YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Veraset ve intikal vergisi verildikten sonra miras red edilebilir mi?

Karar Özeti

Davacının murisinin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini vermiş olması mirası kabul anlamında yorumlanamaz.

Karar

 

 

7. Hukuk Dairesi  2021/5640 E.  ,  2021/3196 K.

 

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

 

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.08.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.02.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

 

K A R A R

 

Davacı vekili, 01.05.2013 tarihinde vefat eden muris ...'nin terekesinin borca batık olduğunu beyanla mirasın hükmen reddini istemiştir.

 

Davalılar davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkemesince davanın kabulüne yönelik verilen ilk kararın temyizi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2016/10076 Esas, 2019/4258 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.

 

Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

Hükmü, davalı ...Ş. vekili ile Gelecek Varlık Yönetimi A.Ş. vekili temyiz etmiştir.

 

Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 605/2.maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyiniyetli ya da kötü niyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Davacının murisinin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini vermiş olması mirası kabul anlamında yorumlanamaz.

 

Somut olayda; murise ait borçlardan bir kısmının şahsi, bir kısmının ise şirketten kaynaklı borç olduğu anlaşılmıştır. Önceki bozma kararının gereğini yerine getirmek üzere Beşiktaş Vergi Dairesine yazılan müzekkereye verilen cevapta; murisin ortağı olduğu "Tasf. Hal. ... Kara Hava Deniz Vas. Müş. Tur. Ve Tic. Ltd. Şti."den bahsedilerek Kurumlar Vergisi Beyannameleri gönderilmiş, ancak mahkemece bu şirketin sigorta hizmeti veren firmadan ayrı bir kuruluş olduğu ve mal varlığının araştırılması gerektiği hususu üzerinde durulmamıştır. Hal böyle iken terekenin doğru bir şekilde tespit edildiğinden bahsedilemez. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun, 22.7.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı Kanuna 25.5.1995 tarihli 4108 sayılı Kanunla ilave edilen Mükerrer 35. madde hükmüne göre de; tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasal hükümler gereğince, mirasbırakanın; “ortağı” ve “temsilcisi” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya; “temsilcisi” olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur. Mirasbırakanın yasal mirasçısı olan davacı hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olması, yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez. Öyleyse, bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle; mirasbırakanın, “ortağı” ve “yasal temsilcisi” olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve mirasbırakanın şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi; amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise; bu halde davacıların borca batıklığın tespiti istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi; değil ise, mirasbırakanın ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu yönler araştırılmaksızın şirketin murisin terekesindeki karşılığı değerlendirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Bu sayfa 238 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor