5271 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinin (h) bendinde ilk derece mahkemesinin güvenlik tedbirlerine ilişkin kararlarına yönelik esastan ret kararlarının temyiz edilemeyeceği belirtilmiş olmakla beraber 5352 sayılı Kanun'un 13/ A madde ile getirilen memnu hakların iadesi yolu sadece güvenlik tedbirine ilişkin değildir. Yasaklanmış hak kavramı güvenlik tedbirini de kapsayacak şekilde çok daha geniş bir kavramdır. Güvenlik tedbiri Yasamızın benimsediği yaptırım teorisi içinde kalan mahkemelerce hükmedilen bir tedbirdir. Oysa yasaklanmış hak kavramı kimi zaman silah ruhsatı alınmasına engel, kimi zaman seçilme hakkına engel olarak karşımıza çıkar. Zaten güvenlik tebdiri ilkeleri ile sorun çözülemediği için 5352 sayılı Kanun'a ayrı ve yeni bir hukuki çare olarak yasaklanmış hakların iadesi eklenmiştir.
Bu nedenle 5271 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrası kapsamında kalmadığından temyiz yasa yolunun kapalı tutularak istisnai hükmün genişletilmesinin yerinde olmayacağı sonucuna varılmıştır.
4. Ceza Dairesi 2024/1255 E. , 2024/3402 K.
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2022/863 E., 2023/134 K.
SUÇ : Cumhurbaşkanına hakaret
HÜKÜM : Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebinin reddine
İTİRAZA KONU KARAR : Bozma
İTİRAZ EDEN : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Yargıtay (4). Ceza Dairesinin, 30.11.2023 tarihli ve 2023/12951 Esas, 2023/25041 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 20.01.2024 tarihli ve KD-2023/32888 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanunî süresinde yapılan aleyhe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İTİRAZ SEBEPLERİ
5560 sayılı Kanun'un 38 inci maddesi ile 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'na eklenen 13/A maddesinin 5 inci fıkrasında yasaklanmış hakların geri verilmesine dair talep konusunda verilen karara karşı 5271 sayılı Kanun'da öngörülen kanun yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir.
Mahkeme kararı niteliğindeki ''yasaklanmış hakların iadesine ilişkin karar'' 5271 sayılı Kanun'da 267 nci maddesinde belirtilen hakim kararı olmadığı gibi güvenlik tedbirine yönelik hüküm (nihaî karar) niteliğinde olduğu, kanunda açıkça itiraz yoluna başvurulabilecek kararlar içinde de yer almadığı, bu durumda 5271 sayılı Kanun'nun 272 nci maddesi kapsamında istinaf yolu açık kararlardan olduğunun kabulü gerekmektedir. İstikrar bulmuş Yargıtay içtihatları da; 1. CD 30.11.2023 T. 2023/3466-2023/7350 E.K., 2. CD 03.07.2023 T. 2023/930-2023/3955 E.K., 4. CD 06.11.2023 T. 2023/13416-2023/23669 E.K., 5. CD 11.12.2023 T. 2023/10073-12044 E.K.,6. CD 11.01.2024 T. 2022/3984-2024/389 E.K., 7. CD 11.05.2022 T. 2021/23777-2022/9373 E.K., sayılı kararlarda olduğu gibi bu yöndedir.
Bir çok özel daire ilamında da açıklandığı gibi; memnu hakların iadesine ilişkin kararların bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 tarihinden sonra verilmesi nedeniyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinin 5 inci fıkrasındaki atıf ile 5271 sayılı Kanunu'nun 272 inci maddesine göre istinaf kanun yoluna tabi olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.
Bu durumda Cumhuriyet Başsavcılığımız ile özel daire arasında ki uyuşmazlık memnu ya da yasaklanmış hakların iadesine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı temyiz kanun yoluna başvurulup başvurulamayacağı konusunda oluşmaktadır.
Yargıtay’ın temyiz incelemesinin kapsamını belirleyen 5271 sayılı Kanun'nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrasında ; “Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri temyiz edilebilir.” kuralına yer verildikten sonra maddenin 2 nci fıkrasında hangi kararların temyiz edilemeyeceği açıklanmıştır. Buna göre maddenin 2 nci fıkrasının (h) bendinde “Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar” da temyiz kapsamı dışında tutulmuştur.
7188 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesiyle değiştirilen ve temyiz kapsamını genişleten 5271 sayılı Kanun'nun 286 ncı maddesinin 3 üncü fıkrasında sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza daireleri kararlarının temyiz edilebileceği vurgulanmıştır. Burada esas davaya konu "Cumhurbaşkanına hakaret" suçu sayılmış olsa da bu temyiz davasının konusu yasaklanmış hakların iadesi, geri verilmesi kurumudur.
