Sanığa yüklenen ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun 5237 sayılı TCK'nin 257/2. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanun'un 66/1-e maddesine göre 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımını en son kesen işlem olan 26/01/2012 tarihli sorgu ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği ve O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanık hakkında açılan kamu davasının aynı Yasa'nın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri gereğince zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE,
5. Ceza Dairesi 2018-5898 E. , 2021-6692 K.
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Sanık ...’un kooperatif memuru olmayıp sözleşme karşılığı kooperatif muhasebe işlemlerini yürüttüğünün anlaşılması karşısında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının sanığa isnat edilen görevi kötüye kullanma suçundan doğrudan zarar görmediği, mahkemece usulsüz olarak verilen katılma kararının hükmü temyiz hakkı vermeyeceği, bu itibarla bahse konu suçtan verilen beraat hükmünü temyiz hakkının bulunmadığı nazara alınarak, vekilinin bu suçtan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz istemi ile sanıklar ..., ..., ... ve ... (...) müdafin süresinden sonra vaki ve sonuç ceza miktarı itibarıyla da koşulları bulunmayan duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK'un 317 ve 318. maddeleri uyarınca ayrı ayrı REDDİNE, 08/10/2012 tarihli celsede müdafi istemediklerini, bizzat savunma yapacaklarını beyan eden sanıklar ... ve ...’e gerekçeli kararın bizzat tebliği sonrası temyizlerinin süresinde olduğu gözetilerek, incelemenin O yer Cumhuriyet savcısının sanık ..., katılan ..., Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı vekilinin sanıklar ... ve ... (...) haklarında verilen beraat, sanıklar ... ve ...’in haklarında verilen mahkumiyet, sanıklar ... ve ... (...) müdafin anılan sanıklar haklarında verilen beraat hükümlerine ilişkin vekalet ücretine münhasır, sanıklar ... ve ... müdafin ise adı geçen sanıklar hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı ve duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık ... hakkında kurulan beraat hükmünün temyiz incelemesinde;
Sanığa yüklenen ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun 5237 sayılı TCK'nin 257/2. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanun'un 66/1-e maddesine göre 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımını en son kesen işlem olan 26/01/2012 tarihli sorgu ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği ve O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanık hakkında açılan kamu davasının aynı Yasa'nın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri gereğince zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE,
Sanıklardan ... ve ... (...) hakkında kurulan beraat ile ..., ..., ... ve ... haklarında kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde ise;
Dairemizce de benimsenen YCGK'nin 20/10/2009 tarihli ve 2009/1-85 Esas, 2009/242 sayılı Kararında da vurgulandığı gibi aralarında menfaat çatışması bulunduğu anlaşılan sanıklar Hicabi ile Alim’in savunmalarının ayrı müdafiler tarafından üstlenilmesinin sağlanması gerektiği gözetilmeksizin aynı müdafi tarafından temsil edilmeleri suretiyle 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 38 ve 5271 sayılı CMK'nin 152. maddelerine aykırı davranılması,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25/03/2014 tarihli ve 2013/12-74 Esas, 2014/140 Karar sayılı ilamı ve istikrarlı diğer kararlarında da vurgulandığı üzere; ceza yargılamasında sanığın sorgusu yapılmadan hüküm kurulabileceğine ilişkin kuralın, fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı gerektirmeyen bir durumun varlığı halinde, başka bir deyişle derhal beraat kararı verilmesi ile sınırlı olarak uygulanabileceği, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda ise sanığın savunması alınmadan hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, 5271 sayılı CMK'nin 193. maddesine yanlış anlam verilerek sanık ... (...)’nın sorgusu yapılmadan eksik kovuşturma ile hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK'nin 147 ve 191. maddelerine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar ..., ..., ... ve ... (...) müdafin, sanıklar ... ve ...'in ve katılan bakanlık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanıkların eylemleri arasında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğu da gözetilerek sair yönleri incelenmeyen ve mahkumiyet hükümleri yönünden de kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 15/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.