Ancak, HMK m. 166 vd. uyarınca aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir ise de, bu durum asıl ve birleşen davanın ayrı dava olma niteliğini değiştirmez. Birleştirme kararı sonrasında her dava bağımsız karakterini koruduğu ve davaların birbirlerinin içerisinde erimesi, tek bir davaya dönüşmesi gibi bir durum söz konusu olmadığından, yalnızca birleşen davaların tahkikat safhaları müşterek cereyan ettirilerek her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de her dava için ayrı ayrı belirlenmelidir. Bu itibarla, mahkemece davaların birbirinden bağımsız olması anlamına gelen ''davaların istiklali prensibi'' uyarınca asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılıp, hüküm kurmak gerekirken mahkemece asıl dava ve birleşen dava davalıları hakkında tek bir hüküm kurulması, birleştirilen dosya yönünden (bütün davalılar yönünden karar verilmiş olmakla ) karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması ve her ne kadar tüm davalılar yönünden karar verilmiş olmakla denilmiş ise de davalılardan ... – ... Arı Gıda Paz. Tic. Ltd. Şti. hakkında hüküm kurulmaması doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
11. Hukuk Dairesi 2020/4185 E. , 2021/6269 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
VEKİLİ : AV. ...
ASIL DAVADA
VEKİLİ : AV. ...
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28.02.2014 tarih ve 2010-94/115 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, davalı ile davacı banka arasında kredi sözleşmesi gereği mevcut borç ilişkisi bulunduğunu, davalının borcunu ödemediğini, kötüniyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, takibin durduğunu ileri sürerek davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazının iptaline, borçlunun itirazının kötüniyetli olması sebebiyle takip konusu alacağın %40'ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davacının alacağının sağlanması amacıyla Ödemiş İcra Müdürlüğü’nün 2009/4663 Esas numaralı dosyası ile borçlular aleyhinde takip yapıldığını, borçlu olunmadığı iddia ederek borca itiraz edildiğini, takibin durduğunu, itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile borçlular aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece tüm dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; takip dosyasındaki ipotek asıl alacağı olan 109.094,35 TL üzerinden %72 faizin takip tarihi itibariyle 7.101,59 TL işlemiş faiz üzerinden hesaplanan %5 BSMV'nin ise 355,08 TL olması gerektiği, bu anlamda davalı borçluların BSMV’ye yönelik itirazları yerinde olup 355,08 TL BSMV miktarı olması gerekirken ödeme emrinde bu miktarın 5.454,72 TL olarak fazla hesaplandığı, her ne kadar bilirkişi raporlarında faiz miktarları ödeme emrindeki faiz bedelinden fazla olarak hesap edilmiş ise de, davacı bankanın talebi doğrultusunda talepten fazlasına hükmedilemeyeceğinden asıl alacak 109.094,35 TL’nin %72 faiz üzerinden faizinin 14.322,00 TL olarak belirlendiği, talepten fazlaya hükmedilemeyeceğinden 7.101,59 TL faizin kabul edildiği, bu faiz bedeli üzerinden %5 BSMV’nin ise 355,08 TL olması gerektiği, borçluların likit alacağa haksız olarak itiraz ettikleri gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, Ödemiş 2 İcra Müdürlüğü'nün 2009/4663 takip sayılı dosyasında takibin, takip tarihi itibari ile asıl alacak 109.094,35 TL, %72 faiz üzerinden 7.101,59 TL faiz ve %5 BSMV olarak 355,08 TL üzerinden takibin devamına, davalılar ..., ... ve ...'ün itirazının bu miktarlar üzerinden iptaline, aynı takipteki asıl alacak (109.094,35 TL) üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, birleştirilen dosya yönünden (bütün davalılar yönünden karar verilmiş olmakla) karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Asıl dava ve birleşen dava, davacının kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı için başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece yukarıda özetlenen şekilde hüküm kurulmuştur.
Ancak, HMK m. 166 vd. uyarınca aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir ise de, bu durum asıl ve birleşen davanın ayrı dava olma niteliğini değiştirmez. Birleştirme kararı sonrasında her dava bağımsız karakterini koruduğu ve davaların birbirlerinin içerisinde erimesi, tek bir davaya dönüşmesi gibi bir durum söz konusu olmadığından, yalnızca birleşen davaların tahkikat safhaları müşterek cereyan ettirilerek her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de her dava için ayrı ayrı belirlenmelidir. Bu itibarla, mahkemece davaların birbirinden bağımsız olması anlamına gelen ''davaların istiklali prensibi'' uyarınca asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılıp, hüküm kurmak gerekirken mahkemece asıl dava ve birleşen dava davalıları hakkında tek bir hüküm kurulması, birleştirilen dosya yönünden (bütün davalılar yönünden karar verilmiş olmakla ) karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması ve her ne kadar tüm davalılar yönünden karar verilmiş olmakla denilmiş ise de davalılardan ... – ... Arı Gıda Paz. Tic. Ltd. Şti. hakkında hüküm kurulmaması doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıya iadesine, 16/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.