YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Adli yargının görevli olduğu bir hususun, dava süreci içerisinde kanun değişikliği ile idari yargı görev alanına alındığı bir durumda, nasıl bir yol izlemeli?

Karar Özeti

İşbu davanın dayanağı olan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 39’uncu maddesine eklenen Ek-3’üncü madde ile iletim sistemi kullanım ihalelerine ilişkin uygulanacak cezai yaptırımlardan kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargıda çözüleceği düzenlemesi uyarınca davanın görev nedeniyle reddi gerektiği sürülmüş ise de Anayasanın 2’nci maddesinde yer bulan hukuk devleti kavramının vazgeçilmez unsurlarından birisi de hukuki güvenlik ilkesidir. Devletin eylem ve işlemlerinde bireylerin devlete olan güven ve saygı duygusunun temin edilebilmesi için hukuk normlarının öngörülebilir kurallar içermesi gereklidir. Bu nedenle, hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar. Buradan yola çıkılarak, adli yargı denetimin tabi bir uyuşmazlık nedeniyle görevli mahkemede açılan bir dava sırasında, sonradan yürürlüğe giren bir düzenlemeyle idari yargının görevli kılınması halinde, geçmişteki olaylar bakımından hak arama özgürlüğü ve hukuki güvenlik ilkesini ortadan kaldıracak şekilde yargı yolu değişikliği sebebiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı tarafın bu yöne ilişkin temyiz sebepleri ile aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir

Karar

 

 

11. Hukuk Dairesi  2020/5849 E.  ,  2021/5996 K.

 

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

 

VEKİLİ : AV. ...

 

VEKİLİ : AV. ...

 

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 16.06.2020 tarih ve 2019-485/230 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten veyine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

 

Davacı vekili, davacının EPDK'dan elektrik dağıtım lisansı aldığını, sanayi işletmelerinin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere davalı TEİAŞ ile arasında ''Sistem Kullanım Sözleşmesi'' imzalandığını, davalının sözleşme kapsamından doğan tüm borçlarına ait aylık faturalarını düzenlediğini, davacının faturaları 2008 yılından bu yana eksiksiz ve zamanında ödediğini, ancak davalı tarafından 29/04/2013 tarihinde düzenlenen ve davacıya gönderilen 29 adet fatura ile, 2011 Mayıs ayından 2012 Aralık ayına kadar olan sürede her ay için sistem kullanım cezası tahakkuk ettirilerek bu bedelin ödenmesinin talep edildiğini, geriye dönük olarak hepsi aynı gün içerisinde tanzim edilmiş 29 adet faturada toplam 582.129,10 TL cezai yaptırım uyguladığını, faturalara itiraz edilerek iade edildiğini, ancak tüm faturaların bedeli olan 582.129,10 TL'nin ödenmek zorunda kaldığını ileri sürerek, fatura bedellerinin toplamı olan 582.129,10 TL bedelden borçlu olmadıklarının tespitine, davalıya ödendiğinden bu bedelin 12.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Davalı vekili, davacı ile davalı arasında sistem kullanım anlaşmaları imzalandığını, sistem kullanım anlaşmalarının ''Cezai Şartlar'' başlıklı maddesi uyarınca işlem yapıldığını savunarak, haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 

Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak ve tüm dosya kapsamına göre yapılan yargılama sonucunda; dava konusu olan Mayıs 2011-Haziran 2012 tarihleri arasındaki döneme ait faturaların, taraflar arasında imzalanan 14.03.2011 ve 28.07.2011 tarihli Sistem Kullanım Anlaşmaları'na tabi olduğu, sözkonusu anlaşmaların "Cezai şart" başlıklı 10. maddesi uyarınca herhangi bir ihlal durumunun ihtar şartına bağlandığı, ancak dava konusu faturaların dayandığı ihlale ilişkin herhangi bir uyarı yapılmadığı, Temmuz 20012-Aralık 2012 tarihleri arasındaki döneme ilişkin faturaların ise 15.06.2012 tarihli Sistem Kullanım Anlaşması'na tabi olduğu, sözkonusu anlaşmada ise herhangi bir ihlal durumunda davalının cezai şart uygulaması için uyarı şartı bulunmadığı, ancak herhalükarda taraflar arasında Sistem Kullanım Anlaşmaları imzalanmadan evvel ve ilk iletim sistemi bağlantısı öncesinde akdedilmesi gereken Bağlantı Anlaşması'nın "Cezai şartlar" 16. maddesinde uyarı şartı bulunduğu, dava konusu faturalara ilişkin ihlalin bu madde kapsamında kalacağı, dava konusu edilen ceza faturalarından önce sözleşme gereğince davalının herhangi bir uyarıda bulunmadığı ve ihlalin ortadan kaldırılması için süre verilmediği, dolayısıyla davacının uyarı şartına riayet etmeden düzenlenen ceza faturalarını ödemek zorunda olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu edilen ve 29.04.2013 tarihinde düzenlenerek davacıya gönderilen Mayıs 2011-Aralık 2012 tarihleri arasındaki enerji kullanımına ilişkin sistem kullanım cezasına ait 29 adet fatura tutarı olan 582.129,10 TL tutardan dolayı davacının, davalıya, borçlu olmadığının tespitine, 582.129,10 TL alacağın 20.12.2013 dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

