YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Yargıtay kararlarına göre “Hukuki dinlenilme hakkı” nedir?

Karar Özeti

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.

 

Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.

Karar

 

 

9. Hukuk Dairesi 2021/11827 E.  ,  2021/16139 K.

 

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

...

DAVA TÜRÜ : ALACAK

 

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

 

Y A R G I T A Y K A R A R I

 

Davacı İsteminin Özeti:

 

Davacı vekili, Orman İş Sendikasınca akdedilen 7-14.dönem ve ...Orman İş Sendikasınca akdedilen 1-3.dönem toplu iş sözleşmeleri ve protokoller ücret zamları, kıdem terfileri, iyileştirmeler, grup ve pozisyonlardaki değişiklikler ile sözleşmelerin 32. maddeleri uyarınca Ek.1/a-b cetvellerinde belirtilen taban yevmiyeleri arasındaki farkların bazen eksik, bazen de hiç yansıtılmadığıını, ayrıca 2009 yılı için Çerçeve Protokolü ile 2.Dönem toplu iş sözleşmesi 38. maddesinde belirtilen 01.01.2009 tarihinde başlatılıp %0,84 oranında iyileştirme yapıldıktan sonra 2. yıl birinci altı ayda verilmesi gereken %3 zam uygulanmadığı gibi, 2. yıl ikinci 6 aylık zam tutarı olan %5,5 tutarındaki zammın da geç uygulandığını, sözleşmenin 33. maddesinde yer alan ve her yıl 1 Ocak tarihinde uygulanması gereken 1 TL kıdem terfi tutarının da yevmiyelere yansıtılmadığını, bu nedenle ücret ve buna bağlı olarak ilave tediye ve akdi ikramiyelerin eksik ödenmiş olduğunu öne sürerek ücret farkı, akdi ikramiye farkı ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

 

Davalı Cevabının Özeti:

 

Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

 

Mahkeme Kararının Özeti:

 

Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin kararı, davalının temyizi üzerine, Yargıtay(Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 30.05.2019 tarih 2016/13639 esas ve 2019/12233 karar sayılı kararı ile 7. dönem Toplu İş Sözleşmesine dayalı 1991 yılı ikinci altı aylık ücret zammı oranının sadece % 25 olarak tatbik edilmesi ve %26,1 artış oranı uygulanmadan karar verilmesi, davalının kök rapora itirazlarını da karşılayacak şekilde ek rapor alınması, talep aşımı ve faiz türü konularında bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; toplanan kanıtlara göre ve aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

 

Temyiz:

 

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

 

Gerekçe:

 

1- Davada hukuki dinlenilme haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.

 

Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.

 

İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.

 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.

 

Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.

 

Somut uyuşmazlıkta; Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan bozma ilamı üzerine aldırılan bilirkişi raporu davalı tarafa tebliğ edilmeden ve bu itibarla davalının hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanarak hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

 

2- Kabule göre de Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karşın bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden karar verildiği görülmektedir.

 

Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).

 

Somut uyuşmazlıkta; hükmüne uyulan bozma ilamında Mahkemece, 7. dönem Toplu İş Sözleşmesine göre ikinci altı aylık ücret zammı olarak % 26,1 artış oranının uygulanması hatalı olup ücret zammının % 25 olarak tatbik edilmesi gerektiği, davacının 31.12.1991 tarihindeki ücretine ayrıca bir endeks sayısı eklemesi yapılmaması gerektiği açıklanarak bozma yapılmıştır. Buna göre, 1991 yılı ikinci altı ay ücret zammının %25 tatbik edilmesi ve başka bir zam oranının uygulanmaması gerektiği halde bozma ilamı sonrası aldırılan bilirkişi raporunda yanılgılı değerlendirme ile ikinci altı ay ücret zammı olarak %25 uygulandıktan sonra enflasyon farkı olarak bir kez daha %25 zam uygulanması hatalı olmuştur. Belirtilen dönem bakımından sadece bir kez %25 ücret zammı uygulanmalıdır.

 

Öte yandan; bozma ilamında davalının 24.07.2013 tarihli kök rapora itirazlarını da karşılayan ve bu rapor ile ek rapor arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde yeni bir bilirkişi raporu aldırılması gerektiği belirtilmesine karşın aldırılan raporda bu yönde açıklamalara yer verilmemesi de doğru olmamıştır.

 

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 06.12.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Bu sayfa 309 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor