YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Üzerinde yapılaşma olan Hazine Arazisinin ihale ile satışının yapı sahiplerince iptal talebi hk. (Karşı Oy İçerir)

Karar Özeti

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; Samsun ili, Havza ilçesi, … Mahallesi, … ada ve …parsel sayılı parseldeki taşınmazın mülkiyetinin Hazine'ye ait olduğu, söz konusu taşınmazın açık teklif usulüyle satışına karar verildiği, bu kapsamda 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 5. maddesinde, Hazine'ye ait taşınmazlardan, 30/03/2014 tarihinden önce üzerinde yapılanma olanların, Hazine adına tescil tarihine bakılmaksızın öncelikle yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerine satılmak ya da genel hükümlere göre değerlendirilmek üzere ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredileceği belirtildiğinden, Havza Milli Emlak Şefliği'nin … tarih ve … sayılı yazısı ile Havza Belediyesi'nden söz konusu taşınmazın devrinin talep edilip edilmediğinin sorulması üzerine ilgili Belediye'ce … tarih ve … sayılı yazı ile söz konusu taşınmaza ilişkin herhangi bir devir taleplerinin olmadığının belirtildiği, bunun üzerine 4706 sayılı Kanun'un 5. maddesi kapsamında davacının doğrudan hak sahipliği söz konusu olmadığından bahisle dava konusu taşınmazın yalnızca arsa bedeli belirlenmek suretiyle 20/09/2023 tarihinde açık teklif usulü ile satışı yapılmak üzere ihaleye çıkartıldığı, bu durumda, 4706 sayılı Kanun kapsamında taşınmazın doğrudan hak sahiplerine satılabilmesi için ilgili taşınmazın Belediye'ye devrinin gerektiği, olayda ise ilgili Belediye tarafından taşınmazın devrine yönelik herhangi bir talepte bulunulmadığı, bu nedenle de davacının bu Kanun kapsamında öncelikle satın alma hakkının oluşmadığı, mülkiyeti Hazine'ye ait olan taşınmazın yalnızca arsa bedeli belirlenmek suretiyle 20/09/2023 tarihinde açık artırma usulü ile ihaleye çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Karar

 

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2024/795 E.  ,  2024/2669 K.

 

 

T.C.

 

D A N I Ş T A Y

 

ONÜÇÜNCÜ DAİRE

 

Esas No:2024/795

 

Karar No:2024/2669

 

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

 

VEKİLİ : Av. …

 

KARŞI TARAF (DAVALILAR): 1- … Bakanlığı…

 

VEKİLİ : Av. …

 

2- … Kaymakamlığı …

 

VEKİLİ : Av. …

 

MÜDAHİL (DAVALILAR YANINDA) : …

 

VEKİLİ : Av. …

 

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ :

 

Dava konusu istem: Samsun ili, Havza ilçesi, … Mahallesi, … ada ve … parsel sayılı mülkiyeti Hazine'ye ait taşınmazın 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle satışına ilişkin Havza Kaymakamlığı Milli Emlak Şefliği tarafından gerçekleştirilen 20/09/2023 tarihli ihalenin iptali istenilmiştir.

 

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; Samsun ili, Havza ilçesi, … Mahallesi, … ada ve …parsel sayılı parseldeki taşınmazın mülkiyetinin Hazine'ye ait olduğu, söz konusu taşınmazın açık teklif usulüyle satışına karar verildiği, bu kapsamda 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 5. maddesinde, Hazine'ye ait taşınmazlardan, 30/03/2014 tarihinden önce üzerinde yapılanma olanların, Hazine adına tescil tarihine bakılmaksızın öncelikle yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerine satılmak ya da genel hükümlere göre değerlendirilmek üzere ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredileceği belirtildiğinden, Havza Milli Emlak Şefliği'nin … tarih ve … sayılı yazısı ile Havza Belediyesi'nden söz konusu taşınmazın devrinin talep edilip edilmediğinin sorulması üzerine ilgili Belediye'ce … tarih ve … sayılı yazı ile söz konusu taşınmaza ilişkin herhangi bir devir taleplerinin olmadığının belirtildiği, bunun üzerine 4706 sayılı Kanun'un 5. maddesi kapsamında davacının doğrudan hak sahipliği söz konusu olmadığından bahisle dava konusu taşınmazın yalnızca arsa bedeli belirlenmek suretiyle 20/09/2023 tarihinde açık teklif usulü ile satışı yapılmak üzere ihaleye çıkartıldığı, bu durumda, 4706 sayılı Kanun kapsamında taşınmazın doğrudan hak sahiplerine satılabilmesi için ilgili taşınmazın Belediye'ye devrinin gerektiği, olayda ise ilgili Belediye tarafından taşınmazın devrine yönelik herhangi bir talepte bulunulmadığı, bu nedenle de davacının bu Kanun kapsamında öncelikle satın alma hakkının oluşmadığı, mülkiyeti Hazine'ye ait olan taşınmazın yalnızca arsa bedeli belirlenmek suretiyle 20/09/2023 tarihinde açık artırma usulü ile ihaleye çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

 

Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

 

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 4706 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 6. fıkrasında Hazine'ye, taşınmazı belediyeye devretmesi konusunda takdir yetkisi tanınmadığı, bunun bir görev olarak düzenlendiği, davalı idarenin taşınmaz üzerindeki yapının kıymetini tespit ettirmeksizin taşınmazı ihaleye çıkarmasının konut için ödenecek meblağın belirli olmamasına neden olduğu, bu durumun idari işlemin belirliliği ilkesine aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmektedir.

 

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı … Bakanlığı tarafından, taşınmazın 4706 sayılı Kanun uyarınca belediyeye devrinin belediye tarafından onaylanmadığı, taşınmazın üzerindeki yapı Hazine'ye ait olmadığından bedel tespitinin yapılamadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

Davalı … Kaymakamlığı ve müdahil tarafından savunma verilmemiştir.

 

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

 

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

 

İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

 

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

 

KARAR SONUCU:

 

Açıklanan nedenlerle;

 

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

 

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,

 

3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,

 

4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,

 

5. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,

 

6. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 10/06/2024 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

 

(X) KARŞI OY :

 

4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 5. maddesinin altıncı fıkrasında, “Belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup, Bakanlıkça tespit edilen, Hazineye ait taşınmazlardan, 30/3/2014 tarihinden önce üzerinde yapılanma olanlar; Hazine adına tescil tarihine bakılmaksızın öncelikle yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerine satılmak ya da genel hükümlere göre değerlendirilmek üzere ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilir. Bu şekilde devredilen taşınmazlar, haczedilemez ve üzerinde üçüncü kişiler lehine herhangi bir sınırlı ayni hak tesis edilemez. Bu taşınmazlar belediyelerce öncelikle talepleri üzerine yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerine, rayiç bedel üzerinden doğrudan satılır.”; sekizinci fıkrasında, “Yapılacak yazılı tebligat tarihinden itibaren bir yıl içinde satın alınma talebinde bulunulmayan veya üzerinde yapılanma olmayan ve bu madde kapsamında devredilen taşınmazlar genel hükümlere göre belediyece satılabilir. Devir tarihinden itibaren üç yıl içinde belediyece satılamayan taşınmazlar, belediyelerin muvafakatine ve hükme gerek olmaksızın Hazine adına resen tescil edilir. (...)” kurallarına yer verilmiştir.

4706 sayılı Kanun'un 5. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olup, ilgili Bakanlıkça tespit edilen, Hazine'ye ait taşınmazlardan, 30/03/2014 tarihinden önce üzerinde yapılanma olanların, öncelikle yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdî haleflerine satılmak ya da genel hükümlere göre değerlendirilmek üzere ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilmesi ve bu taşınmazların, belediyelerce öncelikle talepleri üzerine yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdî haleflerine, rayiç bedel üzerinden doğrudan satılması gerekmektedir.

29/08/2007 tarih ve 26628 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Milli Emlak Genel Tebliği (Sıra No:313)'nin "XIII. 4706 Sayılı Kanun'un 5. Maddesine Göre Satışı Amacıyla Belediyelere Taşınmaz Devir İşlemleri" başlıklı bölümünün 1. maddesinde, "Belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup, Bakanlıkça tespit edilen Hazineye ait taşınmazlardan, 30/3/2014 tarihinden önce üzerinde yapılanma olanlar; Hazine adına tescil tarihine bakılmaksızın öncelikle yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerine satılmak ya da genel hükümlere göre değerlendirilmek üzere ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilebilecektir."; "A) Devir Talebi" başlıklı alt bölümünde, "(1) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup, üzerinde 30/3/2014 tarihinden önce yapılanma bulunan taşınmazın ilgili belediyeye devri için belediyelerce, tebliğin XIII-C bölümünde belirtilen belgeler ile birlikte İdareye müracaat edilecektir.

(2) Bu maddeye göre, şahıslardan gelecek devir talepleri değerlendirilmeden ilgili belediyeye yönlendirilecektir."; "B) Belediyelere Devredilmeyecek Taşınmazlar" başlıklı alt bölümünde, "(1) Tebliğin II nci bölümünde Satılamayacak Taşınmazlar başlığı altında belirtilenler ile aşağıda belirtilen taşınmazlar Belediyeye devredilmeyecektir.

a) 30/3/2014 tarihinden önce boş iken, bu tarihten sonra üzerine inşa edilen yapıların bulunduğu taşınmazlar,

b) Belediye ve mücavir alan sınırları dışında bulunan taşınmazlar,

c) Üzerinde hissedarı dışında üçüncü kişilere ait yapı bulunan veya Hazine dışında birden fazla hissedarı olup, bu hissedarlara ait olmayan yapı bulunan ve hissedarından muvafakat alınamayan hisseli taşınmazlar,

ç) Üzerinde kamuya ait bina ve müştemilatı bulunan taşınmazlar,

d) Medeni Kanun hükümleri uyarınca, üzerinde irtifak hakkı kurulan ve hak süresi dolmayan taşınmazlar,

e) Mülkiyeti ihtilaflı olan taşınmazlar,

f) 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca tespit edilen içme ve kullanma sularının koruma alanlarında kalan taşınmazlar,

g) Özel çevre koruma bölgelerinde kalan ve Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığınca uygun görülmeyen taşınmazlar,

ğ) 2981 sayılı Kanun gereğince muhafazası mümkün olmayan yapıların bulunduğu alanlar ile 2981 sayılı Kanuna göre hak sahibi olup, hak lehtarının muvafakatı olmayan taşınmazlar,

h) Bakanlıkça devri uygun görülmeyen taşınmazlar" kuralları yer almıştır.

Öte yandan, Anayasa Mahkemesi'nin tapu tahsis belgesi ile bir taşınmaz üzerindeki binayı uzun yıllar kullanan ve binanın maliki olan bir başvurucunun tahliye talebi üzerine açılan iptal davasının reddedilmesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğine ilişkin yapılan bireysel başvuru üzerine verdiği (Ayşe Öztürk, B.No:2013/6670, 10/6/2015) kararından özetle; "tapu kaydı bulunmayan, ancak tapu tahsis belgesi ile taşınmaz (arazi) üzerine yapılan binayı yıllarca kullanan ve vergilerini ödeyen başvurucuya kamu makamları tarafından müdahale edilmediği ve bu duruma müsamaha gösterildiği, binanın başvurucuya ait olduğu, dolayısıyla mülkiyeti başvurucuya ait olan binanın değeri ödenmeksizin veya zararı telafi edici öneriler sunulmaksızın başvurucunun tahliye edilmek istenmesinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği, yapılan müdahalenin kanuna uygun olup meşru bir amacı bulunmaktaysa da mülkiyeti başvurucuya ait binanın tahliye edilerek yıkılmak istenmesinin ve binanın değerinin ödenmemesinin başvurucuyu aşırı bir yüke maruz bıraktığı, bu şekilde, mülkiyeti başvurucuya ait binanın, kamu yararı amacıyla tahliye edilmek istenmesine rağmen binanın değerinin ödenmemesi veya zararı telafi edici öneriler sunulmaması, kamu yararı ile başvurucunun çıkarları arasındaki dengeyi başvurucu aleyhine orantısız şekilde bozduğu,

İdare tarafından başvurucunun, maliki olduğu binadan tahliye edilmek istenmesi şeklinde taşınmaza yapılan müdahale ile başvurucunun bina üzerindeki mülkiyet hakkı arasında adil bir dengenin kurulmasının gerektiği, bu adil dengenin, kamu yararına tahsis edilen ve bu yönden meşru bir amacı olan binanın tahliyesi karşılığında bedelinin başvurucuya ödenmesi ile kurulabileceği, binanın değeri ödenmeksizin bina üzerindeki mülkiyet hakkının kaybettirilmesinin, başvurucunun mülkiyet hakkına orantılı bir müdahale olarak görülemeyeceği, mülkiyeti başvurucuya ait binanın tahliyesinin talep edilmesine rağmen değerinin ödenmemesinin, başvurucunun mülkiyet hakkına orantılı olmayan bir müdahale olduğu ve bina üzerindeki mülkiyet hakkını ihlal ettiği" sonucuna ulaşılmıştır.

