Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Dosya incelendi, gereği görüşüldü.
Mahkemece ziraat bilirkişi raporunda ağaçların en az 20 yaşlarında olduğu bildirildiğinden 20 yaşındaki bir ağacın ekonomik anlamda yetiştirilebilmesi ve dikiminden önceki ön hazırlık süresi göz önünealınarak en az 1994 yılından önce taşınmazın imar ihyasına başlanmış olabileceği kanaati ile fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün kamu malı niteliğinde olmadığı, zilyetlikle kazanılması mümkün olan yerlerden olduğu, davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Jeodezi ve Fotogrametri uzmanı bilirkişi raporunda çekişmeli bölümün dere etkisinden kurtulma tarihinin 1989 ile 2002 yılları arasında olduğu, imar-ihyanın 2003 yılında başlamış olduğu, sınırdaki ağaçların hava fotoğraflarına göre en erken 2002 de var olduğu belirtilmiş, iki kişilik ziraat raporunda taşınmazın sınırında 15-20 yaşlarında 18 adet kavak ağacı ve bir adet ayva ağacı olduğu ve diğer ağaçların yaşlarının ise 20 yaşından küçük olduğu, taşınmazın yaklaşık son 10 yıl bakımsız kaldığı, bazı bölümlerinde organik tabakanın azaldığı hususlarının tespit edildiği dosyadaki mevcut fotoğraflardan da taşınmazın yer yer taşlık ve kendiliğinden yetişen otlarla kaplı olması sebebi ile taşınmaz üzerinde uzun süredir tarım yapıldığına dair emare bulunmadığına göre fotoğrafların da bu durumu teyit ettiği, öte yandan keşifte alınan beyanlara göre ağaçların hepsinin davacı tarafından dikilmediği, davacının sadece meyve ağaçlarını diktiği, dava konusu yerin sınırında dere olması nedeniyle kavak ağaçlarının kendiliğinden yetiştiği, davacının 10-15 yıl önce taşınmazı temizlediğini bildirdiğinden, dava tarihi olan 2014 yılı itibarı ile zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
1. Hukuk Dairesi 2021/3970 E. , 2021/6698 K.
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TESCİL
Taraflar arasında görülen dava tescil istemine ilişkindir.
Davacı ..., 2007 yılında ... İlçesi ... Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında dere yatağı olarak tespit harici bırakılan ve maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın bitişiğindeki bölümü imar-ihya ettiğini, 40 yılı aşkın süredir çekişmesiz ve aralıksız olarak zilyet olduğunu ileri sürerek ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescilini istemiştir.
Davalı Hazine, davanın haksız ve yersiz açıldığını, dava konusu edilen taşınmazın mera niteliğindeki devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... ve ... davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacı taraf iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Yargıtay 16. Hukuk Dairesince; “ davanın TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil davası olduğunu, TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca bu nitelikteki davalarda Hazineye ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine husumet yöneltilmesi ve karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1.maddesi gereğince ...'nın davada taraf olması gerektiği halde taraf koşulunun sağlanmadığı yine 713/4. maddesi uyarınca yasal ilanların yapılmadığı gibi yapılan araştırma ve incelemenin hüküm için yeterli olmadığı belirtilerek tescile konu taşınmaz bölümlerinin kadastro sırasında hangi nedenle tespit harici bırakıldığı hususu ile davacının zilyetlik yoluyla edindiği taşınmaz miktarının sorulup saptanması, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının istenilmesi ondan sonra mahallinde yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ile ziraat mühendisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanından oluşan bilirkişi heyeti aracılığıyla yeniden keşif yapılması, tanık ve bilirkişilerden maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, ziraat mühendisinden komşu parseller mukayese edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, rapor ekine taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğrafların eklenmesi, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, jeodezi ve fotoğrametri uzmanı bilirkişinden çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte değerlendirilip harita üzerinde gösterecek şekilde rapor alınması bundan sonra toplanan tüm delililerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek “ bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucundu TMK 713 maddesinde geçen zilyetlik şartlarının davacı lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne 26.06.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.822.87 metrekarelik kısmın baraj gölü alanında kaldığından mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Dosya incelendi, gereği görüşüldü.
Mahkemece ziraat bilirkişi raporunda ağaçların en az 20 yaşlarında olduğu bildirildiğinden 20 yaşındaki bir ağacın ekonomik anlamda yetiştirilebilmesi ve dikiminden önceki ön hazırlık süresi göz önünealınarak en az 1994 yılından önce taşınmazın imar ihyasına başlanmış olabileceği kanaati ile fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün kamu malı niteliğinde olmadığı, zilyetlikle kazanılması mümkün olan yerlerden olduğu, davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Jeodezi ve Fotogrametri uzmanı bilirkişi raporunda çekişmeli bölümün dere etkisinden kurtulma tarihinin 1989 ile 2002 yılları arasında olduğu, imar-ihyanın 2003 yılında başlamış olduğu, sınırdaki ağaçların hava fotoğraflarına göre en erken 2002 de var olduğu belirtilmiş, iki kişilik ziraat raporunda taşınmazın sınırında 15-20 yaşlarında 18 adet kavak ağacı ve bir adet ayva ağacı olduğu ve diğer ağaçların yaşlarının ise 20 yaşından küçük olduğu, taşınmazın yaklaşık son 10 yıl bakımsız kaldığı, bazı bölümlerinde organik tabakanın azaldığı hususlarının tespit edildiği dosyadaki mevcut fotoğraflardan da taşınmazın yer yer taşlık ve kendiliğinden yetişen otlarla kaplı olması sebebi ile taşınmaz üzerinde uzun süredir tarım yapıldığına dair emare bulunmadığına göre fotoğrafların da bu durumu teyit ettiği, öte yandan keşifte alınan beyanlara göre ağaçların hepsinin davacı tarafından dikilmediği, davacının sadece meyve ağaçlarını diktiği, dava konusu yerin sınırında dere olması nedeniyle kavak ağaçlarının kendiliğinden yetiştiği, davacının 10-15 yıl önce taşınmazı temizlediğini bildirdiğinden, dava tarihi olan 2014 yılı itibarı ile zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.