Örgüt üyesi; örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği; örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi, örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
3. Ceza Dairesi 2022/15016 E. , 2023/1310 K.
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/1029 E., 2020/1035 K.
SUÇ : Silahlı terör örgütüne üye olma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, yasal şartları oluşmadığından 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Van 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 04.10.2019 tarihli ve 2018/143 Esas, 2019/404 sayılı Kararı ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.
2. Sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik o yer Cumhuriyet savcısının aleyhe istinaf başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca davanın yeniden görülmesine karar verilip duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda;
Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 14.10.2020 tarihli ve 2020/1029 Esas, 2020/1035 sayılı Kararı ile Van 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 04.10.2019 tarihli ve 2018/143 Esas, 2019/404 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kaldırılarak; sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 314 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası delaletiyle 5 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 58 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 63 üncü maddesi uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
3. Dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 09.03.2022 tarihli ve bozma görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. Mahkûmiyet kararının usul ve yasaya aykırı olduğuna,
2. HTS kayıtlarının örgütsel nitelikte olmadığına,
3. Tanık beyanlarının soyut nitelikte olduğuna,
4. Sanığın örgüt liderinin talimatı doğrultusunda Bank ... hesabına para yatırmadığına,
5. Mahkûmiyete yeterli delil bulunmadığına, sanığın örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
6. Temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına,
7. Temyiz dilekçesinde belirtilen sair temyiz sebepleri ve sair hususlara,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Her ne kadar sanık hakkında; soruşturma aşamasında alınan tanık anlatımlarına ve Fiziki ve teknik takip tutanakları ile iletişim tespit tutanaklarına göre sanığın örgütün sohbet toplantılarına katıldığı, örgütün Tepe Yönetiminde olan Mahmut Akdoğan isimli kişiyle 2013 yılında irtibatlı olduğu, Bank Asyaya şirketi üzerinden 36.000 TL para yatırdığı, bu nedenle sanığın silahlı terör örgütüne üye olması suçundan cezalandırılması istenilmişse de;
Sanığın Bank ... isimli bankaya örgütün bankanın kurtarılması yönündeki talimatı çerçevesinde banka para yatırdığına ilişkin bir delilin olmaması, sanığın şirketi üzerinden yatırıldığı belirtilen 36.000 TL'nin talimat tarihinde yatırıldığına ilişkin bir tespitin yer almadığı ayrıca sanık ve müdafisinin 2013 yılından önce adı geçen paranın şirketin MTA'dan alacağı ocak ihalesi için teminat olarak yatırıldığı yönündeki savunmanın aksinin ispat edilemediği, sanığın tepe yönetiminde bulunduğu belirtilen Mahmut Akdoğan'la görüşmesinin örgütsel bir faaliyet kapsamında olduğuna dair bir verinin bulunmaması, dijital inceleme raporuna göre sanıktan ele geçirilen materyallerde suç veya suç unsuruna rastlanmaması, sosyal medya araştırma raporuna göre sanığın paylaştığı bağlantının suç içermediği, diğer paylaşımlara ilişkin olarak da sadece beğeni şeklinde işlem yapması,gizli tanığın beyanında geçen sanığın sohbetlere katıldığı ve burs verdiği şeklindeki hususlar dışındaki diğer hususların ispat edilememesi, sanık hakkında fetö yapılanması çerçevesinde herhangi bir dernek kaydı gibi bir kaydın bulunmaması da dikkate alındığında; tanıkların savcılık aşamasındaki anlatımları(tanıklar mahkeme huzurunda her ne kadar savcılık aşamasında vermiş oldukları beyanlarından dönmüş iseler de tanıkların sanığı suçtan kurtarmak amacıyla beyanlarından dönmüş olduğu kanatine varılmış olduğundan Cumhuriyet Savcısı huzurundaki beyanlarına itibar edilmiştir), gizli tanığın bu konudaki beyanı, teknik ve Fiziki takip tutanakları ile tape kayıtları bağlamında silahlı terör örgütünün nihai amacını bildiğine dair herhangi bir delil bulunmayan sanığın, mahkememizce sabit görülen ancak içerisinde örgütsel faaliyetlerde bulunulduğuna dair delil elde olunamayan 2016 yılı nisan ayına kadar örgütün, kendisine sempati duyurmak ve üye kazanabilmek amacı ile yaptırdığı sohbet adı altındaki toplantılarına katılmak eyleminin ve yine tape kayıtlarına yansıdığı şekliyle Fetö silahlı Terör örgütü tarafından dini duyguların istismar edilmesi suretiyle alındığı kanatine varılan ancak 17-25 Aralık 2013 yılından önce mi sonra mı verildiği ve adeti bilinmeyen burs vermek