Yine istikrar bulmuş Yargıtay özel daire kararlarında (8. CD 10.05.2023 T. 2022/5875- 2023/3120 E.K., 9. CD 22.06.2022 T. 2021/25806-2022/6417 E.K., 10. CD 15.12.2022 T. 2022/7808- 13379 E.K., 11. CD 02.05.2023 T. 2022/11407-2023/3505 E.K., 12. CD 12.10.2022 T. 2022/2077- 2022/6646 E.K.) olduğu gibi "5352 sayılı Adli Sicil Kanunu 13/A maddesiyle yasaklanmış hakların geri verilmesine dair kararların güvenlik tedbirine yönelik hüküm (nihaî karar) niteliğinde olduğu" kabul edilmiştir.
Bu durumda Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 16/02/2023 gün ve 2022/863 E. 2023/134 K. sayılı istinaf başvurusunun reddine dair kararına yönelik kanun yolu başvurusunun 5271 sayılı Kanun'nun 268 inci maddesi uyarınca itiraz dilekçesi olarak kabulü ile itiraz konusunda gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için incelenmeksizin iadesi yerine temyiz incelemesi yapılarak 5271 sayılı Kanun'nun 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince bozma kararı verilmesi hukuka aykırılık oluşturduğu, bozma ilamının kaldırılarak itiraz talebinin incelenmeksizin iadesine karar verilmesi talep edilmiştir.
II. GEREKÇE
765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 121,124 üncü maddeler ile mülga 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 416, 420 nci maddelerinde yasaklanmış hakların geri verilmesi düzenlenmişti. Hükümlünün yeniden topluma kazandırılmasını sağlamak amacıyla, göstermiş olduğu iyi hal karşılığı ceza mahkûmiyeti ile kaybedilen hak ve ehliyetler geri verilmiş olmaktaydı.
5237 sayılı Kanun'da ise hak yoksunluğu 53 üncü maddede düzenlenmiştir. 5237 sayılı Kanun'un 53/3 üncü maddesi uyarınca hak yoksunlukları (aynı maddede gösterilen istisnalar hariç) kural olarak cezanın tümü ile infaz edilmesi ile ortadan kalkar. Yeni Türk Ceza Kanunu süresiz hak yoksunluğu öngörmediği ve kural olarak cezanın infazıyla sınırlı bir hak yoksunluğu kabul ettiği için, yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumuna da yer vermemiştir. 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü madde gerekçesinde açıkça “Bu sistemde süresiz bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için yasaklanmış hakların geri verilmesinden artık söz edilemeyecektir.” açıklamasına yer verilmiştir. 5237 sayılı Kanun ile benimsenen yaptırım teorisi yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumunu kabul etmemiştir. Bu kabul 5237 sayılı yasada düzenlenen hak yoksunluğu yönünden uygun olmakla birlikte,
Anayasanın 76 ncı maddesi, Devlet Memurları Kanunu m.48/A-5, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu m.5/1-a, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu m.74/1-d, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun m.10/d, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanun m.7/5 gibi, belirli bir suçtan veya belirli bir cezaya mahkumiyet halinde süresiz hak yoksunluğu öngörülen hükümler yer almaktadır. Bu hükümler sebebiyle; kişinin cezasının infazı tamamlansa ve 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesi kapsamında hak yoksunluğu bulunmasa bile, bu özel kanunlarda yer alan hak yoksunlukları varlığını korumaktadır.
Yasa koyucu tarafından süresiz hak yoksunluklarının ortadan kaldırılabilmesi amacıyla; 5352 sayılı Kanun'a 06.12.2006 tarih 5560 sayılı yasa ile 13/A maddesi eklenerek, kişilerin mahkûmiyete bağlı hak yoksunluklarının giderilmesine imkan sağlanmıştır.
Anayasa ve özel kanunlardaki ceza mahkûmiyetine bağlı süresiz hak yoksunluğu içeren hükümlerin yürürlükten kaldırılmaması ve 5237 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra 5352 sayılı yasaya 13/A maddenin eklenmesi karşısında Anayasa ve özel kanunlardaki ceza mahkûmiyetine bağlı süresiz hak yoksunlukları yönünden 13/A maddesindeki koşulların gerçekleşmesi halinde yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı verilmesi gerekir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluyla geri verilecek haklar, belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağlı olarak yoksun kalınan haklar ve ehliyetsizliklerdir. 5237 sayılı Kanun dışındaki diğer bütün kanunlardan ve Anayasadan kaynaklanan yoksunluklar için söz konusu olabilecektir. Yasaklanmış hakların iadesine ilişkin taleplerin, “hükümlünün yasaklanmış hakkı bulunmadığından veya yeni Türk Ceza Kanunun'da yasaklanmış hakların iadesinin düzenlenmemiş olması gerekçesiyle talebin reddine veya karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi hukuka uygun değildir. Yasaklanmış hakların iadesine karar verilebilmesi için mahkûmiyet kararında mutlaka bir hakkın kullanımının yasaklanmış olması gerekli değildir. Mahkûmiyetin sonucu olarak özel kanunlardaki bir kısım hak yoksunlukları ortaya çıkıyorsa yasaklanmış hakların iadesi kararı verilmelidir.
5352 sayılı Adli Sicil Kanununa eklenen 13/A maddesi gereği memnu hakların iadesi talebinde bulunabilmek için üç şart aranmaktadır.
1) Mahkûm olunan mahkumiyet hükmünde yer alan tüm ceza süresinin infaz edilmesi.
2) Cezasının infazından itibaren 3 yıllık bir sürenin geçmiş olması.
3) Cezanın infazından başlamak ve cezanın infazından sonra geçirilmesi gereken üç yıllık süre de dahil olmak üzere bu süre içerisinde hükümlünün yeni bir suç işlememesi ve yaşamını “iyi halli” olarak sürdürdüğüne dair mahkemede kanaat oluşması gerekir.
Somut olayda hükümlü hakkında Alanya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.10.2018 tarih 2018/124 E., 2018/592 K. Sayılı ilamı ile Cumhurbaşkanına hakaret suçundan 5237 sayılı Kanun'un 299 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 43 üncü, 62 nci, 43 üncü, 50 nci, 52 nci maddeleri uyarınca 1.740,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Karar 11.04.2019 tarihinde kesinleşmiş, 13.05.2019 tarihinde infaz edilmiş sayılmıştır.
Hükümlü daha sonra yasaklanmış hakların iade talebinde bulunmuş hükmü veren Alanya 2. Asliye Ceza Mahkemesi 17.10.2022 Tarih, 2018/124 Esas sayılı karar ile Mahkememizin dosyasınının infaz tarihinin 13.05.2019 olduğu, üç yıllık sürenin 13.05.2022 tarihinde dolmuş ise de, UYAP kayıtları itibariyle 01.02.2021 tarihinde, 05.05.2020, 30.03.2022 ve 10.08.2020 tarihlerinde kasıtlı suç işlediği iddiası ile kovuşturma dosyasının olduğu, koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla hükümlü müdafinin 5352 Sayılı Adli Sicil Kanun'un 13/A maddesi uyarınca memnu haklarının iadesi talebinin reddine karar vermiştir.
Kararın istinaf edilmesi üzerine Antalya BAM 2. Ceza Dairesi Alanya 2. Asliye Ceza Mahkemesince kanıtlar değerledirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen memnu hakların iadesi talebinin reddine dair ek karar usul ve yasaya uygun olduğundan, talepte bulunanın adli sicil kaydındaki sabıka kayıtları ve UYAP'ta kayıtlı olan dosyaları bulunduğu anlaşıldığından adı geçen müdafiinin, yerinde görülmeyen istinaf itirazının reddine, karar vermiştir.
Hükümlü hakkında verilen cezanın 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 11.b maddesi kapsamında kalması nedeniyle siyasi parti üyeliğine engel oluşturacak türden bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Dairemiz arasında oluşan uyuşmazlık 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesi uyarınca verilen yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin kabul veya ret kararlarının istinaf incelemesinden geçtikten sonra temyiz yasa yoluna başvuru olanağının olup olmadığına ilişkindir.
5271 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası Bölge Adliye Mahkemelerinin bozma dışında kalan hükümlerinin temyiz edilebileceğini belirttikten sonra aynı Kanun'un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasında ilkenin dışında kalan, istisna nitelikteki temyiz edilemeyen kararları gösterilmiştir. Bozma dışında kalan kararlar yönünden temyiz edilebilirlik kural, kesinlik ise istisnadır. Şüphe halinde istisna niteliğindeki hükmü genişletici yoruma tabi tutamayız, dar yorumlanmalıdır.
5271 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinin (h) bendinde ilk derece mahkemesinin güvenlik tedbirlerine ilişkin kararlarına yönelik esastan ret kararlarının temyiz edilemeyeceği belirtilmiş olmakla beraber 5352 sayılı Kanun'un 13/ A madde ile getirilen memnu hakların iadesi yolu sadece güvenlik tedbirine ilişkin değildir. Yasaklanmış hak kavramı güvenlik tedbirini de kapsayacak şekilde çok daha geniş bir kavramdır. Güvenlik tedbiri Yasamızın benimsediği yaptırım teorisi içinde kalan mahkemelerce hükmedilen bir tedbirdir. Oysa yasaklanmış hak kavramı kimi zaman silah ruhsatı alınmasına engel, kimi zaman seçilme hakkına engel olarak karşımıza çıkar. Zaten güvenlik tebdiri ilkeleri ile sorun çözülemediği için 5352 sayılı Kanun'a ayrı ve yeni bir hukuki çare olarak yasaklanmış hakların iadesi eklenmiştir.
Bu nedenle 5271 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrası kapsamında kalmadığından temyiz yasa yolunun kapalı tutularak istisnai hükmün genişletilmesinin yerinde olmayacağı sonucuna varılmıştır.
III. KARAR
1. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ oy birliğiyle REDDİNE,
2. 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Yargıtay 4. Ceza Dairesinin, 30.11.2023 tarihli ve 2023/12951 Esas, 2023/25041 Karar sayılı bozma kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dava dosyasının, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
14.03.2024 tarihinde karar verildi.