İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 3 üncü maddesinin on sekizinci fıkrasındaki; "Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir." şeklindeki yasal düzenlemeye göre işverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanın da arabuluculuk görüşmelerinde işvereni temsil edebildiği ve son tutanağı imzalayabildiği, Şirket ortağı ve Şirket yetkilisi ...'ın arabuluculuk görüşmelerinde işyeri çalışanı Şükrü Yiğit'i görevlendirdiği, görevlendirmenin usule uygun olduğu diğer yandan işverenin arabululucuya başvurması yahut aynı arabulucunun daha önce atanmasının dava şartı arabuluculuk anlaşma tutanağının iptaline delil olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi 2024/4464 E. , 2024/7970 K.
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2575 E., 2023/2844 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 26. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/483 E., 2023/367 K.
Taraflar arasındaki arabuluculuk tutanağının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 02.04.2011- 04.01.2022 tarihleri arasında kamyon şoförü olarak çalışmakta iken davalı işverenle arabuluculuk görüşmeleri gerçekleştirildiğini, davacının 06.05.2019 tarihinde 2019/46636 başvuru numaralı dosya ile arabuluculuğa başvurduğunu ve arabulucu olarak atanan Avukat Arb. M.K'nın tarafları uzlaştırdığını, anlaşma tutanağının taraflarca imza altına alındığını, 2 yıl aradan sonra bu defa davalı işverenin Ankara Arabuluculuk Bürosunun 2021/153138 numaralı dosyası ile arabuluculuk sürecini başlatıldığını, bu başvuru sonucunda yine Avukat Arb. M arabulucu olarak atandığını, davalı işveren limited şirket olduğundan kanuni temsilcisinin Şirketin müdürü olduğunu, Ticaret Sicil Gazetesi incelendiğinde Şirketin müdürü olarak 23 Mayıs 2000 tarihinde süresiz olarak K.D'nin seçildiğinin görüleceğini, anlaşma metnine de yetkili olarak K.D. yazılmasına rağmen dava dışı Ş.Y'nin anlaşmaya imza attığını, oysa bu kişinin temsil yetkisi bulunmadığını, arabuluculuğa davalı işverenin başvurduğunu ancak kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, aylık ücret ve asgari geçim indirimi benzeri işçi tarafından talep edilebilecek alacaklar üzerinde arabuluculuk faaliyeti yürütüldüğünü, işverenin yaptığı arabuluculuk başvurusu ile işçinin kıdem ve ihbar tazminatı ve diğer alacakları hakkında anlaşmaya varılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, arabuluculuk atamalarının ikisinde de aynı arabulucunun atanması karşısında arabulucunun tarafsızlığından bahsetmenin mümkün olmadığını ileri sürerek 05.08.2021 tarihli ve 2021/153138 numaralı arabuluculuk anlaşma tutanağının iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili ... Taşımacılık Ltd. Şti. bünyesinde 02.04.2011 - 01.01.2022 tarihleri arasında dönem dönem çalıştığını, davacının 05.02.2016 tarihinde kendi isteği ile istifa ederek işten ayrıldığını, akabinde başka yerde iş bulamadığını ve davalı Şirketin işçiye ihtiyacı olması sebebiyle 10.03.2016 tarihinde tekrar çalışmaya başladığını, 01.04.2019 tarihinde emekliye ayrılarak işten çıktığını, 5 ay sonra davalı Şirkette iş ihtiyacı olduğunu, davacının da emekli ücreti ile geçinemediğini beyan etmesi üzerine 09.09.2019 tarihinden 27.07.2021 tarihine kadar tekrar çalışmaya devam ettiğini ve bu tarihte istifa ederek işten ayrıldığını, son olarak müvekkili Şirket nezdinde 05.08.2021 tarihinde çalışmaya başladığını ancak çalışma koşullarında anlaşamaması üzerine 01.01.2022 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını, daha sonra davacı ile davalı Şirket arasında arabulucu huzurunda işçilik alacakları konusunda anlaşmaya varıldığını ve akabinde taraflarca 05.08.2021 tarihli 2021/153138 sayılı dava şartı arabuluculuk anlaşma tutanağı imzalandığını, davacının iddiasının yersiz ve taraflar arasında imzalanmış olan dava konusu arabuluculuk tutanağının hukuken geçerli olduğunu, ayrıca taraflar tarafından dava konusu arabuluculuk sözleşmesinin 05.08.2021 tarihinde imzalandığını, davacı tarafından arabuluculuk sözleşmesinin iptali istemi ile 17.10.2022 tarihinde işbu davanın açıldığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 3 üncü maddesinin on sekizinci fıkrasındaki; "Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir." şeklindeki yasal düzenlemeye göre işverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanın da arabuluculuk görüşmelerinde işvereni temsil edebildiği ve son tutanağı imzalayabildiği, Şirket ortağı ve Şirket yetkilisi ...'ın arabuluculuk görüşmelerinde işyeri çalışanı Şükrü Yiğit'i görevlendirdiği, görevlendirmenin usule uygun olduğu diğer yandan işverenin arabululucuya başvurması yahut aynı arabulucunun daha önce atanmasının dava şartı arabuluculuk anlaşma tutanağının iptaline delil olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davacının 06.05.2019 tarihinde Ankara Arabuluculuk Bürosu 2019/46636 dosya numaralı başvuru ile arabuluculuğa başvurduğunu ve büro tarafından Avukat Arb. ...'nun atandığını, tarafların uzlaştığını ve anlaşma tutanağının imzalandığını, 2 yıl aradan sonra bu sefer davalı işverenin Ankara Arabuluculuk Bürosu 2021/153138 dosya numaralı başvurusu ile dava şartı zorunlu arabulucuya başvurduğunu, bu başvuru ile ilgili yine avukat Arb. ...'nun atandığını, atamaların ikisinde de aynı arabulucunun atanmasının izahının mümkün olmadığını, arabuluculuk görüşme tarihlerinde davacının iş sözleşmesinin devam ettiğini, davacının işçilik alacaklarının tahsili için arabulucuya başvurmasının da izahtan vareste olduğunu, arabulucunun tarafsızlığından bahsetmenin mümkün olamayacağını, arabuluculuk anlaşma tutanağının iptali gerektiği hâlde Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, arabuluculuğa davacı işçi değil davalı işverenin başvurduğunu, ancak anlaşma tutanağında kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, aylık ücret ve asgari geçim indirimi benzeri işçi tarafından talep edilebilecek alacaklar üzerinde arabuluculuk faaliyeti yürütüldüğünü, dava dilekçesi ekinde sunmuş oldukları davaya konu ilgili arabuluculuk son tutanağında başvurucu işveren tarafın imzasının tutanakta bulunmadığını, Mahkemece bu husus gözetilmeden davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, şekli anlamda hükme esas alınabilecek geçerli bir arabuluculuk tutanağının mevcut olmadığını, Avukat Arb. ... tarafından sunulan tutanak suretlerinde imza eksikliği bulunmamakta ise de uhdelerinde bulunan arabuluculuk tutanak suretleri ile arasında çelişki olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemenin değerlendirmesi hukuka uygun olduğundan yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf başvurusundaki sebepleri tekrar ederek arabuluculuk sürecinin usulüne uygun yürütülmediğini belirterek ve inceleme sırasında resen gözetilmesi gereken sair nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ihtiyari arabuluculuk sürecinin kanuna uygun yürütülüp yürütülmediği ve bu süreç sonunda düzenlenen 05.08.2021 tarihli anlaşma belgesinin geçersiz olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun "Tarafların anlaşması" kenar başlıklı 18 inci maddesinin beşinci fıkrası şöyledir:
"Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz."
3. 7036 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin on sekizinci fıkrası şu şekildedir:
" Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir."
4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "İrade bozukluğunun giderilmesi" kenar başlıklı 39 uncu maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. İlk Derece Mahkemesi kararında, iptali istenen anlaşma belgesinin dava şartı arabuluculuk sonucunda düzenlenen anlaşma belgesi olduğu ifade edilmiş ise de dosya kapsamından söz konusu tutanağın ve anlaşma belgesinin ihtiyari arabuluculuk faaliyeti sonucunda düzenlendiği anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamına göre Mahkemece davanın reddine karar verilmesi isabetli olduğundan, bu hata sonuca etkili görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.