 

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

1- Dava, taraflar arasında düzenlenen Sistem Kullanım Anlaşması (“SKA”)’ndan kaynaklanan cezai şart faturasının haksız olduğunun tespiti ile yapılan ödemenin istirdadı istemine ilişkindir.

 

Mahkemece, yargı yoluna dair Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, sonrasında davalı vekilince ek temyiz dilekçesi ibraz edilerek, işbu davanın dayanağı olan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 39’uncu maddesine eklenen Ek-3’üncü madde ile iletim sistemi kullanım ihalelerine ilişkin uygulanacak cezai yaptırımlardan kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargıda çözüleceği düzenlemesi uyarınca davanın görev nedeniyle reddi gerektiği sürülmüş ise de Anayasanın 2’nci maddesinde yer bulan hukuk devleti kavramının vazgeçilmez unsurlarından birisi de hukuki güvenlik ilkesidir. Devletin eylem ve işlemlerinde bireylerin devlete olan güven ve saygı duygusunun temin edilebilmesi için hukuk normlarının öngörülebilir kurallar içermesi gereklidir. Bu nedenle, hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar. Buradan yola çıkılarak, adli yargı denetimin tabi bir uyuşmazlık nedeniyle görevli mahkemede açılan bir dava sırasında, sonradan yürürlüğe giren bir düzenlemeyle idari yargının görevli kılınması halinde, geçmişteki olaylar bakımından hak arama özgürlüğü ve hukuki güvenlik ilkesini ortadan kaldıracak şekilde yargı yolu değişikliği sebebiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı tarafın bu yöne ilişkin temyiz sebepleri ile aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir

 

2-Öte yandan somut olayda; Mayıs 2011- Haziran 2012 dönemine ait faturaların tabi olduğu 14.03.2014 ve 28.07.2011 tarihli Sistem Kullanım Anlaşmaları’nda herhangi bir ihlal durumunda davalının cezai şart uygulaması için bir uyarı yükümlülüğü bulunmakta iken, Temmuz 2012- Aralık 2012 dönemine ait faturaların tabi olduğu 15.06.2012 tarihli SKA’nda bu uyarı yükümlülüğünün bulunmadığı mahkemenin de kabulündedir. Hal böyleyken, Mahkemece, dosya kapsamında mevcut olmayan Bağlantı Anlaşması’na istinaden, bu döneme ilişkin faturalar yönünden de istirdat kararı verilmesi yerinde olmamış ve kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.10.2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

 

KARŞI OY

 

Yargılama sırasında, 02.12.2020 tarih ve 31322 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 7257 sayılı Yasa’nın 33. maddesi ile 6446 sayılı Yasa’nın 8/2 maddesine eklenen d fıkrasında “iletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak ihlal durumu tesbit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen cezai şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” hükmü ile dava konusu ceza faturalarının yasal dayanağı düzenlenmiş olup, aynı Yasa’nın 39. maddesi ile 6446 sayılı Yasa’ya Ek madde olarak eklenen Ek 3/1 maddesinde “8’nci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargıda görüleceği” öngörülmüştür.

 

6100 sayılı HMK 114/b maddesinde “yargı yolunun caiz olması” dava şartları arasında sayılmış, Yasa’nın 115/1 maddesinde “mahkemenin; dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, 115/2 maddesinde de “ mahkemenin, dava şartı noksanlığını tesbit etmesi durumunda davanın usulden reddine karar vereceği” düzenlenmiştir.

 

Somut uyuşmazlıkta, uyuşmazlığın sözleşmeye dayalı olması nedeniyle başlangıçta, doğru olarak adli yargıda açılan davanın devamı sırasında yapılan yasal düzenleme ile 6446 sayılı Yasa’nın 8’nci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulanmasından doğan davalarda idari yargı görevli kılınmış olup, derdest davalarda adli yargının görevinin devam ettiğine ilişkin bir geçiş hükmü getirilmemiştir.

 

Bu halde, yasal değişiklik sonucu uyuşmazlıkta idari yargı görevli kılındığından, derdest davalar yönünden adli yargının görevinin devam ettiğine ilişkin yasada bir geçiş hükmü bulunmadığından 6100 sayılı HMK 114/b ve 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken kararın yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.


Bu sayfa 236 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor