YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Taşınmazın düşük bedelle elde edilmesi muris muvazaasına için delil oluşturur mu?

Karar Özeti

Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Karar

1. Hukuk Dairesi    2021/200 E. , 2021/6716 K.

 

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ:TAPU İPTALİ VE TESCİL

 

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine; ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR-

 

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

 

Davacı, mirasbırakanı ...'ın ... ada ... parsel sayılı taşınmazda 3/4 payının tamamını mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak oğulları olan davalılara devrettiğini ileri sürerek, taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

 

Davalı ..., geliri olmayan mirasbırakanın icra borçları olduğunu, tüm icra borçlarını kendisinin ödediğini, mirasbırakanın davacıya da 1/4 payını devrettiğini, mirasbırakan ile kendisi ve davalı ...'ın ilgilendiğini belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.

 

İlk Derece Mahkemesince, davalı ...'a yapılan devrin mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu, davalı ...'e yapılan temlik karşılığında satış bedelinin ödendiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine; ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...'nın 21.04.2017 tarihinde öldüğü, geride 2006 yılında ölen kızı ...'den olma torunu davacı ... ile davalı oğulları ... ve ...'ün mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakanın ... ada ... parseldeki 2/4 payını davalı oğlu ...'e 30.03.2013 tarihinde, kalan 1/4 payını da davalı oğlu ...'a 10.04.2013 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.

 

Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

 

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitinive buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

 

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

 

Somut olaya gelince; davacı ile davalı ... arasında 07.01.2007 tarihinde dava konusu taşınmaza ilişkin olarak tartışma yaşandığı, bunun üzerine mirasbırakanın davacıyı tüfek ile ateş etmek suretiyle yaraladığı, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/29 Esas, 2009/181 Karar sayılı kararı ile mirasbırakan ile davalı ...'ın TCK'nın 86/2 maddesi uyarınca cezalandırılmalarına ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verildiği, davacının ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/273 Esas sayılı dosyasında yaralama eylemi nedeniyle mirasbırakana karşı tazminat davası açtığı, mirasbırakanın 15.11.2011 tarihinde dava konusu taşınmazdaki 1/4 payını davacıya devrettiği, davacının da 25.11.2011 tarihinde anılan tazminat davasından feragat ettiği ve davanın feragat nedeniyle reddedilerek kesinleştiği, dinlenen tanıkların beyanlarına göre mirasbırakanın dava konusu taşınmazdaki 1/4 payını davacıyı yaraladığı için açılan tazminat davasından feragat etmesi için temlik ettiği anlaşılmakta olup, her ne kadar davalı ..., taşınmazdaki 2/4 payın mirasbırakanın borçlarını ödemesi karşılığında devredildiğini savunmuş ise de davacı ile mirasbırakan arasındaki husumet ile taşınmazın değeri ve ödendiği ileri sürülen borcun miktarı göz önüne alındığında mirasbırkanın, davalı ...'e yaptığı temlikteki asıl irade ve amacının mirasçıdan mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır.

 

Hâl böyle olunca; davanın davalı ... yönünden de kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davalı ...'a yönelik açılan davada, taşınmazın davacının miras payı oranında iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesine rağmen, hükümde davacının miras payı açıkça belirtilmeksizin veya veraset ilamına atıf yapılmaksızın infazda tereddüt oluşturacak şekilde tescil kararı verilmesi de doğru değildir.

 

Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK'nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.11.2021 tarihinde kesin olmak üzere karar verildi.


Bu sayfa 257 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor