Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde; “En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği, tasfiye sonunda arta kalan değerlerin ise mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği" düzenlenmiştir. Yani murisin en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.
Bu yasal düzenleme uyarınca, mirasın birinci derecedeki mirasçıların tamamı tarafından reddi halinde miras ikinci derecedeki mirasçılara geçmez. Tereke tasfiye olunur, borçlar ödendikten sonra geriye kalan kısım varsa red vaki olmamış gibi birinci derece mirasçılarına verilir. Türk Medeni Kanunu'nun 614. maddesinde mirasçıların sonra gelen mirasçılar yararına mirası reddedebilecekleri düzenlenmiş ise de, somut olayda bu maddeye göre yapılmış bir mirasın reddi talebi de bulunmamaktadır.
3. Hukuk Dairesi 2021/2421 E. , 2021/11977 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalılardan ... yönünden kısmen kabulüne, dahili davalılar yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili ve katılma yolu ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; kooperatif işleri ile uğraşan, davalılar, davacıların mirasen intikal eden arsalarına karşılık ... Konut Yapı Kooperatifinde beş adet üyelik ve bu üyeliklerin anahtar teslimine kadar aidatlarının ödenmesini taahhüt ettiklerini, davalıların aynı zamanda kooperatif yöneticisi olduklarını, arsanın tapusunu devrettiklerini ve kooperatife üye yapıldıklarını, ancak davalıların yönetimden uzaklaştırılınca kooperatife yaptıkları ödemeleri kestiklerini, isim değiştiren kooperatifin kendilerinden birikmiş aidatları istediğini, yaptırdıkları delil tesbitinde kooperatifin bitirilmesi için daire başı 38.168.470.000 TL (eski TL) gerektiğinin belirlendiğini ileri sürerek; biriken aidat borcuyla birlikte toplam 197.612.350.000 TL'nin (eski TL) davalılardan tahsilini istemişlerdir.
Davalılar; sorumluluklarının senedin ön yüzünde belirtilen 2.100.000.000 TL (eski TL ) ile sınırlı olduğunu, bu miktarı da davacılar adına kooperatife ödediklerini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; davanın reddine dair verilen hüküm davacıların temyizi üzerine, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 20/12/2012 tarihli ve 2012/13611 E. 2012/29299 K. sayılı kararıyla; “ Mahkemece, davalıların arsa karşılığında herbir davacının üyeliğine ait aidatları anahtar teslimine kadar ödemeyi üstlendiği kabul edilerek ve bu hususta gerekli inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle, taleple de bağlı kalınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir.” gerekçesiyle, bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece; davalı ... mirasçıları hakkındaki davanın reddine, diğer davalı ... hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 96.328TL alacağın tespit tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve katılma yolu ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Davalı ...'nın 22/10/2008 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak eşi ..., çocukları ..., ... ve ...'nın kaldığı; mirasçılar tarafından süresinde açılan dava sonunda Ankara 12.Sulh Hukuk Mahkemesinin 25/02/2009 tarih ve 2008/1392 Esas -2009/217 Karar sayılı kararı ile mirası reddettiklerinin hüküm altına alındığı ve kararın 26/03/2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde; “En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği, tasfiye sonunda arta kalan değerlerin ise mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği" düzenlenmiştir. Yani murisin en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.
Bu yasal düzenleme uyarınca, mirasın birinci derecedeki mirasçıların tamamı tarafından reddi halinde miras ikinci derecedeki mirasçılara geçmez. Tereke tasfiye olunur, borçlar ödendikten sonra geriye kalan kısım varsa red vaki olmamış gibi birinci derece mirasçılarına verilir. Türk Medeni Kanunu'nun 614. maddesinde mirasçıların sonra gelen mirasçılar yararına mirası reddedebilecekleri düzenlenmiş ise de, somut olayda bu maddeye göre yapılmış bir mirasın reddi talebi de bulunmamaktadır.
Dava konusu olayda, murisin mirasının en yakın mirasçıları tarafından reddedildiği açıktır. Mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi için yasal prosedürün uygulanıp, sonuçlandırıldığı takdirde mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci ile davaya devam edilmesi ve buna göre taraf teşekkülü sağlandıktan sonra karar verilmesi gerekir.
Taraf teşkili, yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gereken bir husustur. Yapılacak iş, davalı ...'nın mirasının iflas hükümlerine göre tasfiyesi için yasal prosedürün uygulanıp uygulanmadığı, davalı için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci olup olmadığı araştırılarak, bu prosedürün uygulanması sağlandıktan sonra yasal temsilci ile davayı sonuçlandırmaktır. Mahkemece, bu yön gözetilmeksizin, ...'nın mirasçılarının mirası reddettiklerinden bahisle haklarındaki davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.