Anılan Anayasa Mahkemesi kararında, tapu tahsis belgesinin, ilgilisine taşınmaz üzerinde mülkiyet iddiasında bulunma imkanı sağlamadığı gibi söz konusu belgenin bu yönde bir meşru beklenti de oluşturmayacağı belirtilmiş olmakla birlikte, bazı durumlarda ilgilisi nezdinde alacak hakkı doğmasını sağlayabileceği kabul edilmiş ve "mülkiyeti hak sahibine ait olan binadan tahliye edilmek istenilmesi" ve "binanın değerinin hak sahibine ödenmemesi" durumu bu kapsamda görülerek, başvuru üzerinde aşırı bir yüke sebebiyet verdiğinden bahisle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Benzer yorumun, 4706 sayılı Kanun kapsamında bulunan yapılar için de yapılması mümkündür.

Dosyanın incelenmesinden, ihale konusu Hazine arazisi üzerinde, mülkiyeti davacıya ait olan ve davacı tarafından 30/03/2014 tarihinden önce kullanıldığı anlaşılan kargir bir ev bulunduğu, Havza Kaymakamlığı Milli Emlak Şefliği'nin … tarih ve … sayılı yazısıyla, Havza Belediye Başkanlığı'na 4706 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 6. fıkrası uyarınca taşınmazın devrinin talep edilip edilmediğinin sorulduğu, devrin talep edilmesi halinde ise 313 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği uyarınca 30/03/2014 tarihinden önce taşınmaz üzerinde yapılanma bulunduğunu gösterir belgelerin, taşınmazın bulunduğu yerin imar planını ve parselasyon planlarının, yapılanmayı gösterir fotoğrafların, işgale ve işgalciye ilişkin bilgilerin gönderilmesinin istenildiği, Havza Belediye Başkanlığı Emlak ve İstimlak Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı yazısıyla, "4706 sayılı Kanun'un 5. Maddesinin 6. Fıkrası uyarınca, Maliye Hazinesi adına kayıtlı olan parsellerin Belediyemize devredilerek satışına yönelik talebimiz bulunmamaktadır." şeklinde cevap verildiği, bunun üzerine Havza Kaymakamlığı Milli Emlak Şefliği tarafından taşınmaz üzerindeki yapı hariç tutularak dava konusu 20/09/2023 tarihli ihale işleminin tesis edildiği anlaşılmaktadır.

Dairemizin 15/05/2024 tarihli ara kararıyla davacıdan, ihale tarihinden önce 4706 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca işlem tesis edilmesi yönünde bir başvuru yapılıp yapılmadığı sorulmuş, davacı tarafından, 03/08/2021 tarihinde Havza Kaymakamlığı Milli Emlak Şefliği kayıtlarına giren ve taşınmazın devrinin talep edildiği bir dilekçe sunulmuştur. Bununla birlikte aynı ara kararıyla Havza Belediyesi'nden, taşınmazın devrinin talep edilmemesinin nedeni sorulmuş, Belediye'ce cevaben özetle, "Bahse konu parselin imar planlarında konut alanında kaldığı, parsel üzerinde bir konut bulunduğu, parsel üzerinde yapı bulunması, imar planlarında Belediye'nin görev ve sorumluluk alanında olan park alanı, belediye hizmet alanı gibi bir plan düzenlemesi bulunmaması nedeniyle devre yönelik taleplerinin olmadığı" ifade edilmiştir.

4706 sayılı Kanun ve 313 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği ile mülkiyeti Hazine'ye ait arazilerin üzerinde yer alan yapı sahiplerine, uzun yıllardır kullanmakta oldukları yapının üzerinde olduğu araziyi satın almak noktasında bir imkan tanındığı, bu noktada Belediyelere bu taşınmazları devralma noktasında yükümlülükler yüklenildiği, dava konusu uyuşmazlıkta Belediye'nin 313 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği'nde sayılmayan bir nedenden dolayı, söz konusu taşınmaz üzerinde konut bulunması nedeniyle, devre yönelik talepte bulunmadığı, ancak söz konusu nedenin 4706 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 6. fıkrası kapsamında olduğu görülmektedir.

Bu durumda, Belediye'nin, devir talebi üzerine ancak 313 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği'nde düzenlenen taşınmazın devredilemeyecek taşınmazlar kapsamında olması halinde, devri kabul etmemeye yönelik bir değerlendirme yapabileceği gözetildiğinde, Belediye'nin devir talebinin taşınmaz üzerinde konut bulunduğundan bahisle reddetmesinin ve bunun üzerine 4706 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 6. fıkrasında yer alan ve davacının mülkiyet hakkını koruma altına alan prosedür uygulanmaksızın taşınmazın ihale edilmesinin davacının maliki olduğu binadan tahliye edilmesi sonucunu doğuracağı ve mülkiyet hakkına orantılı olmayan bir müdahale oluşturacağı anlaşıldığından, dava konusu ihale işleminde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabul edilerek, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.


Bu sayfa 98 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor