Mahkemece; davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 08/12/2015 tarihli ve 2014/42019 E.2015/35839 K. sayılı kararıyla; davacı tarafından davaya dayanak alınan sözleşme ve taahhütnamenin, tarafların serbest iradesi ile sözleşme serbestisi kapsamında özel hukuk kurallarına tabi olarak yapılmış bulunduğu, bu nedenle taraflar açısından bağlayıcı olduğundan ihtilafın işbu sözleşme ve taahhütname esas alınarak çözümlenmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile takibin 2.924,35 Euro (6.480,65 TL) üzerinden yürütülmesine dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine, bu defa Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 19/09/2019 tarihli ve 2016/26211 E. 2019/8542 K. sayılı kararıyla; davalıların sair temyiz itirazları reddedilerek, davalının feshinin haklı olup olmadığının değerlendirildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, ayrıca kabule göre de infazda tereddüt yaratmayacak şekilde davacının talebi doğrultusunda, hükmün sadece yabancı para cinsinden kurularak, Türk Lirası karşılığı belirtilmemesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Hukuk Dairesi 2021/2282 E. , 2021/11733 K.
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ........ ile 01/02/2012 tarihli hizmet akdi imzaladığını, öncesinde davalıya uçuş eğitimi
verildiğini ve davalının kabin memuru olarak çalıştığını, diğer davalıların ise müşterek ve müteselsil kefil olduklarını, sözleşmeye göre 3 yıldan önce işten ayrılamayacağı kararlaştırılmış olmasına rağmen davalının 11/05/2012 tarihinde haklı bir neden olmaksızın istifa ettiğini, sözleşmeye göre 2.924,62 Euro cezai şart ödemesi gerektiğini fakat ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğini, ayrıca 3 yıl süreyle iradesinin kısıtlanmasının sözleşme serbestisine aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 08/12/2015 tarihli ve 2014/42019 E.2015/35839 K. sayılı kararıyla; davacı tarafından davaya dayanak alınan sözleşme ve taahhütnamenin, tarafların serbest iradesi ile sözleşme serbestisi kapsamında özel hukuk kurallarına tabi olarak yapılmış bulunduğu, bu nedenle taraflar açısından bağlayıcı olduğundan ihtilafın işbu sözleşme ve taahhütname esas alınarak çözümlenmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile takibin 2.924,35 Euro (6.480,65 TL) üzerinden yürütülmesine dair verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine, bu defa Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 19/09/2019 tarihli ve 2016/26211 E. 2019/8542 K. sayılı kararıyla; davalıların sair temyiz itirazları reddedilerek, davalının feshinin haklı olup olmadığının değerlendirildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, ayrıca kabule göre de infazda tereddüt yaratmayacak şekilde davacının talebi doğrultusunda, hükmün sadece yabancı para cinsinden kurularak, Türk Lirası karşılığı belirtilmemesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile Bakırköy 2. İcra Müdürlüğünün 2012/14379 sayılı takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile 2.924,35 Euro asıl alacak yönünden takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1)Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre hüküm, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hüküm gerekçesi dosya içeriğine uygun olmak zorundadır. Ayrıca, hükmün gerekçesi ile sonuç kısmı birbiri ile çelişmemelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece, davalının iş akdini istifa ile neticelendirmesini gerektirecek haklı sebebi ispat edemediği değerlendirildiği halde davacının cezai şart talep edemeyeceği belirtilerek gerekçe oluşturulması, ayrıca talep olmamasına rağmen eksik çalışmaya bağlı hesaplama yapılarak bu yönde davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olması açıkça çelişkili olup infazda tereddüt yaratacak nitelik olduğundan bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğine karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.