şeklindeki eylemin sanığın kastı ve tape kayıtları da dikkate alındığında sanık yönünden örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği değerlendirilmiştir. Bu bağlamda 16. Ceza Dairesinin 2017/1809 esas 2017/5155 Karar numaralı ilamında yer verdiği üzere; Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği de nazara alındığında, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı olduğu anlaşılan ve fakat örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanığın, içerisinde örgütsel faaliyetlerde bulunulduğuna dair delil elde olunamayan 2016 yılı nisan ayına kadar örgütün, kendisine sempati duyurmak ve üye kazanabilmek amacı ile yaptırdığı sohbet adı altındaki toplantılarına katılmak eylemi ile tarihi ve miktarı bilinmeyen tape kaydına göre dini saikle yapıldığı anlaşılan ve tape kayıtları ile gizli tanık anlatımlarıyla sabit görülen burs vermek şeklindeki eylemlerinin, sanığın konum ve kişisel özellikleri de nazara alındığında örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmek suretiyle sanık hakkında beraat kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
‘... dava konusu olay değerlendirildiğinde; sanığın tanık beyanları, Teknik ve Fiziki takipler ile de tespit edilen terör örgütü toplantılarına katıldığı, bu toplantılara 2014 yılında ve 2016 yılında katıldığı, sohbet toplantılarda ...'e ait kitapların okunduğu ve videoların izletildiği, sanığın Van ili yapılanmasında mütevelli heyetinde yer aldığı, örgüte himmet ve burs adı altında maddi yardımda bulunduğu, sanığın örgüt tepe yönetiminde bulunan Mahmut Akdoğan isimli şahısla 2013 yılında görüşmeleri mevcut olduğu, her ne kadar sanık aşamalardaki savunmalarında üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiş ise de, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yapılanması içerisinde yer aldığı, örgüt tarafından organize edilen örgütsel toplantılara ve diğer faaliyetlere katıldığı,17/25 Aralık 2013 tarihi sonrasında da örgüt içinde yer alıp örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü anlaşıldığından sanığın 3713 sayılı TMK'nın 1. maddesinde tanımlanan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile arasında organik bir bağ kurduğu ve bu bağın süreklilik, yoğunluluk ve çeşitlilik arz ettiği, dolayısıyla adı geçen silahlı terör örgütüne üye olduğu konusunda tam bir vicdani kanaat oluştuğundan, aksi yöndeki İlk Derece Mahkemesinin kabul ve uygulamasında isabetsizlik olduğu anlaşıldığından sanığın beraatine yönelik İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak atılı suçtan mahkumiyetine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
TCK'nın 61. maddesi uyarınca suçun işlenmesindeki özellikler nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. maddesindeki "suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur." şeklindeki yasal düzenleme, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte değerlendirilerek sanık hakkındaki temel cezanın tayininde alt sınırdan ayrılmayı gerektirir bir neden tespit edilemediğinden ceza takdiren alt sınırdan belirlenmiştir.
Sanığa yüklenen suçun 3713 sayılı Kanunun 3. maddesinde sayılan mutlak terör suçlarından olması nedeniyle, tespit edilen temel ceza aynı Kanunun 5/1. maddesi uyarınca yarı oranında artırılmış, sanığın yargılama sürecindeki davranışları ile cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurularak TCK’nın 62/1. maddesi gereğince cezasından takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.’
IV. GEREKÇE
Ayrıntıları Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin, 26.10.2017 tarihli ve 2017/1809 Esas, 2017/5155 sayılı Kararında ve Dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi; örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği; örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi, örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, syf. 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (... özel kısım syf. 263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf. 280).
Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 2015/3 Esas sayılı kararında anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören, fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı olduğu anlaşılan ve fakat örgütün nihai amacını bildiği yönünde hakkında yeterli delil bulunmayan sanığın, tanık anlatımları, savunması ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin kamuoyunca da bilinen operasyonel eylemlerinden sonra kayda değer örgütsel bir faaliyetinin tespit edilemediği ve savunmasının aksine de başkaca bir delilin elde edilemediğinin anlaşılmış olması karşısında, atılı suçtan beraati
yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 14.10.2020 tarihli ve 2020/1029 Esas, 2020/1035 sayılı Kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
16.03.2023 tarihinde karar verildi.