İlk derece mahkemesince sadakatsizlik vakıası kadına kusur olarak yüklenilmişse de dinlenilen tanık beyanları ile kadının davranışının güven sarsıcı boyutta kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlarla birlikte değerlendirildiğinde evlilik birliğinin sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
2. Hukuk Dairesi 2021/8421 E. , 2021/9177 K.
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ: Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen nafaka ve tazminat talepleri ile erkek yararına hükmedilen tazminatlar ve ziynet alacağının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-HMK'nın 362. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca "Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 Sayılı Kanun'un 44, maddesi ile de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen ek madde I uyarınca temyiz parasal sınırlarının (HMK m. 341, 362) Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298. maddesine göre her yıl tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmüştür. Karar tarihi itibariyle bu miktar "78.630,00 TL" olarak belirlenmiştir.
Kadın tarafından talep edilen ziynet alacağı miktarı talebi 42.834,00 TL olup, karar tarihi itibariyle temyiz edilebilirlik sınırının altında kaldığından bölge adliye mahkemesi kararı 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun madde 362/1-a bendine göre kesin niteliktedir. Açıklanan sebeple davalı- davacı kadının bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2- Davalı-davacı kadının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a) Taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ağır kusurlu olduğuna, erkek lehine maddi ve manevi tazminata karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı- davacı kadın istinaf başvurusunda bulundu, bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildi.
İlk derece mahkemesince sadakatsizlik vakıası kadına kusur olarak yüklenilmişse de dinlenilen tanık beyanları ile kadının davranışının güven sarsıcı boyutta kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlarla birlikte değerlendirildiğinde evlilik birliğinin sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
b)-Yukarıda 2-a bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurludur. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata karar verilemez. Erkek yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. madde koşulları oluşmamıştır. O halde, davacı-davalı erkeğin maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde erkek lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple davalı-davacı kadının nafaka yönünden temyiz dilekçesinin reddine, (2/a) ve (2/b) bentlerde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer itirazlarının reddi ile hükmün yukarıda (2/a) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 06.12.2021 (Pzt.)