YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Bölge adliye mahkemesince yeniden hüküm kurulduğunda, hükmün tüm davalıları kapsaması gerektiği hk

Karar Özeti

Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından sadece davalı ... yönünden yeniden hüküm kurulurken, diğer davalılar yönünden yeniden hüküm kurulmaksızın istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle davacı taraf yararına bozulması gerekmiştir.

Karar

 

 

11. Hukuk Dairesi 2020/4395 E.  ,  2021/6452 K.

 

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

 

VEKİLİ : AV. ... ......

 

DAVALILAR 1-...

 

VEKİLİ : AV. ...

 

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Taraflar arasında görülen davada Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 04.07.2018 tarih ve 2016/1521 E- 2018/589 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 14.11.2019 tarih ve 2018/1778 E- 2019/1402 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

 

Davacı vekili; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek davalıların icra takibine itirazlarının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı ... vekili; genel kredi sözleşmesine müvekkilinin kefaletinde eş rızasının bulunmadığını, kefaletin geçersiz olduğunu, borcun asıl borçlu şirket tarafından ödendiğini, icra takibine konu edilen sözleşmede müvekkilinin kefaletinin bulunmadığını, müvekkilinin borçtan sorumluluğunun bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.

 

Davalılar ... ve Ay-Ben Mobilya San Tic. Ltd. Şti. vekili; davacı bankanın kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını bildirerek davanın reddini istemiştir.

 

Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; icra takibine konu borcun davacı banka ile davalı şirket arasında imzalanan, davalı ...'ın müteselsil kefil olduğu, davalı ...'ın ise kefalet imzasını içermeyen genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle davalı ... hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takibine itirazlarının, davalı ... yönünden toplam 160.233,56 TL borcun tamamı yönünden iptaline, davalı Ay-Ben Mobilya San. Tic. Ltd. Şti.'yönünden ise takip tarihinde davalı lehine rehinle teminat altına alınan kısım düşülerek 111.433,56 TL borçtan davalı ... ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğundan iptaline, itirazın iptaline karar verilen miktarlar üzerinden %20'si oranında tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacağa değişen oranlarda temerrüt faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

 

Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; davacı banka ile davalı şirket arasında akdedilen 19/02/2013 tarihli, 250.000 TL limitli genel kredi sözleşmesinde diğer davalıların kefil oldukları, 15/04/2014 tarihli, 300.000 TL limitli genel kredi sözleşmesinde ise davalı ...'ın kefaletinin bulunmadığı, davalı ...'ın kefalet sözleşmesi tarihinde evli olduğu nüfus kaydı ile sabit olduğu, en geç kefaletin kurulması anında eş rızasının bulunması kefaletin geçerlilik koşulu olduğundan ve davaya konu icra takibine dayanak kredi sözleşmesinin davalı ...'ın imza atmadığı sözleşme olması nedeniyle anılan davalı hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında gerekçe yönünden isabet görülmediğinden bu yöndeki istinaf istemlerinin kabulüne, diğer davalılar hakkındaki istinaf sebepleri yönünden ise toplam alacağı tespit eden ayrıntılı, dosya kapsamına uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyeti raporu hükme esas alındığından sair sebeplere dayalı istinaf isteminin esastan reddine, ilk derece mahkemesi kararının davalı ... yönünden kaldırılmasına, davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.

 

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

 

1-Dava; kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dayalı icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

 

Mahkemece, davalı kefil ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı ... yönünden istinaf istemlerinin gerekçe yönünden kabulüne, sair istinaf istemlerinin reddine, ilk derece mahkemesi kararının davalı ... hakkındaki davanın reddi kararı yönünden kaldırılmasına karar verilmiş ve yeniden hüküm kurulmuştur.

 

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf istemiyle önüne gelen dosya ve karar bir bütün olarak değerlendirilerek, HMK 353/1-b maddesinde yer alan “b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, 3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir” düzenlemesi uyarınca, davanın hangi kısmı ile ilgili olursa olsun, istinaf isteminin kısmen bile kabulüne karar verilecek olsa dahi, şayet yeniden hüküm kurulacak ise, ilk derece mahkemesi kararının tamamen kaldırılması ve tüm hükümlerin yeniden kurulması gerekir. Aksi halde, aynı dosyada infazı kabil birden fazla kararın ortaya çıkması tehlikesine ve HMK 297. maddesine aykırı olarak infazda tereddüte sebebiyet verilebilecektir. Keza, somut olayda olduğu gibi, ilk derece mahkemesi kararı hakkında istinaf istemlerinin kısmen esastan reddine, kısmen kabulüne verilip, sadece istinaf istemi kabul olunan kısım yönünden kararın kaldırıldığı hallerde, böyle bir kararın bozulması halinde bozma sonrası davaya bakacak mahkeme konusunda da belirsizlik ortaya çıkabilecektir. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından sadece davalı ... yönünden yeniden hüküm kurulurken, diğer davalılar yönünden yeniden hüküm kurulmaksızın istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle davacı taraf yararına bozulması gerekmiştir.

 

2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz istemlerinin incelenmesine şimdilik gerek olmadığına karar verilmiştir.

 

SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 22/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 304 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor