İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; alacak davasının tefriki ile arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali talebi yönünden yargılamaya devam edilmiş ve taraflar arasında düzenlenen ihtiyari arabuluculuk anlaşma tutanağı ve gerçekleştirilen arabuluculuk sürecine ilişkin olarak dinlenen tanıkların beyanlarından, kendilerine arabuluculuk süreci hakkında herhangi bir bilgi verilmediği, davacının iş sözleşmesinin 24.03.2022 tarihinde sona erdirildiği ve aynı gün arabuluculuk tutanağı düzenlendiği, işveren tarafından arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunun belirtildiği, arabulucuyu belirleme tutanağı, arabuluculuk ilk oturum tutanağı ve son oturum tutanağının hepsinin aynı gün gerçekleştirildiği buna göre, işveren ve işçi arasında, işçilik alacakları konusundaki uyuşmazlığa ilişkin arabuluculuk tutanağının düzenlendiği tarih, tutanak ve ibra beyanının içeriği dikkate alındığında, arabuluculuk tutanağının tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir zamanda uyuşmazlık konusu olmadan ve işçinin başvurusu bulunmadan Tanzanya'da ve ibra niteliğinde düzenlendiği, bu nedenle kanuna uygun şekilde bir ihtiyari arabuluculuk görüşmesi yapılmadığı, dinlenen tanıkların sunulan belgelerin imzalanmaması hâlinde haklarını alamayacaklarını söylediklerini beyan ettikleri hususları da dikkate alınarak kanuna uygun şekilde bir ihtiyari arabuluculuk görüşmesinin gerçekleştiğinin kabulunun mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacının imzalamış olduğu 24.03.2022 tarihli arabuluculuk tutanağının iptaline karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi 2023/21002 E. , 2024/4337 K.
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2017 E., 2023/1813 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/346 E., 2023/372 K.
Taraflar arasındaki ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının Dar Es Salaam-Morogoro Tanzanya'da bulunan şantiyesinde 08.03.2018 tarihinde inşaat formeni demir ustası olarak işe başladığını, davacının iş sözleşmesinin 24.03.2022 tarihinde işveren tarafından işin azalmış olması gerekçe gösterilerek feshedildiğini, davacının davalı Şirket bünyesinde 08.03.2018-24.03.2022 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, ilgili çalışma dönemi boyunca davacının işçilik alacaklarının kendisine eksik ödendiğini, fazla çalışma alacağına ve hafta tatili alacağına ilişkin olarak çalışma süresi boyunca hiçbir ücret ödenmediğini, müvekkili ile Şirket yetkilisinin birlikte katıldığı ayrıca işyerine ait ofiste yapılan arabuluculuk görüşmesinin müvekkili açısından baskı ve korkutma altında, davacının sürecin neye ilişkin olduğunu, haklarının neler olduğunu bilmeden sadece "Tazminatlarını bu görüşmeden sonra alacaksın." beyanına dayanarak kendi iradesi dışında bu sürece zorla dâhil edildiğini, hukuka ve usule aykırı olarak düzenlenen ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptaline, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; olumsuz tespit davası niteliğindeki anlaşma belgesinin iptali talebi ile eda davası niteliğindeki işçilik alacağı taleplerinin aynı davada ileri sürülemeyeceğini, işçilik alacağı taleplerinin tefriki ile reddi gerektiğini, davacının dava konusu edilen hafta tatili ve fazla çalışma alacakları taleplerinin belirsiz alacak davası olarak ileri sürülemeyeceğini, davacı ile işveren arasında kanuna uygun şekilde ihtiyari arabuluculuk süreci yürütüldüğünü, tarafların hür ve ortak iradeleri ile anlaşmaya varıldığını ve anlaşma belgesi imzalandığını, davacının, müvekkili Şirket bünyesinde Tanzanya ülkesinde yürütülmekte olan DSM Demiryolu Projesinde, bordrolar, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları ve iş sözleşmeleri ile de sabit olduğu üzere Mart 2018-Aralık 2018 tarihleri arasında 3.000,00 USD, Aralık 2018-Mart 2022 tarihleri arasında 1.750,97 USD ücretle inşaat formeni olarak çalıştığını, davacının iş sözleşmesinin fesih ihbarının davacı imzasını haiz fesih bildirimi ile tebliğ edildiğini, müvekkili işverence fesih tarihinde davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödendiğini, her ne kadar davacı fazla çalışmalarla çift vardiya çalıştığını ve hafta tatillerinde dinlenmediğini iddia etse de bu iddianın kabul edilemeyeceğini, işçinin hiç ara vermeden haftanın her günü ve hatta iddia edildiği gibi çift vardiya çalışmasının mantık çerçevesinde izahı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; alacak davasının tefriki ile arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali talebi yönünden yargılamaya devam edilmiş ve taraflar arasında düzenlenen ihtiyari arabuluculuk anlaşma tutanağı ve gerçekleştirilen arabuluculuk sürecine ilişkin olarak dinlenen tanıkların beyanlarından, kendilerine arabuluculuk süreci hakkında herhangi bir bilgi verilmediği, davacının iş sözleşmesinin 24.03.2022 tarihinde sona erdirildiği ve aynı gün arabuluculuk tutanağı düzenlendiği, işveren tarafından arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunun belirtildiği, arabulucuyu belirleme tutanağı, arabuluculuk ilk oturum tutanağı ve son oturum tutanağının hepsinin aynı gün gerçekleştirildiği buna göre, işveren ve işçi arasında, işçilik alacakları konusundaki uyuşmazlığa ilişkin arabuluculuk tutanağının düzenlendiği tarih, tutanak ve ibra beyanının içeriği dikkate alındığında, arabuluculuk tutanağının tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir zamanda uyuşmazlık konusu olmadan ve işçinin başvurusu bulunmadan Tanzanya'da ve ibra niteliğinde düzenlendiği, bu nedenle kanuna uygun şekilde bir ihtiyari arabuluculuk görüşmesi yapılmadığı, dinlenen tanıkların sunulan belgelerin imzalanmaması hâlinde haklarını alamayacaklarını söylediklerini beyan ettikleri hususları da dikkate alınarak kanuna uygun şekilde bir ihtiyari arabuluculuk görüşmesinin gerçekleştiğinin kabulunun mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacının imzalamış olduğu 24.03.2022 tarihli arabuluculuk tutanağının iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacı ile davalı işveren arasındaki ihtiyari arabuluculuk sürecinin, kanuna uygun şekilde yürütüldüğünü, süreç sonunda tarafların hür ve ortak iradeleri ile anlaşmaya vardıklarını ve anlaşma belgesi imzalandığını, arabuluculuk faaliyeti sonunda üzerinde anlaşılan hususlar hakkında dava açma imkânı olmadığından davanın reddi gerektiğini, tarafların serbest iradeleri ile katıldıkları arabuluculuk görüşmelerinin, yetkili, tarafsız ve bağımsız bir arabulucu tarafından, eşitlik ve iradilik ilkelerine dayalı biçimde, interaktif şekilde yürütüldüğünü ve nihayetinde ortak irade ile hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk anlaşma belgesi imzalandığını, bu sebeple, haksız ve hukuka aykırı Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, işverence ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurulmasının arabuluculuk tutanağının iptali için gerekçe olamayacağını, arabuluculuk sürecinin Türkiye arabuluculuk merkezi vasıtasıyla, arabuluculuk mevzuatı ve etik kurallarına uygun olarak yürütüldüğünü, davacının sürecin hızlı ilermesini iradesinin sakatlandığının kanıtı olarak sunmaya çalışmasının mantıksal bir izahı bulunmadığını, arabuluculuk müzakereleri neticesinde tarafların açık ve serbest iradeleriyle ödenecek ücret ve ücret kalemleri üzerinde anlaşmaya vardıklarını, anlaşmaya varılan bu tutarın davacı tarafından da kabul edildiğini, banka hesabına yapılan diğer tüm ödemeler gibi davacı tarafından herhangi bir ihtirazı kayıt konulmaksızın çekilip kullanıldığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının işten çıkışının yapıldığı tarih ile ihtiyari arabulculucuk görüşmelerinin tarihinin aynı olduğu, davacıya süreç ve içerikle ilgili bilgilendirme yapılmadığı, davacının işverenin baskısı altında tutanağı imzaladığı yönündeki tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptalinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 1, 2, 3, 8, 9, 11, 13, 15, 17 ve 18 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 30 ila 39 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.