7201 sayılı Tebliğat Kanunu'nun 10. maddesine göre tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği, en son adrese yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması gerektiği,
8. Ceza Dairesi 2021/8069 E. , 2021/23412 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü:
7201 sayılı Tebliğat Kanunu'nun 10. maddesine göre tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği, en son adrese yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması gerektiği,
İnceleme konusu dosyada ise sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın 08.05.2013 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştirildiği, ancak sanığın yokluğunda verilen bu kararın, sanığın 13.05.2010 tarihli duruşmada beyan ettiği ve bilinen son adresi olan "656. sokak 11/3 Eşrefpaşa Konak-İZMİR" adresi yerine doğrudan MERNİS adresine tebliğe çıkartıldığı ve "muhattabın adresinden taşındığı" şerhi düşülerek Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre işlem yapıldığı, bu haliyle gerekçeli kararın usule uygun şekilde sanığa tebliğ edilmediği ve hükmün kesinleştirilmesinin usulsüz olduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 04.10.2018 tarihli ve 2017/8-952 Esas, 2018/403 sayılı kararında da açıklanığı üzere; verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmemesi nedeniyle zamanaşımının durmayacağı ve denetim süresinin başlamayacağı, denetim süresi başlamadığı içinde denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlendiğinden bahsedilemeyeceği ve açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanma koşullarının bulunmadığı cihetle, yerel mahkemece verilen hükmün açıklanmasına ilişkin kararın hukuki değerden yoksun olduğu, hukuki değerden yoksun olan mahkumiyet kararının dava zamanaşımını kesmeyeceği, bu nedenle dava zamanaşımını kesen son işlemin, sanık hakkında bozma ilamı öncesi verilen 13.05.2010 tarihli mahkumiyet kararının olduğu ve 5237 sayılı TCK.nın 66/1-e, maddesinde öngörülen 8 yıllık olağan dava zamanaşımının bu tarihten karar tarihine kadar gerçekleştiği gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmekle hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta anılan Yasanın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK.nın 66/1-e, 67/4. ve CMK.nın 223/8. maddeleri gözetilerek DÜŞÜRÜLMESİNE, 23.12.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.