Somut olayda da dava konusu araç bedeli ile ayıp nedeniyle doğan değer kaybı dikkate alındığında, davacının seçimlik haklarından ayıpsız misli ile değişim ya da bedel iadesini içeren sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının TMK'nin 2 ve TBK'nin 227/4 maddeleri gözetilerek hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olmadığı değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir
3. Hukuk Dairesi 2021/3054 E. , 2021/12487 K.
MAHKEMESİ: MUŞ 2. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ayıplı maldan kaynaklanan misli ile değişim/bedel iadesi/bedelde indirim davasının yapılan yargılaması neticesinde davanın kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı yanın istinaf başvurusunun kabulü ve davalı yanın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, Ford yetkili bayiiliğini yürüten davalı ... Otomotiv Anonim Şirketi'nden 12/07/2018 tarihinde 2017 model sıfır ... 4*4 markalı 130.000,00-TL bedelli arazi aracını satın aldığını, ancak 4 günlük kullanımdan sonra aracın kaput ve arka bagajında boya akmalarının mevcut olduğunu fark ettiğini, bunun üzerine 16/07/2018 tarihinde davalı şirkete başvurduğunu, davalı ... Otomotiv Anonim Şirketi bünyesinde ekpertiz incelemesi yapılarak aracın kaput ve bagaj kapağında boya akmalarının mevcut olduğunun ve aynı yerlerde boya kalınlıklarının normalin üstünde olduğunun (sonradan boyandığının) tespit edildiğini, aracın misli ile değiştirilmesi veya aracın satış bedelinin iadesini davalı ... Otomotiv Mamulleri Pazarlama Anonim Şirketinden talep ettiğini, yaklaşık 15 gün sonra 31/07/2018 tarihinde ana merkez olan diğer davalı ...Ş.'nin müşteri ilişkileri yöneticiliği birimi tarafından aranarak aracın yenisi ile değiştirilmesini gerektirecek bir durumun bulunmadığı ve başvurunun reddedildiğinin bildirildiğini, 07/08/2018 tarihinde ihtarname ile aynı taleplerde bulunduğunu, ancak 08/08/2018 tarihli maille olumsuz cevap verildiğini, aracın gizli ayıplı olduğunu belirterek dava konusu ayıplı aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini, mümkün olmadığı takdirde dava konusu ayıplı malın satış bedeli olan
130.000,00-TL'nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen iadesine, bunun da mümkün olmadığı takdirde ayıplı malın Türkiye piyasa koşullarında kaybettiği değer nazara alınarak ayıp oranında bedelden indirim yapılmasına ve bu bedelin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 5.851,89-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, dair verilen karar davacı ve davalılar tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, aldırılan 01.12.2020 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacı yanın istinaf başvurusunun kabulü ve davalı yanın istinaf başvurusunun reddi ile Muş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 27/11/2019 tarih, 2018/696 Esas ve 2019/714 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesinin 1. fıkrası (b) bendinin 2. maddesi uyarınca yeniden karar verilmesi gerekmekle, davanın kısmen kabulü ile 30.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; fazlaya dair istemin reddine, karar verilmiş ve söz konusu hüküm davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Eldeki davada; davacı, dava konusu aracın gizli ayıplı olduğu gerekçesiyle ayıplı aracın misli ile değişimini, mümkün olmadığı takdirde bedel iadesini, söz konusu talebinde kabul edilmemesi halinde ayıp oranında bedelde indirim yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, hükme esas teşkil eden 03.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda; “...dosya üzerinde yapılan incelemelerde aracın ayıplı olduğu, aracın ayıplı parçalarının değiştirilebileceği, üreticinin sözleşmeden kaynaklanan görevlerini yerine getirmediğini, aracın değer kaybının 5.851,89 TL olarak hesaplandığı, aracın ayıpsız piyasa değerinin 152.037,00 TL olabileceği, aracın ayıplı durumundaki piyasa değeri 146.185,11 TL olabileceği...” mütalaa edilmiştir. Mahkemece, 03.05.2019 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile bedel indirimine hükmedilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararının taraflarca istinaf edilmesi sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesince, bedel indirimine ilişkin nispi metoda göre hesaplama yapılması konusunda ek bilirkişi raporu aldırılmış ve 01.12.2020 tarihli ek bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. 01.12.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda ise “...dosya üzerinde yapılan incelemelerde aracın ayıplı olduğu, aracın ayıplı parçalarının değiştirilebileceği, üreticinin sözleşmeden kaynaklanan görevlerini yerine getirmediğini, araç sıfır alındığından aracın misliyle değiştirilmesinin daha uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Yapılan piyasa araştırmalarında aracın Nispi Metot Yöntemi ile (ayıplı değer ile ayıpsız değer arasındaki farka göre) değer kaybının 30.000,00 TL olarak hesaplanmıştır. Davacının talep edebileceği tazminat tutarı 30.000,00 TL olarak hesaplanmıştır...” şeklinde görüş bildirilmiştir.
6502 sayılı Yasanın 11/1. maddesinde, malın ayıplı olması durumunda tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiştir. Bu seçimlik haklarda tüketici; bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici seçimlik haklarından herhangi birisini kullanabilecektir. Ne var ki tüketici bu hakkını kullanırken objektif iyiniyet kuralları içerisinde hareket etmek zorundadır. 6502 sayılı Yasa 11/3. maddesinde "Ücretsiz onarım veya ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması halinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır." düzenlemesi mevcuttur. Yine aynı Yasanın 83/1. maddesi ile Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlerin uygulanacağı düzenlemesi yapılmış olup, bu düzenleme ile paralel mahiyette olan Türk Borçlar Kanunu'nun 227/4. maddesi hükmü ile de sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir." düzenlemesi kanun koyucu tarafından öngörülmüş olup, birbirini tamamlayan bu iki hüküm ile yasa koyucu temel hukuk prensibi olarak iyiniyet kurallarının hayata geçirilmesini hedeflemekte ve her ne kadar seçimlik yasa ile sayılmış ve bu seçimlik hakların içerisinde herhangi birini tercih etme bakımından tüketici serbest bırakılmış ise de, bunun sınırı olarak iyiniyet kuralları ve tarafların hak ve menfaatler dengesi nazara alınmak suretiyle sözleşmenin ayakta tutulması sağlanırken varlığı tespit ve kabul edilen ayıp nedeniyle tüketicinin bir kayıp veya zarara uğramasının da önüne geçilmesi hedeflenmiştir. Başka bir ifade ile, her iki düzenlemede de esas olarak, kullanılan seçimlik hakkın ortaya çıkaracağı sonucun karşı taraf için orantısızlık yaratması ve durumun bunu haklı göstermemesi gibi özünde Türk Hukuk sisteminin temelini oluşturan hakkaniyet ilkesine dayanmakta olup; somut olayın yapısı ve bu ilkenin uygulanırlığı noktasında takdir hakkını da hakime yüklemiştir. Somut olayda da dava konusu araç bedeli ile ayıp nedeniyle doğan değer kaybı dikkate alındığında, davacının seçimlik haklarından ayıpsız misli ile değişim ya da bedel iadesini içeren sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının TMK'nin 2 ve TBK'nin 227/4 maddeleri gözetilerek hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olmadığı değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davalıların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.537,00 TL bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlerden davalılara yükletilmesine, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 06.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.