YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Davacının işçi alacaklarının ödenmemesi gerekçesiyle verdiği şikâyet dilekçesinde çalıştığını beyan ettiği dönemden öncesi için mahkemece hizmet tespiti yapılabilir mi?

Karar Özeti

Dairemizin 10.11.2016 tarihli bozma ilâmında, “ …davacının davalı işvereni işçi alacaklarının ödenmemesi gerekçesiyle vermiş olduğu 16.07.2012 tarihli şikâyet dilekçesinde 05.02.2005-01.07.2012 tarihleri arasında çalıştığını beyan etmesi nedeniyle 05.02.2005 tarihinden öncesi için hizmet tespiti talebinin mahkemece reddedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…” şeklinde açık ve ayrıntılı bozma hükmüne rağmen mahkemece bozma sonrası tesis edilen temyize konu kararda bu husus gözetilmeksizin 05.02.2005 öncesi dönemi de içerecek şekilde ve önceki kararda hükmedilen dönemle aynı şekilde hükmedilmiş olması isabetsiz bulunmuştur.

 

 

Karar

 

10. Hukuk Dairesi  2020/12078 E.  ,  2021/6692 K.

 

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

 

No : 2016/911-2019/545
 

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

 

Mahkemece, bozma ilâmına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı Kurum avukatı ile müteveffa ... mirasçılarından davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

 

1.Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).

 

Mahkemece, somut olayda bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Dairemizin 10.11.2016 tarihli bozma ilâmında, “ …davacının davalı işvereni işçi alacaklarının ödenmemesi gerekçesiyle vermiş olduğu 16.07.2012 tarihli şikâyet dilekçesinde 05.02.2005-01.07.2012 tarihleri arasında çalıştığını beyan etmesi nedeniyle 05.02.2005 tarihinden öncesi için hizmet tespiti talebinin mahkemece reddedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…” şeklinde açık ve ayrıntılı bozma hükmüne rağmen mahkemece bozma sonrası tesis edilen temyize konu kararda bu husus gözetilmeksizin 05.02.2005 öncesi dönemi de içerecek şekilde ve önceki kararda hükmedilen dönemle aynı şekilde hükmedilmiş olması isabetsiz bulunmuştur. Hükmüne uyulan bozma ilâmında 05.02.2005 öncesi döneme ilişkin kabulün yerinde olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen bozma sonrası tesis edilen eldeki kararda aynı dönemin yeniden kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.

 

2.5510 sayılı Yasanın 6/ı maddesinde "Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler ile 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanlar, 4'üncü ve 5'inci maddelere göre sigortalı sayılmazlar." hükmü getirilmiştir.

 

5458 sayılı Yasanın 16. maddesinde "8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile 506, 1479, 2925 ve 2926 sayılı Kanunlardan birine tâbi sigortalı iken, aynı sürede bir diğer sosyal güvenlik kurumuna, adına prim ödendiği anlaşılan sigortalılardan yersiz tahsil edilen prim asılları, sigortalı ya da hak sahiplerinin talebi, T.C. Emekli Sandığı bakımından ayrıca kurumların da talebi halinde işsizlik sigortası primi hariç olmak üzere hizmetlerin çakıştığı sürede prim borcu aslına mahsup edilmek üzere en geç 6 ay içinde tâbi olması gereken sosyal güvenlik kurumuna devredilir. Çakışan hizmet süresine ilişkin devredilen miktarın prim borcu aslını karşılamaması halinde, bakiye prim borcu ilgili kanun hükümlerine göre sigortalıdan veya 5434 sayılı Kanuna tâbi kurumdan tahsil edilir. Sosyal sigorta kanunlarındaki sigortalılığın tespiti ile hizmetlerin birleştirilmesine ait hükümler saklıdır.

 

Bu nitelikte olup bu Kanunun yürürlük tarihine kadar çakışan hizmet süreleri sosyal güvenlik kurumlarınca iptal edilmemiş olan sigortalılar da bu hükümden yararlandırılır." hükmü düzenlenmiştir.

 

01.10.2008 - 28.02.2011 tarihleri arasındaki dönem yönünden, 5510 sayılı Yasa'nın sigortalılık hallerinin birleşmesini düzenleyen 53. maddesinin birinci fıkrasında, sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı belirtilmiştir.

 

Yukarıdaki yasal düzenlemeler göz önüne alındığında, 01.09.2007-31.07.2013 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı gözüken davacının bu dönem sigortalılığının yöntemince araştırılıp çakışan dönemler bakımından sigortalılık niteliği bulunup bulunmadığı tarımsal faaliyetinin prim ödemesi dışında gerçek ve fiili olup olmadığının varsa ilgili tevkifatlar da araştırılmak suretiyle ve 5458 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 6/ı hükümleri kapsamında irdeleme yapılmak suretiyle sigortalılık niteliği belirlenip ayrıca 01.10.2008 öncesi dönem yönünden baskın çalışma, daha sonrası dönem yönünden ise 5510 sayılı Kanunun 53. maddesi hükümleri irdelenmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.

 

3.Kabule göre de, Köksal Pen Ltd. Şti. unvanlı bir limited şirket bulunmamasına rağmen karar başlığında işyeri olarak gösterilmesi ve yine muris ...’ın vefatına rağmen halen sağ ve tarafmış gibi karar başlığında davalı konumunda gösterilmesi hatalı bulunmuştur.

 

O hâlde, davalı Kurum avukatı ile müteveffa ... mirasçılarından davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

 

SONUÇ: Temyiz edilen hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'a iadesine, 20/5/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 


Bu sayfa 301 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor