YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Hangi durumlarda sözleşme geçerli olarak kurulmuş sayılmaz? (Yargıtay)

Karar Özeti

Akit sebestliği ilkesi gereğince taraflar özel borç ilişkilerini hukuk düzeninin sınırları içinde serbestçe kurabilme ve düzenleyebilme yetkisine sahiptir. Sözleşmeyi karşılıklı olarak ortadan kaldırma veya içeriğini değiştirme yetkisi de akit serbestliği ilkesinin içinde kaldığı, Ehliyetsizlik, hukuka ve ahlaka aykırılık, imkansızlık, geçerlilik şekline aykırılık ve muvaza hallerinde sözleşme butlan nedeniyle geçersiz olduğu. Taraflar ileri sürmese de mahkeme sözleşmenin butlan nedeniyle geçersiz olup olmadığını görevi gereği re'sen araştırmak zorunda olduğu, Hata, hile, tehdit, gabin gibi irade ile beyan arasındaki uyumsuzluk hallerinde de sözleşme geçersiz olduğu, bu hallerde geçersizlik hakim tarafından resen araştırılmayacağı ve gözönüne alınmayacağı, geçersizliği ancak sözleşmenin taraflarınca ileri sürülebileceği, hakkında.

Karar

- K A R A R -

 Yargıtay 15.HD.

E.No: 2011/2650

K. No: 2012/1100

T: 10.05.2007

Dava, Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün 2003/6615 sayılı icra takip dosyasından dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

                  Davalı yüklenici 29.01.1996 tarihli sözleşme ile Yakacık Köyü İmar Planı Yapım ve Uygulama İşini üstlenmiştir. Sözleşmede işin bedeli 35.000,00 TL + KDV olarak kararlaştırılmış, daha sonra keşif artışı yapılarak bedel 38.333,33 TL + KDV’ye çıkarılmıştır. Sözleşmede işin süresi 365 takvim günü olarak kararlaştırılmış, işin yılı içinde bitirileceği öngörüldüğünden fiyat farkı verilmeyeceği belirtilmiştir. Davacı yüklenici işi tamamlayıp onay için 28.06.1996 tarihinde Yenimahalle Kaymakamlığı ve Ankara Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü’ne, 02.09.1996 tarihinde de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na başvurmuş, ancak Belediye’nin Ankara 2025 Metropolitan İmar Planını sonuçlandırıp Belediye Meclisi’nce onaylanana kadar bu alandaki imar planlama ve uygulama işlemlerini durdurması, sözü edilen imar planının Belediye Meclisi’nce onaylanmasından sonra da sözleşme konusu imar planında bir çok değişiklik yapılmak zorunda kalınması nedeniyle işin süresi uzamış, sözleşme konusu iş ancak parselasyon planlarının Tapu Müdürlüğü’nde tescil edildiği 15.08.2002 tarihinde bitirilebilmiştir. Belediye’ce verilen durdurma kararından sonra davalı yüklenici 17.09.1997 tarihinde davacı Köy Muhtarılığı’na müracaat ederek onay sürecinin iradesi dışında uzadığını belirtip fiyat farkı talebinde bulunmuş ve davacı Köy Muhtarlığı’nın 15.10.1997 tarihli kararı ile davalı yüklenicinin fiyat farkı talebi kabul edilmiştir.   İşin   ifa   ile   bitirildiği   15.08.2002   tarihinden   sonra   taraflar arasında 17.10.2002 tarihli kesin hesap protokolü düzenlenmiştir. Bu protokol ile; Ankara Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü’nce çıkarılan 157.387,02 TL kesin hesap alacağı davacı iş sahibi tarafından aynen kabul edilerek ödeme planına bağlanmış, davacının imar hesabında bulunan paranın hemen, kalanın da 31.12.2002 tarihine kadar ödenmesi kararlaştırılmış, davalı yüklenici de ödemelerdeki gecikmeden kaynaklanan faiz alacağından feragat etmiştir. Protokolde kararlaştırılan ödemeler yapılmadığından yüklenici/alacaklı şirket 26.03.2003 tarihinde Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün 2003/6615 esas sayılı dosyası ile icra takibine geçmiş, kesin hesaptan kalan 82.378,02 TL asıl ve 13.916,94 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 96.249,00 TL alacağın davacı iş sahibi/borçludan tahsilini istemiş, itiraz edilmeksizin takip kesinleşmiştir.

                  Eldeki dava; kesinleşen icra takibinden dolayı borçlu bulunulmadığının tespitine ilişkin olup, mahkemece protokolün geçerli bulunmadığı kabul edilerek dava sonuçlandırılmıştır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık 17.10.2002 tarihli protokolün geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemenin 17.10.2002 tarihli kesin hesap protokolünü geçersiz saymasının nedeni, yükleniciye fiyat farkı verilip verilmeyeceği konusunda bu protokolün asıl sözleşme hükümleriyle çelişmesidir.

                  Türk hukukunda akit serbestliği (sözleşme özgürlüğü) temel ilke olarak kabul edilmiştir (BK.md.19/1, Anayasa md.48/1). Bu ilke gereğince taraflar özel borç ilişkilerini hukuk düzeninin sınırları içinde serbestçe kurabilme ve düzenleyebilme yetkisine sahiptir. Sözleşmeyi karşılıklı olarak ortadan kaldırma veya içeriğini değiştirme yetkisi de akit serbestliği ilkesinin içinde kalmaktadır. Akit serbestliğinin sınırları ve aşılması halinde sonuçları BK.nun 19 ve 20. maddelerinde düzenlenmiştir.

                  Borçlar hukukunda geçersizlik; bir sözleşmenin borç doğurabilmesi için gereken unsurlardan bir kısmının eksik olmasını ifade eder.

                  Bir sözleşmenin geçerli olarak kurulabilmesi için; a) tarafların sözleşme ehliyetine (hukuksal işlem ehliyetine) sahip olması, b) sözleşmenin konusunun emredici kurallara, kamu düzenine, kişilik haklarına, ahlaka aykırı olmaması ve ifa imkansızlığı bulunmaması, c) irade ile beyan arasında uyum bulunması, d) geçerlilik şeklinin arandığı hallerde şekle uyulması gerekir.

                  Ehliyetsizlik, hukuka ve ahlaka aykırılık, imkansızlık, geçerlilik şekline aykırılık ve muvaza hallerinde sözleşme butlan nedeniyle geçersizdir. Taraflar ileri sürmese de mahkeme sözleşmenin butlan nedeniyle geçersiz olup olmadığını görevi gereği re’sen araştırır.

                  Hata, hile, tehdit, gabin gibi irade ile beyan arasındaki uyumsuzluk hallerinde de sözleşme geçersizdir. Bu hallerde geçersizlik hakim tarafından resen araştırılmaz ve gözönüne alınmaz. Geçersizliği ancak sözleşmenin tarafları ileri sürebilir. Hata, hile ve tehdit nedeniyle geçersizliğin ileri sürülmesi de BK.nun 31. maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süreye tabidir. Bu süre geçtikten sonra sözleşme geçerli bir şekilde yapılmış gibi hüküm ve sonuçlarını doğurmaya devam eder.

            Yukarıdaki açıklamalara göre 17.10.2002 tarihli kesin hesap protokolünün geçerli olup olmadığı incelendiğinde; bu protokol asıl sözleşme gibi Yakacık Köyü Muhtarılığı ile yüklenici şirket arasında imzalanmış, Yenimahalle Kaymakamlığı’nca da tasdik edilmiştir. Tarafların hukuki işlem ehliyetine sahip olduğu tartışmazdır. Sözleşmenin konusu hukuka ve ahlaka aykırı olmadığı gibi imkansız da bulunmamaktadır. İrade ile beyan arasında bir uyumsuzluğun bulunduğu da iddia ve ıspat edilmemiştir. Sözleşme geçerlilik şekline tabi olmayıp, adi yazılı şekilde yapılması     yeterlidir. Akit serbestliği ilkesi gereği asıl sözleşmenin bir kısım hükümlerinin ek sözleşme ile değiştirilmesi mümkün bulunduğundan ve yukarıda sayılan geçersizlik halleri bulunmadığından   17.10.2002 günlü protokol geçerli bulunmaktadır. Mahkemenin yasal olmayan nedenlerle sözü edilen protokolü geçersiz sayması yerinde olmamıştır.

                  Mahkemece yapılacak iş; 17.10.2002 tarihli kesin hesap protokolünü dikkate alarak davalının kesin hesap alacağını 157.387,02 TL olarak kabul etmek, ödemeleri ıspat yükünü davacıya yükleterek ve kanıtlanan ödemeleri düşerek icra takip tarihi itibariyle kalan alacak miktarını belirlemek, protokolde kesin vade kararlaştırılmış olması nedeniyle davalı yüklenici 31.12.2002 kesin vade tarihi ile 26.03.2003 icra takip tarihi arasındaki dönem için işlemiş faiz talep etmekte haklı olduğundan takip talebindeki faiz miktarını ve oranlarını denetleyerek sonucuna uygun karar vermekten ibarettir. Mahkemece hatalı değerlendirme ile protokolün geçersiz sayılarak yazılı şekilde davanın kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.


Bu sayfa 3164 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor