olarak kesinleşen ve ödenmeyen amme alacağının tahsili için düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu ödeme emrine dayanak alınan ihbarnamenin usule uygun tebliğ edilmediği, tebliğden haberdar olunmadığı, tebligatın bizzat kendisine yapılması gerektiği, tebliğin yapıldığı anda adreste bulunmadığından bahisle şirketle ilgisi olmayan eşine yapılan tebligatla amme alacağının usule uygun kesinleştiğinden bahsedilmeyeceğinden borçtan sorumlu tutulamayacağı, dava konusu ödeme emrine konu amme alacağının kesinleştiğinden bahisle banka hesabı üzerine konulan haczin, dayanak ödeme emrinin ilanen tebliğ koşulları ispat edilemediğinden bahisle kaldırılmasına karar verildiği halde, aynı ödeme emrinin tekrar tebliğinin hukuk devletinin gereği olan kesin hüküm ve aynı fiilden dolayı iki kez yargılama kuralına aykırılık teşkil ettiği, amme alacağının öncelikle asıl borçlu şirketten tahsiline çalışılması gerektiği, 27/07/2012 tarihinde hissesine devrederek şirketten ayrıldığından 2012 yılının tamamına ait borçtan sorumlu tutulamayacağı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Dava konusu ödeme emrine konu amme alacağının kesinleştiğinden bahisle davacının banka hesabı üzerine konulan haczin kaldırılması istemiyle açılan davada hacze dayanak dava konusu ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinden bahisle haczin kaldırılmasına karar verildiğinden ödeme emrinin davacıya yeniden tebliğ edildiği belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ... ... DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca ...-TL maktu harç alınmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 30/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Davacının kanuni temsilcisi olduğu ...Petrokimya Plastik Enerji İnşaat Boya Zirai İlaç Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında akaryakıt kaçakçılığı suçuna iştirak ettiği yönünde tespitleri içeren ...tarih ve ...sayılı vergi tekniği raporu done alınarak düzenlenen ...tarih ve ...sayılı vergi inceleme raporunda, organizasyon kapsamındaki şirketlerin satış faturalarını kullanarak ve onlar adına sahte belge düzenleyerek sahte belge düzenleme fiiline iştirak ettiğinden bahisle şirket adına ziyaa uğratılan vergiler üzerinden bir kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği tespit edildiği, 20/12/2013 tarih ve 2013-B-666/3 sayılı vergi tekniği raporunda da organizasyonun lideri konumunda olan ...'in, ...Petrokimya Plastik Enerji İnşaat Boya Zirai İlaç Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin diğer kanuni temsilci olan ...'e ait hesap numarasını müşterilere verdiği, kaçak akaryakıt üretimi ya da satılması sonucu paraların bu hesaptan geçtiği, şirketin alış ve satışlarının tamamına yakınını organizasyonda yer alan şirketlerle yaptığı, organizasyonda yer alan diğer şirketlerle aynı adreste faaliyet gösterdiğinden belirtilen organizasyon içerisinde değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, 2012 yılında kanuni temsilci olan davacının da iştirakçi olarak değerlendirilmesi gerektiği yönünde tespitlere yer verildiği, davacı adına 2012 yılı için ziyaa uğratılan vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasından oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla anılan şirketin kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ve 24/04/2017 tarihinde tebliğ edilen ihbarnamenin dava edilmemesi ve ödeme de yapılmaması üzerine dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesinin 2. fıkrasında, vergi ziyaına, 359. maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde, bu cezanın üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanacağı kurala bağlanmıştır. Bu durumda, vergi kaybına 213 sayılı Kanun'un 359. maddesindeki yazılı fiillerle sebebiyet verilmesine iştirak edenler adına kesilecek olan vergi ziyaı cezasında, vergi kaybına neden olan her fiile yönelik iştirakin ayrı ayrı değerlendirilmesi ve somut olarak tespit edilmesi gerekmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunanların böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında itirazda bulunabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Olayda, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin kaçak akaryakıt organizasyonu dahilinde muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlemek ve kullanmak suretiyle sahte belge düzenleme fiiline iştirak ettiğinden bahisle davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla vergi ziyaı cezası kesilmiş ise de dosyadaki bilgi ve belgelerden, sahte fatura düzenleme ve kullanma fiillerine iştirak edildiğine yönelik saptamaların davacının, şirketin 213 sayılı Kanun'un 359. maddesinde sayılan eylemlerine iştirak ettiğini ispatlamaya yeterli olmadığından kesilen cezada hukuki isabet bulunmadığı, bu hususun ise 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinde yer alan "borcum yoktur" iddiası kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup yazılı gerekçeyle davanın reddine yönelik Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddinde hukuka uygunluk görülmediğinden ilgili Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.