YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Temyiz konusu edilmeyen maddi tazminat miktarı, bozma sonrası davacı yararına arttırılabilir mi?

Karar Özeti

 Başka bir deyişle; bozma ilamına uyan Mahkemenin son kararında, kararı maddi tazminat yönünden temyiz etmeyen davacı için, davalı yararına oluşan kazanılmış hakkı ihlal eder biçimde ilk karardakinden daha yüksek maddi tazminata hükmetmesi hatalı olmuştur.

Karar

 

10. Hukuk Dairesi   2021/3731 E.  ,  2021/4720 K.

 

Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
 

Dava, sigortalının iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi, eşinin ise manevi tazminat istemine ilişkindir.

 

İlk Derece Mahkemesi bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

 

Hükmün, davacılar ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

 

Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davacıların ve davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi, eşinin ise manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.

 

Mahkemece, Kapatılan 21. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda, kazalı sigortalı için 21.614,69 TL maddi, 5.000,00 TL manevi, eşi için 5.000,00 TL manevi tazminatın 17/10/2008 tarihinden itibaren işleyecek Yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, karar verilmiştir.

 

1- Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı Kararı).

 

Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)

 

Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).

 

Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olayda; davacı tarafından Mahkemenin 12/09/2013 tarihli önceki kararı maddi tazminat yönünden temyiz edilmediğinden, bozma öncesi aldırılan hesap raporu tarihindeki veriler ve mahkemece hükmedilen tutar davacı yönünden kesinleşmiştir. Başka bir deyişle; bozma ilamına uyan Mahkemenin son kararında, kararı maddi tazminat yönünden temyiz etmeyen davacı için, davalı yararına oluşan kazanılmış hakkı ihlal eder biçimde ilk karardakinden daha yüksek maddi tazminata hükmetmesi hatalı olmuştur.

 

2-Öte yandan, gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

 

Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.

 

Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)

 

Bu ilkeler gözetildiğinde, kazalı sigortalı ve eşi yararına hükmedilen 5.000,00 er TL manevi tazminat çok azdır.

 

Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

 

O halde, davacılar ve davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

 

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 06/04/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 

 


Bu sayfa 278 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor