YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Faturanın varlığının malın teslimi anlamına gelmeyeceği hk.

Karar Özeti

Fatura tek başına alacağın varlığına delil olmaz ve yine davalının da söz konusu faturaların altında yer alan teslim alan kısmında imzası bulunmamaktadır. Bu durumda dava konusu ürünlerin teslimi hukuki bir işlem olup, ancak TMK 6. ve HMK. 190 ve 200 maddeleri gereği yazılı delillerle ispat edilebilir. Dosyaya ibraz edilen faturalar malın teslim edildiğini göstermez. Davacı yasal delillerle teslim olgusunu ispat etmelidir. Dava dosyasında yer alan servis fişlerinden LED TV'ye ilişkin olan servis fişi incelendiğinde; davalının imzasının yer almadığı anlaşılmaktadır. Yine dava konusu yapılan buzdolabı, saç düzleştirici ve elektrik süpürgesi bakımından teslim belgesi ve birbirini doğrulan servis fişleri de bulunmamaktadır. Mahkemece, dava konusu yapılan ürünlerin davalıya tesliminin yasal delillerle ispatlanamadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle davanın kabulüne ilişkin karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Karar

 

3. Hukuk Dairesi   2021/7253 E. , 2021/12178 K.

 

MAHKEMESİ:TÜKETİCİ MAHKEMESİ

 

Taraflar arasındaki itiraz iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın kabulüne dair kesin olarak verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

 

Y A R G I T A Y K A R A R I

 

Davacı, sahibi olduğu mağazadan davalının elektrikli süpürge, buz dolabı, saç düzleştirici, led tv satın aldığını, ürünlerin davalıya teslim edildiğini, ancak davalının fatura bedellerini ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla hakkında Denizli 4. İcra Müdürlüğü'nün 2020/544 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu belirterek davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

 

Davalı, davacının iş yerinde 01/12/1993-05/12/2019 tarihleri arasında çalıştığını, söz konusu faturaların tamamının davacıya ait işyerinde çalıştığı döneme ait olduğunu, davacıya ait işyerinde çalışırken kesinlikle davacıdan ürün satın almadığını, davacıya ait iş yeri kayıtlarının ve davacının ticari defterlerinin incelenmesini talep ettiğini, söz konusu malların kendisine teslim edilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

 

Mahkemece; davacı satıcı ile davalı tüketici arasında davaya konu ürünlerin satış ilişkisinin kurulduğu, ancak davalı yanca alınan bu ürün bedellerinin ödendiği yönünde davalının herhangi bir beyanı veya sunduğu ödeme belgesinin bulunmadığı, bilirkişi tarafından incelenen davacıya ait 2014 yılı ticari defterlerin açılış tasdiklerinin bulunduğu, yevmiye defteri kapanış onayının yaptırılmadığı, incelenen davacıya ait 2019 yılı ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri bulunduğu, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak bu defterlerin tutulduğu ve defter kayıtlarının kendi içinde birbirini doğruladığı, delil vasfı taşıdığı, incelenen davacıya ait ticari defterlerde takip dayanağı yapılan 4 adet toplam 4.729,00 TL tutarındaki faturaların kayıtlı olduğu, ürünlere ilişkin servis fişlerinin olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının Denizli 4. İcra Müdürlüğünün 2020/544 esas sayılı takip dosyasında yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, karar verilmiştir.

 

Adalet Bakanlığı'nın 05/10/2021 tarihli yazısında; dava ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanununun 207 nci maddesinin ikinci fıkrasında “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” hükmünün düzenlendiği, buna göre bir mal alışverişi yapıldığında malın teslimi ile bedelin ödendiği karine olarak kabul edildiği, bu nedenle malı satıp teslim eden davacının karinenin aksini kanıtlaması gerektiği, teslimin yazılı delille ispat edilebileceği, faturanın sadece davacı satıcının defterinde kayıtlı olması malın teslimine karine teşkil etmediğini, dosya içerisindeki faturalarda teslim alanın imzasının da bulunmadığı, ispat yükünün davacıda olduğu ve teslim hususunda delil bulunmadığı dikkate alındığında mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı HMK'nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

 

Dava, dava konusu ürünlerin satışı nedeniyle ödenmeyen bedellerin iadesi için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, satım sözleşmesine konu malların davalıya teslim edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını iddia etmiş, davalı ile satım ilişkisinin kurulmadığını, fatura konusu malların kendisine teslim edilmediğini savunmuştur. Uyuşmazlık, davacı tarafça faturası düzenlenen malların davalıya teslim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

 

Fatura tek başına alacağın varlığına delil olmaz ve yine davalının da söz konusu faturaların altında yer alan teslim alan kısmında imzası bulunmamaktadır. Bu durumda dava konusu ürünlerin teslimi hukuki bir işlem olup, ancak TMK 6. ve HMK. 190 ve 200 maddeleri gereği yazılı delillerle ispat edilebilir. Dosyaya ibraz edilen faturalar malın teslim edildiğini göstermez. Davacı yasal delillerle teslim olgusunu ispat etmelidir. Dava dosyasında yer alan servis fişlerinden LED TV'ye ilişkin olan servis fişi incelendiğinde; davalının imzasının yer almadığı anlaşılmaktadır. Yine dava konusu yapılan buzdolabı, saç düzleştirici ve elektrik süpürgesi bakımından teslim belgesi ve birbirini doğrulan servis fişleri de bulunmamaktadır. Mahkemece, dava konusu yapılan ürünlerin davalıya tesliminin yasal delillerle ispatlanamadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle davanın kabulüne ilişkin karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

 

O halde; mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler nazara alınarak, dava konusu ürünlerin davalıya teslimi usul ve yasaya uygun delillerle ispatlanamadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığı'nın bu yöne ilişen kanun yararına bozma isteğinin kabulü gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının HMK'nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığı'na gönderilmesine, 29/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Bu sayfa 350 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor