Mahkemece bozma ilamından sonra, 24.04.2019 ve 08.10.2019 havale tarihli iki ayrı heyetçe tanzim edilen bilirkişi raporları alınmışsa da, raporlar birbiriyle çelişmekte olup mahkemece bu raporlara itibar edilmemiş, re'sen yapılan hesaplamaya dayalı olarak hüküm kurulmuştur. Her ne kadar mahkeme bilirkişi görüşü ile bağlı değilse de, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektiren hususlar bakımından bilirkişi raporu alınmasının gerekli olduğu durumlarda, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olması halinde, söz konusu çelişkinin giderilmesi bakımından yeni bir heyetten rapor alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken, mevcut çelişkili bilirkişi raporlarındaki bir kısım bilgi ve tespitler ile tespit dosyasından alınan bilirkişi raporundaki bir kısım bilgi ve tespitler üzerinden tarafların incelemesine sunulmaksızın yapılan bir hesaplama ile HMK'nın 281. maddesine aykırı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Bu nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkemece verilen kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
11. Hukuk Dairesi 2020/5152 E. , 2021/6377 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
ASILVE BİRLEŞEN DAVADA
VEKİLİ : AV....
ASILVE BİRLEŞEN DAVADA
VEKİLİ : AV....
BİRLEŞEN DAVA :......
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ortaca 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 14.11.2019 tarih ve 2018/415 E. - 2019/572 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, davacı ile davalı arasında üretim sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmeye göre davacının sözleşme konusu karpuzların üretimini yapacağı, davalının da bu ürünleri toplayacağı konusunda anlaşıldığını ancak, hasat zamanı davalı şirketin sözleşme hükümlerine uymayarak davacının yetiştirdiği ürünlerin çok az kısmını topladığını ve ürünlerin çoğunun tarlada kaldığını, davalı aleyhine icra takibinin başlatıldığını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davacının sözleşme gereği üretim yaptığını, davalı şirketin de toplamda 185.798,00 kg ürün topladığını, sözleşmede davalının ürünleri 0.55 TL üzerinden alacağının kararlaştırıldığını, buna göre toplam bedelin 102.183.-TL olduğunu, toplam bedelden davacının yapılan ödeme ile fide ve naylon ücreti düşüldüğünde, davacının 24.465.-TL alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili için davalıya yönelik icra takibinin başlatıldığını ancak, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, yetki itirazında bulunarak, sözleşmenin düzenlendiği ve ifa edileceği yerin Demre olduğu, bu nedenle yetkili mahkemenin Demre Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, dayanak sözleşmede davalı firmanın davacının ürünlerini tarlada toplaması gibi bir yükümlülüğünün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davalının tarafların arasındaki anlaşma dönemi içinde davacının ürünlerini hasat ederek davalı firmanın adresine gönderdiğini, davalının davacıdan 185.789 kg ürün aldığı hususunun doğru olduğunu, ancak bu ürünün 1.sınıf fiyatının 0.55 krş olduğunu, ürünün 2. sınıf ve çöp diye tabir edilen ürün olduğunu, bunun fiyatının piyasa şartlarına göre oluştuğunu, davalının davacıya borcu olmadığını savunarak birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl davada, davacının davalıya 185.789 kilogram ürün teslim ettiğinin tarafların kabulünde olduğu, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarına göre her bir fideden 5 adet karpuz alındığı ve her bir karpuzun ortalama 5 kg olduğu, buna göre toplamda her fideden 25 kg karpuz elde edildiği, sözleşmeye bağlı kalınarak 40 dekarda hesaplama yapıldığı ve 40 dekarda 8033 adet fashion cinsi fidanın ekili olduğu ve toplamda 200.825 kg ürün yetiştiği, bu toplam ürün miktarından teslim alındığı kabul edilen 185.789 kg'ın çıkarılmasıyla 15.036 kg ürünün teslim alınmadığının anlaşıldığı, %40 pazar değerini yitirdiği hususu ve kg başına 0,55 kuruş üzerinden anlaşıldığı hususu göz önüne alınarak, toplam zararın 3.307,92 TL olduğu ve bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulünün gerektiği, birleşen dava yönünden ise, davanın, davalı tarafça teslim alınan ürünlere yönelik eksik ödeme yapıldığı iddiasıyla bu miktarın tazminine ilişkin olarak açıldığı, davalının teslim aldığını kabul ettiği ve ayıplı olduğunu ispat edemediği 185.789 kilogram ürünün, sözleşme ile belirlenen 0,55-TL üzerinden toplam değerinin 102.183,95-TL olduğu, bu miktardan davacıya ödenen 63.580,00-TL ile 14.138,00-TL fide bedelinin mahsubu sonucu davacının davalıdan 24.465,95-TL bakiye alacağının olduğunun anlaşıldığı, takibin 24.465,00-TL asıl alacak üzerinden başlatılması gözetilerek taleple bağlı kalınmakla bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin gerektiği gerekçesiyle asıl dava dosyasında davanın kısmen kabulüne, davalının Ortaca İcra Müdürlüğünün 2012/3306 Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 3.307,92-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip talebindeki gibi yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olmamakla icra inkar tazminatı isteminin reddine, birleşen dava dosyasında davanın kısmen kabulüne, davalının Ortaca İcra Müdürlüğünün 2013/1587 Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 24.465,00-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip talebindeki gibi yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olmamakla icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava, taraflar arasındaki üretim ve satım sözleşmesi hükümlerine uyulmaması nedeniyle tazminat istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava ise aynı sözleşmeye dayalı olarak eksik ödenen tutara yönelik icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece verilen önceki karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş, bozma ilamında mahkemece yapılması gereken işin, tespit dosyasının celbi ile konusunda uzman bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamına ve tarafların tespit dosyasında alınan bilirkişi raporlarına yapılan itirazları da irdeleyecek şekilde rapor alınarak toplanacak deliller doğrultusunda değerlendirme yapılmak suretiyle karar vermek olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece bozma ilamından sonra, 24.04.2019 ve 08.10.2019 havale tarihli iki ayrı heyetçe tanzim edilen bilirkişi raporları alınmışsa da, raporlar birbiriyle çelişmekte olup mahkemece bu raporlara itibar edilmemiş, re'sen yapılan hesaplamaya dayalı olarak hüküm kurulmuştur. Her ne kadar mahkeme bilirkişi görüşü ile bağlı değilse de, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektiren hususlar bakımından bilirkişi raporu alınmasının gerekli olduğu durumlarda, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olması halinde, söz konusu çelişkinin giderilmesi bakımından yeni bir heyetten rapor alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken, mevcut çelişkili bilirkişi raporlarındaki bir kısım bilgi ve tespitler ile tespit dosyasından alınan bilirkişi raporundaki bir kısım bilgi ve tespitler üzerinden tarafların incelemesine sunulmaksızın yapılan bir hesaplama ile HMK'nın 281. maddesine aykırı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Bu nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkemece verilen kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harçlarının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 18/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.