Bu durumda, yüklenici tarafından, sözleşmeyi feshetmesinin ardından yeni yüklenicinin hizmete başlamasına kadar geçecek makul süre boyunca, işe devam edileceği yönündeki itiraza konu kuralın; ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumlu idarece ihale konusu işin niteliği göz önüne alınarak ve kamu hizmetinde bir aksama meydana gelmemesi amacıyla getirildiği, Kanun'un emredici hükümlerine ve taraflar arası eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmediği anlaşıldığından dava konusu Kurul kararında bu iddia yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KAMU İHALE KURULU KARARI
Toplantı No : 2024/030
Gündem No : 36
Karar Tarihi : 31.07.2024
Karar No : 2024/MK-84
BAŞVURU SAHİBİ:
Dnz Grup Temizlik Hizmetleri İnşaat Taahhüt Otomotiv Medikal Hazır Yemek San. Ve Tic. Ltd. Şti.
İHALEYİ YAPAN İDARE:
Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI AYDIN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ
BAŞVURUYA KONU İHALE:
2023/1516494 İhale Kayıt Numaralı "29 NİSAN 2024 – 25 NİSAN 2025 TARİHLERİ ARASI 960000 ÖĞÜN AYDIN MERKEZ VE İLÇE BİRİMLER ÖĞRENCİ VE PERSONEL İÇİN MALZEMELİ YEMEK HAZIRLAMA, DAĞITIM VE SONRASI HİZMETLERİ ALIMI İHALESİ" İhalesi
KURUM TARAFINDAN YAPILAN İNCELEME:
KARAR:
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı tarafından yapılan 2023/1516494 ihale kayıt numaralı "29 Nisan 2024 - 25 Nisan 2025 Tarihleri Arası 960000 Öğün Aydın Merkez ve İlçe Birimler Öğrenci ve Personel İçin Malzemeli Yemek Hazırlama, Dağıtım ve Sonrası Hizmetleri Alımı İhalesi"ne ilişkin olarak Dnz Grup Tem. Hiz. İnş. Taah. Otom. Med. Haz. Yem. San. ve Tic. Ltd. Şti. itirazen şikâyet başvurusunda bulunmuş ve Kurulca alınan 21.02.2024 tarihli ve 2024/UH.I-348 sayılı karar ile “4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (c) bendi gereğince itirazen şikayet başvurusunun reddine” karar verilmiştir.
Davacı Dnz Grup Tem. Hiz. İnş. Taah. Otom. Med. Haz. Yem. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından anılan Kurul kararının iptali istemiyle açılan davada, Ankara 10. İdare Mahkemesinin 29.04.2024 tarihli E: 2024/586, K: 2024/734 sayılı kararında dava konusu işlemin davacının 6’ncı iddiasına ilişkin kısmı yönünden iptaline, davacının diğer iddialarına ilişkin kısımları yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Anılan Mahkeme kararı doğrultusunda alınan 29.05.2024 tarihli ve 2024/MK-54 sayılı Kurul kararı ile “1- Kamu İhale Kurulunun 21.02.2024 tarihli ve 2024/UH.I-348 sayılı kararının 6’ncı iddia ile ilgili kısmının iptaline,
2- Anılan Mahkeme kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda, 4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (a) bendi gereğince ihalenin iptaline,” karar verilmiştir.
Söz konusu Mahkeme kararına ilişkin Kurum tarafından yapılan temyiz başvurusu sonucunda Danıştay Onüçüncü Dairesi tarafından alınan 09.07.2024 tarih ve E: 2024/1780, K: 2024/315 sayılı kararda “…Temyize konu İdare Mahkemesi kararında, altıncı iddia yönünden dava konusu Kurul kararının iptaline, diğer iddialar yönünden ise davanın reddine karar verildiği, davalı idarece, dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısım yönünden temyiz isteminde bulunduğu görüldüğünden, altıncı iddiayla sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesinde;
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'na tâbi kurum ve kuruluşlar tarafından söz konusu Kanun düzenlemelerine göre yapılan ihaleler sonucunda düzenlenen sözleşmelere ilişkin kuralların düzenlendiği 4735 sayılı Kanun'da sözleşme kurallarının uygulanmasında tarafların eşit hak ve yükümlülüklere sahip olduğu ve ihale dokümanı ile sözleşmeye bu prensibe aykırı maddelere yer verilemeyeceği düzenlenmiştir. Buna göre, ihale dokümanında, sözleşme sürecinde tarafların eşitliği ilkesine aykırı maddelere yer verilmesi, dokümanın hukuka aykırılığı anlamına gelecektir.
Uyuşmazlık konusu ihaleye ait Teknik Şartname'nin "Yüklenicinin Diğer Yükümlülükleri" başlıklı 11. maddesinin itiraza konu 32. bendinde "Yüklenici tek taraflı anlaşmayı bozduğu taktirde, idare tarafından temin edilecek yeni yüklenici devreye girene kadar hizmete devam etmek zorundadır." kuralına yer verilmiştir.
İhale konusu işin "üniversite öğrenci ve personeli için yemek hazırlanması, dağıtımı ve sonrası hizmetleri" olduğu göz önüne alındığında sözleşmenin yüklenici tarafından idarenin sonrası için hazırlanmasına fırsat vermeksizin feshedilmesi, yeni yükleniciyle sözleşme imzalanana kadar geçecek süreçte ciddi aksaklıklara sebebiyet verebilecektir. İdare tarafından işin ivediliğine uygun bir yöntemle ihale konusu ihtiyacın karşılanması yoluna gidilse dahi bu ihtiyacın derhal karşılanamama ihtimalinde oluşabilecek aksaklıların önüne geçilmesi amacıyla ihale dokümanında söz konusu düzenlemeye yer verildiği anlaşılmaktadır.
4735 sayılı Kanun'un sözleşmenin yüklenici tarafından feshine ilişkin 19. maddesinde, "yüklenicinin mali acz içinde bulunması nedeniyle taahhüdünü yerine getirememesi" durumu düzenlenmiş olup bu durumda kesin teminatın ve varsa ek kesin teminatların gelir kaydedileceği ve sözleşmenin genel hükümlere göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Sözleşmenin bu sebeple feshedilmesinin ardından buna bağlanan sonuçlar sınırlı sayıda sayılmadığı göz önüne alındığında yüklenicinin sözleşmeyi feshetmesine maddede sayılanlar dışında sonuç bağlanabilecektir. Sözleşmenin yüklenici tarafından diğer nedenlerle feshine ilişkin olarak ise anılan Kanun'da herhangi bir kurala yer verilmediğinden uyuşmazlığın çözülebilmesi için itiraza konu maddenin, taraflar arası eşitlik ilkesine aykırı olup olmadığının, bu doğrultuda, yükleniciye katlanması beklenmeyecek bir külfet yükleyip yüklemediğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
"Hukuki işlemden doğan borç ilişkilerinin başlıca kaynağı sözleşmelerdir. Doktrin ve uygulamada “akit”, “mukavele” veya “bağıt” şeklinde ifade edilen sözleşme; hukuki bir sonuç doğurmak üzere, iki veya daha ziyade kişinin karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının uyuşması ile oluşmaktadır. Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.
Kural olarak taraflar özgür iradeleri ile oluşturup, içeriğini serbestçe belirledikleri sözleşmenin kurulmasından sonra sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kararlaştırılan şekilde ve zamanda yerine getirmek zorundadırlar. Bu kurala “Ahde vefa (söze bağlılık)” ilkesi denilmektedir. Latince “pacta sunt servanda” olarak ifade edilen ahde vefa ilkesi, insanların verdikleri sözleri tutması gerektiğini dile getiren ahlâkî bir prensiptir. Herkes sözleşme ile verdiği sözde durmalıdır ve sözleşme yapıldıktan, bir takım haklar ve yükümlülükler doğduktan sonra, tarafların özel durum ve ilişkilerinde ortaya çıkan değişikliklere bakılmamalıdır ve bu değişiklikler sözleşme ile verilen sözü etkilememelidir. Yani taraflar değişikliklere karşın, kendileri için zor da olsa verdikleri sözü yerine getirmelidirler (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 26-27). Aynı zamanda dürüstlük kuralının da bir görünümü olan “ahde vefa (anda bağlılık)” ilkesi gereğince kişilerin serbest iradeleriyle sözleşme ile verdikleri sözleri ve karşılıklı taahhütlerin, bu kişiler arasında bağlayıcı olduğu kuşkusuzdur" (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 03/05/2023, E:2021/(15)6-669, K:2023/412, &2-3).
İhale neticesinde idare ile yüklenici arasındaki kurulacak sözleşme ilişkisinin sözleşme süresi boyunca devam edecek olması "ahde vefa" ilkesinin bir sonucudur. Başka bir anlatımla, yüklenici sıfatını kazanacak kişi ihale konusu işi sözleşmede belirtilen süre boyunca yapmayı taahhüt etmektedir. Sözleşme ilişkisi, süresinden önce sona ereceği öngörüsüyle değil tarafların sözleşme süresince karşılıklı taahhütlerine uygun hareket edeceği inancıyla kurulur. Dolayısıyla, sözleşmenin süresinden önce feshedildiği tarih ile yeni yükleniciyle sözleşme imzalanarak hizmet verilmeye başlandığı tarih arasında geçecek sürede ihale konusu işin yapılması, sözleşmenin feshedilmediği ihtimalde yüklenici tarafından en başından taahhüt edilmiş bir husustur. Buna göre, itiraza konu kuralın, yükleniciye öngöremeyeceği bir külfet yüklediğinden ya da isteklilerin sağlıklı fiyat teklifi vermesine engel teşkil ettiğinden bahsedilemeyecektir.
Diğer taraftan, sözleşmenin feshedilmesi sebebine göre itiraza konu kuralın uygulanma kabiliyeti ve biçiminde değişiklik meydana gelebilecek ise de olası uyuşmazlıklar sözleşmenin uygulanması aşamasına ilişkin olacağından somut olayın özelliklerine göre adli yargı merciilerince çözüleceği açıktır. Bu aşamada, söz konusu kuralın taraflar arası eşitlik ilkesine aykırı olmadığı tespiti, dokümanda hukuka aykırılık bulunmadığının kabulü için yeterlidir.
Öte yandan, yükleniciye yapılacak ödemelerde ya da fesih nedeniyle sözleşmenin tasfiyesinde, itiraza konu madde uyarınca ifaya devam edilecek süre dikkate alınacağından, yüklenicinin söz konusu kural nedeniyle hukuka aykırı bir zararı ortaya çıkmayacaktır.
Bu durumda, yüklenici tarafından, sözleşmeyi feshetmesinin ardından yeni yüklenicinin hizmete başlamasına kadar geçecek makul süre boyunca, işe devam edileceği yönündeki itiraza konu kuralın; ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumlu idarece ihale konusu işin niteliği göz önüne alınarak ve kamu hizmetinde bir aksama meydana gelmemesi amacıyla getirildiği, Kanun'un emredici hükümlerine ve taraflar arası eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmediği anlaşıldığından dava konusu Kurul kararında bu iddia yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, altıncı iddiaya ilişkin kısım yönünden dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.” gerekçesiyle dava konusu Kurul kararının altıncı iddia yönünden iptaline ilişkin kısmı ile davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının iptaline, bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Anayasa’nın 138’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin birinci fıkrasında, mahkemelerin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan kararın icaplarına göre Kamu İhale Kurulunca işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 4734 sayılı Kanun'un 65'inci maddesi uyarınca bu kararın tebliğ edildiği veya tebliğ edilmiş sayıldığı tarihi izleyen otuz gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava yolu açık olmak üzere,
1- Kamu İhale Kurulunun 29.05.2024 tarihli ve 2024/MK-54 sayılı kararının iptaline,
2- Anılan Danıştay kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda, 21.02.2024 tarihli ve 2024/UH.I-348 sayılı kararının hukuki geçerliliğini koruduğuna,
Oybirliği ile karar verildi.