Dosyanın incelenmesinde davacı vekili tarafından dava dilekçesinde alacağa faiz işletilmesine yönelik talebi bulunmamasına rağmen ilk derece mahkemesince hükmedilen alacağa dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, taleple bağlılık kuralına aykırı olacak şekilde talep aşılmak suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3. Hukuk Dairesi 2020/12073 E. , 2021/11889 K.
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kabulüne yönelik olarak verilen karar, davalı ... ile ... vekillerince duruşmasız, davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 23/11/2021 tarihinde davalılardan ... vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ... 'tan satın aldığı 350 adet keçiyi ... İl Tarım Müdürlüğü'nden aldığı menşe belgesi ile ... ilçesine naklettiğini ve İl Tarım Müdürlüğü'nce aşılandığını ancak öncesindeki veba hastalığı nedeni ile ve aşının da etkisi ile keçilerin öldüğünü ileri sürerek, zarar tutarından 8.800,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiş, 13.06.2015 tarihli dilekçesi ile talebini 45.795,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne dair verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 29.05.2018 tarihli ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1.Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle karar başlığında Kilis İl Tarım Müdürlüğü ve ...'nün davalı olarak gösterilmesinin mahallinde talep halinde her zaman düzeltilebilecek maddi hata olduğunun anlaşılmış bulunmasına göre davalıların aşağıdaki bentin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2.Davalıların hükmedilen faize yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
HMK'nın 26. maddesi hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır. Dosyanın incelenmesinde davacı vekili tarafından dava dilekçesinde alacağa faiz işletilmesine yönelik talebi bulunmamasına rağmen ilk derece mahkemesince hükmedilen alacağa dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, taleple bağlılık kuralına aykırı olacak şekilde talep aşılmak suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
1.Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mahkemece, mahkemenin yetkisizliğine dair verilen ilk kararın temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 27.12.2012 tarihli ilamı ile bozulmuş, bozma sonrası davacı vekili tarafından 13.06.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep artırılmış ve bu talebe göre mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu kararın temyizi üzerine 13. Hukuk Dairesi'nin 29.05.2018 tarihli kararı ile bozmadansonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle karar bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak, davacının ıslah dilekçesi değerlendirmeye alınmadan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK'nın 141/1. maddesinde tarafların yargılamada iddia ve savunmalarını ne zamana kadar değiştirebilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Bu düzenleme ile kural olarak dilekçeler aşamasında tarafların iddia ve savunmalarını sunmaları istenmektedir. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi yasağının ancak ıslah ve karşı tarafın açık muvaffakati ile aşılabileceği yine HMK'nın 144/2. maddesine belirtilmiştir. Karşı tarafın rızasının olmadığı durumlarda ıslah, iddia ve savunma yasağının kapsamına giren taraf usul işlemlerini tamamen veya kısmen düzeltmeye yarayan bir hukuki imkandır. (HMK.176.mad.)
HMK'da ıslahla ilgili öngörülen koşullardan biri de zamanla ilgilidir. HMK'nın 177/1 maddesinde tahkikatın sona ermesine kadar ıslaha başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bu noktada hem yazılı hem de basit yargılama usulünde ön inceleme aşamasının sona ermesi üzerine başlayan tahkikat aşaması HMK'nın 184 ve 185 maddelerinde açıklandığı gibi tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığında mahkemenin tahkikatın bittiğini taraflara tefhimi ile tahkikat aşamasının bitiminin gerçekleşeceği de kabul olunmaktadır.
Bu bağlamda, 28.07.2020 yürürlülük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK'nın 177/2. maddesinde; ''Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesince gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararında uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.'' düzenlemesine yer verilerek bozmadan sonra ıslah konusuna yasal açıklık getirilmiştir.
Bu noktada aydınlatılması gereken bir husus da usule ilişkin kazanılmış hak kavramıdır. Bu konuda HMK'da bir hüküm olmamakla beraber Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun ana ilkelerinden biri haline gelmiş olup; mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usule ilişkin kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Ancak mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında usuli kazanılmış hak kavramının istisnasının uygulanacağının gözden kaçırılmaması gerekir. Kaldı ki usul hukuku alanında geçerli temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir.
Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, her ne kadar mahkemece bozma kararına uyularak davanın ıslah edilmemiş hali ile kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerektiği gözetilerek, 28.07.2020 yürürlülük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK'nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir eylem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası niteliğinde yasa değişikliği uyarınca davacının ıslah dilekçesinin kabul edilmesi gerekmekte olup verilen kararın bu yönden bozulması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalılar, 3. bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılardan ...'na verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı ile davalılardan ...'a iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.