Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafça verilen tedavi hizmetinin Kurumca ödenebilmesi için SUT hükümleri, ödeme genelgeleri ve ilgili mevzuata uygun olup olmadığının değerlendirilmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, hükme esas alınan raporu düzenleyen heyette, hastalara Perkütan Lomber Transfaset Vidası kullanımına ilişkin kesintilerin yerinde olup olmadığını denetleyebilecek beyin ve sinir cerrahisi branşından bir doktorun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira yapılan tedavi işleminin yerinde olup olmadığı, tıbbi gereklilik nedeniyle cerrahi işlemle yapılıp yapılmadığı, kullanılan malzemenin her koşulda perkütan girişimle yapılıp yapılamayacağının belirlenmesi gerekir. Ayrıca kesintiye konu birçok branşta tedavi görmüş hastanın bulunması ve bu branşlara ilişkin tarafların itiraz ettiği hastalar bazında uyuşmazlığı incelemeye yetkin uzman hekimlerin de heyette yer almaması hatalı olmuştur. Bu nedenlerle mahkemece yapılması gereken; taraflar arasındaki sözleşmeler ve ilgili mevzuat ile birlikte tıbbi değerlendirme de yapabilecek, üniversitede öğretim üyesi olan beyin ve sinir cerrahisi uzmanı doktor ve kesintilere konu bir kısım branşlarda uzman bilirkişi heyetinden; tarafların iddia ve savunmalarına göre verilen tedavi hizmetinin ilgili mevzuata uygun olup olmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde değerlendirildiği; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davalının itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış, eksik inceleme yapan bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3. Hukuk Dairesi 2021/1238 E. , 2021/12036 K.
MAHKEMESİ:DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6.HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kuruma sunduğu 2012-2016 yıllarına ait toplam 39 adet faturadan örnekleme yöntemi ile yapılan kesintilerin ve cezai şart tahsili işlemlerinin haksız olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 10.000 TL'nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslah ile talebini 947.060,55 TL'ye artırmıştır.
Davalı; Kurum işleminin mevzuata ve taraflar arasındaki sözleşmelere uygun olduğu için davanın reddini dilemiştir.
Mahkeme; alınan bilirkişi raporlarına göre davacı Özel Batman ... Hastanesinin davalı kurum tarafından yapılan perkütan transfaset kesintisinin ilgili SUT hükümlerinin mülga olduğundan yerinde olmadığı, diğer tedavi evraklarına dayanarak yapılan kesintilerin değerlendirilmesi neticesinde davacının toplam olarak 350.580,08 asıl alacak ve 28.046,40 TL KDV alacağı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, 947.060,55 TL kesintinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK'nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK'nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafça verilen tedavi hizmetinin Kurumca ödenebilmesi için SUT hükümleri, ödeme genelgeleri ve ilgili mevzuata uygun olup olmadığının değerlendirilmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, hükme esas alınan raporu düzenleyen heyette, hastalara Perkütan Lomber Transfaset Vidası kullanımına ilişkin kesintilerin yerinde olup olmadığını denetleyebilecek beyin ve sinir cerrahisi branşından bir doktorun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira yapılan tedavi işleminin yerinde olup olmadığı, tıbbi gereklilik nedeniyle cerrahi işlemle yapılıp yapılmadığı, kullanılan malzemenin her koşulda perkütan girişimle yapılıp yapılamayacağının belirlenmesi gerekir. Ayrıca kesintiye konu birçok branşta tedavi görmüş hastanın bulunması ve bu branşlara ilişkin tarafların itiraz ettiği hastalar bazında uyuşmazlığı incelemeye yetkin uzman hekimlerin de heyette yer almaması hatalı olmuştur. Bu nedenlerle mahkemece yapılması gereken; taraflar arasındaki sözleşmeler ve ilgili mevzuat ile birlikte tıbbi değerlendirme de yapabilecek, üniversitede öğretim üyesi olan beyin ve sinir cerrahisi uzmanı doktor ve kesintilere konu bir kısım branşlarda uzman bilirkişi heyetinden; tarafların iddia ve savunmalarına göre verilen tedavi hizmetinin ilgili mevzuata uygun olup olmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde değerlendirildiği; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davalının itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış, eksik inceleme yapan bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 25/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.