YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama suçu nedir?

Karar Özeti

Rüşvet, bir kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarıldığı, eylemin, görevin gereklerine aykırı olarak bir işin yapılması veya yapılmaması için menfaat temin edilmesi durumunda rüşvet, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanması durumunda ise 6352 sayılı Yasa'dan önceki haliyle 5237 sayılı TCK'nin 257/3. maddesinde düzenlenen "görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama" suçunu oluşturacağı, kamu görevlisi olmayan sanıkların eylemlerinin ise sübutu halinde suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK'nin 257/3. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlamaya azmettirme suçunu oluşturacağı, anılan suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla TCK'nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, 31/10/2007 olan suç tarihi ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından hükümlerin 5237 sayılı TCK'nin 7/2 ve 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddeleri de gözetilmek suretiyle CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasa'nın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri uyarınca sanıklar hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE 20/12/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

Karar

5. Ceza Dairesi 2018-523 E.  ,  2021-6917 K.

 

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;

 

CMK'nin 260/1. maddesine göre sanıklar hakkında rüşvet verme suçundan açılan kamu davasında katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin vekili tarafından süresinde temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Yasa'nın 18 ve CMK'nin 237/2. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak katılma talebinin kabulüne karar verildikten sonra gereği düşünüldü:

 

31/10/2007 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 21/10/2007 olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiştir.

 

Suç tarihinde ... Karakolunda askerlik hizmetini yerine getirirken, 39-40 numaralı hudut taşlarının bulunduğu Sarısu mevzi olarak bilinen yerde nöbetçi olan inceleme dışı sanık ... ile sınırdan kaçak mazot geçirmesini görmezden gelmesi karşılığında menfaat sağlamak üzere anlaştığı ve haberleşmek amacıyla cep telefonu verdiği kabulüyle sanık ... hakkında rüşvet verme suçundan mahkumiyet, sanık ... hakkında ise beraat hükümleri kurulmuş ise de; sanıkların rüşvet verme suçuna konu kaçakçılık eylemleri hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar verildiği, denetim süresinde işlenmiş kasıtlı bir suç olmadığı da anlaşıldığından, rüşvet verme suçu ile ilgili olarak sanıkların meşru zeminde bulunduklarının kabulü gerekeceği, 5237 sayılı TCK'nin, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "Rüşvet, bir kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarıldığı, eylemin, görevin gereklerine aykırı olarak bir işin yapılması veya yapılmaması için menfaat temin edilmesi durumunda rüşvet, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanması durumunda ise 6352 sayılı Yasa'dan önceki haliyle 5237 sayılı TCK'nin 257/3. maddesinde düzenlenen "görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama" suçunu oluşturacağı, kamu görevlisi olmayan sanıkların eylemlerinin ise sübutu halinde suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK'nin 257/3. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlamaya azmettirme suçunu oluşturacağı, anılan suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla TCK'nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, 31/10/2007 olan suç tarihi ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından hükümlerin 5237 sayılı TCK'nin 7/2 ve 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddeleri de gözetilmek suretiyle CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasa'nın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri uyarınca sanıklar hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE 20/12/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

 

KARŞI OY

 

Çok failli suçlardan olan rüşvet suçunun bir karşılaşma suçu olduğu, bir tarafta rüşvet verenin diğer tarafta ise alanın aynı amacın gerçekleşmesine matuf hareketlerde bulundukları ve bu yönüyle aslında rüşvet veren ve alan açısından tek bir suçun söz konusu olduğu, öte yandan bu suçun araç suçlardan olup asıl işlenmesi amaçlanan suçun işlenmesi için işlendiği, diğer taraftan CMK'nin 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile eylemin suç ve sanığın suçlu olduğu tespit edilip, bir mahkumiyet hükmü kurulduğu, mahkumiyet hükmü mevcut olmakla birlikte sanığın kabulüyle sanık ile ceza arasındaki bağlantının belirli şartlarda kesildiği, açıklanmasının askıya alındığı ve geri bırakıldığı hususları nazara alındığında, kaçakçılık suçundan sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin rüşvet suçu açısından sanıkların meşru zeminde bulundukları anlamına gelmeyeceği, bu itibarla sanıkların rüşvet suçundan dolayı mahkumiyetlerine ilişkin hükümlerin onanmasına karar verilmesi yerine eylemlerinin TCK’nin 257. maddesinin mülga 3. fıkrası kapsamında kaldığı kabulüyle kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı düşmesine karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne karşıyım. 20/12/2021


Bu sayfa 253 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor