Görüldüğü gibi, yukarıdaki maddenin birinci fıkrası, cezai şart miktarını tayin konusunda serbesti esasını koymuş; buna karşılık son fıkrada ise serbestiye indirme hakkı vasıtasıyla özel bir sınır çizmiştir. Somut uyuşmazlıkta; dosya kapsamına davalı site yönetiminin taraflar arasındaki sözleşmeyi, sözleşme maddelerine aykırı olarak haksız feshetmesi davacının sözleşmede yer alan cezai şarta hak kazanmasına sebebiyet vermiştir. Bu durumda davalıdan tahsil edilmesi gereken cezai şart miktarı belirlenirken 6098 sayılı TBK'nun 182. maddesinin değerlendirilmesi zorunludur. Hâkim, cezanın aşırı olup olmadığını, hakkaniyet ölçülerini aşıp aşmadığını araştırırken, özellikle, alacaklının asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul (adil) ölçü, sözleşmeye aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar, borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı, alacaklının ortak kusurunu ve tarafların (özellikle borçlunun) ekonomik durumu ile sözleşmenin süresini dikkate alır. Bu unsurlar dikkate alındığında, alacaklının uğradığı zarar ile kararlaştırılan ceza arasında hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmayan açık bir nispetsizlik varsa ceza indirilir. Hakimin, bu kuralı uygularken kullanacağı takdir hakkının, Yargıtay denetimine elverişli esaslara dayanması da zorunludur. Ceza-i şart borcunun yerine getirilmesi için davalı üzerinde bir baskı yaptığı da gözetilip böyle bir baskının ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde aşırı indirimden kaçınmalıdır. Bu durumda yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda ceza-i şartın fahiş olup olmadığı, indirim gerekip gerekmediği, fahiş ise ne oranda indirim yapılması gerektiği saptanıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek, eksik inceleme, hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3. Hukuk Dairesi 2021/386 E. , 2021/12268 K.
MAHKEMESİ:TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 30/11/2021 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili yetki belgesine istinaden Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı şirket, davalı site yönetimi ile aralarında temizlik hizmeti sözleşmesi imzaladıklarını, davalının borçlarını ödemede acziyete düştüğünü belirterek sözleşmeyi feshettiğini, usulsüz fesih nedeni ile yoksun kalınan iki aylık kazancın ve şirket personeli olan işçilerin site yönetimi bünyesinde işe alınmaları nedeni ile oluşan sözleşmeye aykırılık kapsamında cezai şartın tahsili için davalı site yönetimi aleyhine icra takibine geçtiklerini ileri sürerek takibe vaki itirazın 30.000 TL kazanç kaybı ve 249.772 TL cezai şart yönünden iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, borç ödemede acze düştükleri için davacı şirket yönetimi ile şifahen sözleşmenin feshi hususunda karşılıklı mutabakata vardıklarını, sözleşmenin 8.6 maddesi gereği feshin usule uygun olduğunu, bu nedenle kazanç kaybı istenemeyeceği gibi işçilerin de yine davacı iradesi ile bünyelerinde istihdam edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davalı tarafından, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız feshedilmesi nedeniyle cezai şart ve kazanç kaybının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, “her ne kadar, davalı tanıkları tarafından, site yönetimine geçişin şirket bilgisi dahilinde olduğunu belirtilmiş ise de, şirketin onayına ilişkin belge bulunmadığı gibi, şirket tarafından onay verilmediği ileri sürülmüş olmakla, davacının onay verdiği davalı tarafından ispat edilemediğinden, davalının Sözleşmenin 5.12. maddesi hükmüne aykırı olarak TEM Hizmet personelini kadrosuna aldığı ve anılan sözleşme hükmü uyarınca cezai şart ödemekle yükümlü olduğu, yapılan bilirkişi incelemesi, ile sözleşmenin feshinden önce 03.05.2013 tarihli faturanın düzenlendiği ve söz konusu fatura tutarının 2 katının 249.772.06-TL olduğu tesbit edildiği, bu durumda, davalı site yönetiminin sorumlu olduğu cezai şart tutarının 249.772,06-TL olduğu, bilirkişi raporu ile, davacı şirketin kar kaybının gerekçesi ile, maliyet hesabının, kaybı izaha yeterli olmadığı ve tanzim edilen hizmet faturası içinde hizmet maliyetine firma kazancının eklendiği tesbit edilmekle, davacı şirketin kar kaybı talebinin reddi gerektiği” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile İstanbul 21 İcra Dairesinin 2013/12017 sayılı dosyasına ileri sürülen itirazın kısmen iptali ile takibin 249.772,06-TL cezai şart alacağının takiptarihinden itibaren %9 ve değişen oranlarda yasal faizi yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin 60.054-TL istemin reddi ile AAÜT'nin 13.maddesi uyarınca 8.607,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İİK nun 67. maddesi gereğince kabul edilen alacak tutarının %20 si oranında taktir edilen 49.954,41-TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, cezai şartı düzenleyen TBK.nun 179/1 (BK.nun 158/1). maddesi; "Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir." hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 182/1.(BK.nun 161/1) maddesinde; "Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler." denilmekte ise de bu serbestlik sınırsız değildir. Maddenin son fıkrasında yer alan; "Hakim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir." hükmüne yer verilmiştir.
Görüldüğü gibi, yukarıdaki maddenin birinci fıkrası, cezai şart miktarını tayin konusunda serbesti esasını koymuş; buna karşılık son fıkrada ise serbestiye indirme hakkı vasıtasıyla özel bir sınır çizmiştir. Somut uyuşmazlıkta; dosya kapsamına davalı site yönetiminin taraflar arasındaki sözleşmeyi, sözleşme maddelerine aykırı olarak haksız feshetmesi davacının sözleşmede yer alan cezai şarta hak kazanmasına sebebiyet vermiştir. Bu durumda davalıdan tahsil edilmesi gereken cezai şart miktarı belirlenirken 6098 sayılı TBK'nun 182. maddesinin değerlendirilmesi zorunludur. Hâkim, cezanın aşırı olup olmadığını, hakkaniyet ölçülerini aşıp aşmadığını araştırırken, özellikle, alacaklının asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul (adil) ölçü, sözleşmeye aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar, borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı, alacaklının ortak kusurunu ve tarafların (özellikle borçlunun) ekonomik durumu ile sözleşmenin süresini dikkate alır. Bu unsurlar dikkate alındığında, alacaklının uğradığı zarar ile kararlaştırılan ceza arasında hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmayan açık bir nispetsizlik varsa ceza indirilir. Hakimin, bu kuralı uygularken kullanacağı takdir hakkının, Yargıtay denetimine elverişli esaslara dayanması da zorunludur. Ceza-i şart borcunun yerine getirilmesi için davalı üzerinde bir baskı yaptığı da gözetilip böyle bir baskının ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde aşırı indirimden kaçınmalıdır. Bu durumda yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda ceza-i şartın fahiş olup olmadığı, indirim gerekip gerekmediği, fahiş ise ne oranda indirim yapılması gerektiği saptanıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek, eksik inceleme, hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.