Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; 17.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda keşif esnasında yakın parsellerde yapılan gözlemde sulu tarım yapılan biber ürününün bulunduğunun gözlemlendiği, 02.08.2021 tarihli bilirkişi raporunda ise yakın parsellerde kuru tarım yapılan badem, zeytinlik gibi alanların olduğu ve hiç birinde sulama yapılmadığının gözlemlendiği bildirildiğinden; yine her iki keşifteki mahkeme gözlemlerinin de çelişkili olduğu anlaşıldığından bu husustaki çelişkilerin giderilerek dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısımın niteliği de göz önünde tutularak dava konusu taşınmazın sulu veya kuru niteliği kesin olarak tespit edildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile gerekçesi gösterilmeden dava konusu taşınmazın sulu olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,....
Doğru olmadığı gibi,
5. Hukuk Dairesi 2021/3852 E. , 2021/14530 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
MÜTEVEFFA : ...
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Yasa ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Yasa ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemece bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Hükme esas alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
1) Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; 17.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda keşif esnasında yakın parsellerde yapılan gözlemde sulu tarım yapılan biber ürününün bulunduğunun gözlemlendiği, 02.08.2021 tarihli bilirkişi raporunda ise yakın parsellerde kuru tarım yapılan badem, zeytinlik gibi alanların olduğu ve hiç birinde sulama yapılmadığının gözlemlendiği bildirildiğinden; yine her iki keşifteki mahkeme gözlemlerinin de çelişkili olduğu anlaşıldığından bu husustaki çelişkilerin giderilerek dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısımın niteliği de göz önünde tutularak dava konusu taşınmazın sulu veya kuru niteliği kesin olarak tespit edildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile gerekçesi gösterilmeden dava konusu taşınmazın sulu olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru olmadığı gibi,
2) Dosya içindeki 27.05.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın 18.414,36 metrekarelik kısmının fıstık bahçesi niteliğinde olduğu, 11.116,77 metrekarelik kısmın da ise herhangi bir tarımsal faaliyet bulunmadığının bildirildiği gözönüne alındığında; dava konusu taşınmazın tamamının kapama fıstık bahçesi niteliğinde olduğu kabul edilerek bedel tespiti,
3)Dava konusu taşınmazdaki fıstık ağaçlarının ortalama yaşına göre verim miktarı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü'nden sorulmadan eksik inceleme ile fıstığın veriminin 120 kg olarak kabulu ile metre kare fiyatının belirlenmesi,
4)Bozma öncesi değer tespitinde yüzde yirmi objektif artırıcı unsur uygulanmadığı ve bu hususta bozma yapılmadığı gözetildiğinde bu hususun davalılar yönünden usuli kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeden metrekare birim fiyatının belirlenmesi,
5)Davacı idare harçtan muaf olduğu halde, aleyhine harca ilişkin hüküm kurulması,
6)Mahkemece bozma ilamı öncesi tespit edilen kamulaştırma bedeline ilk dava tarihine kadar, bozma sonrası tespit edilen fark bedele ise son karar tarihine kadar faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken bedelin tümüne infazda tereddüt yaratacak şekilde karar tarihine kadar faiz işletilmesine karar verilmesi,
7)Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesi'nin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 07/12/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.