Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nce; Dairemizi 15/05/2023 tarih ve E:2022/2521, K:2023/2349 sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda; uyuşmazlık konusu tartışma programında, program sunucusu ve konuklar arasında geçen konuşmalarda, ülkemizin menfaatlerini öne çıkaran ve dış politikadaki konumumuza ve ülkemiz aleyhine yapılabilecek müdahalelere ilişkin çıkarımlarda ve uyarılarda bulunulduğu, akademik bir dille yapılan açıklamaların kamu yararını ilgilendirmekle birlikte eleştirel değer yargısı mahiyetinde olduğu ve hükûmetler ile siyasetçilere yöneltilen eleştirinin sınırının diğer kişilere göre daha fazla olduğu, daha önceden …'nün katıldığı bir programda iddia ettiği iç savaş iddialarının dava konusu tartışma programında yayımlanmasının ulusal güvenlik bakımından devam eden bir sakıncasının bulunmadığı, dolayısıyla söz konusu programın, haber programı olmayıp sosyal ve politik hususlarda fikirlerin ileri sürüldüğü bir tartışma programı olduğu, davacının ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin, “milli güvenliğin” korunması için demokratik bir toplumda gerekli bir müdahale olmadığı anlaşıldığından, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin %2'si oranında olmak üzere 74.937,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin dava konusu Üst Kurul işleminde hukuka uygunluk, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2024/897 E. , 2024/3031 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2024/897
Karar No:2024/3031
TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Kurulu
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI): … Medya TV Hizmetleri A.Ş.
VEKİLLERİ: Av. … Av. …
İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait "…" logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 18/01/2020 tarihinde saat 20:59'da yayınlanan "…" adlı programda, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan, "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez; görüntülerin arşiv veya canlandırma niteliği ile ajanslardan veya başka bir medya kaynağından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesi zorunludur." şeklindeki yayın ilkesinin ihlâl edildiğinden bahisle Kanun'un 32. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin %2'si oranında 74.937,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Üst Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Üst Kurul'ca söz konusu programda, program sunucusu ile program konukları arasında geçen diyaloglarda farklı görüş ve düşünceleri ifade ederken son derece hassas davranılması ve gerçekliğe dayanmayan ya da doğrulanmamış beyanlarla spekülasyonlara yol açılmaması gerektiği kanaatine varılarak 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan yayın ilkesinin ihlâl edildiğinden bahisle idarî para cezası verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı;
Söz konusu programda geçen diyaloglarda, Türkiye'ye komşu ülkede yaşanan iç savaşa da değinilerek, bölgede su gibi kan akacak ifadeleri ile birlikte Türkiye'deki farklı din ve mezhep gruplarının silahlanması ve bu silahlanma neticesinde iç savaş ihtimalinden, Türkiye'nin mezhepçi dış politika uyguladığı hususlarından bahsedildiği, diyalogların ülkemizde 15/07/2016 tarihinde darbe teşebbüsünün gerçekleştiği ve sınır ülke olan Suriye'de iç savaşın yaşandığı bir dönemde söylendiği ve kişilerin bu dönemlerde dinlediği ve izlediği hususlardan daha çabuk etkilendiği göz önüne alındığında, düşünceler ifade edilirken son derece hassas davranılması ve gerçekliğe dayanmayan ya da doğrulanmamış beyanlarla spekülasyonlara yol açılmaması gerektiği, dolayısıyla söz konusu ifadelerle 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan yayın ilkesinin ihlâl edildiği anlaşıldığından, dava konusu Üst Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nce; Dairemizi 15/05/2023 tarih ve E:2022/2521, K:2023/2349 sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda; uyuşmazlık konusu tartışma programında, program sunucusu ve konuklar arasında geçen konuşmalarda, ülkemizin menfaatlerini öne çıkaran ve dış politikadaki konumumuza ve ülkemiz aleyhine yapılabilecek müdahalelere ilişkin çıkarımlarda ve uyarılarda bulunulduğu, akademik bir dille yapılan açıklamaların kamu yararını ilgilendirmekle birlikte eleştirel değer yargısı mahiyetinde olduğu ve hükûmetler ile siyasetçilere yöneltilen eleştirinin sınırının diğer kişilere göre daha fazla olduğu, daha önceden …'nün katıldığı bir programda iddia ettiği iç savaş iddialarının dava konusu tartışma programında yayımlanmasının ulusal güvenlik bakımından devam eden bir sakıncasının bulunmadığı, dolayısıyla söz konusu programın, haber programı olmayıp sosyal ve politik hususlarda fikirlerin ileri sürüldüğü bir tartışma programı olduğu, davacının ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin, “milli güvenliğin” korunması için demokratik bir toplumda gerekli bir müdahale olmadığı anlaşıldığından, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin %2'si oranında olmak üzere 74.937,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin dava konusu Üst Kurul işleminde hukuka uygunluk, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf isteminin kabulüne, istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, haberciliğin temel gereklilikleri olan sadelik, açıklık, kesinlik ve doğruluk ilkelerinin tüm haber aktarımlarında geçerliliğini koruması gerektiği, haberciliğe dair sorumluluğun toplumu ve ulusal güvenliği ilgilendiren bir olay ya da durumla ilgili bilgi verileceği zaman olayın kendisiyle ilgili noktaların şahsi fikirlerden ayrı bir şekilde değerlendirerek ve doğruluk, gerçeklik gibi ilkeler ön planda tutularak olayla ilgili tüm geçerli noktaların sunulmasını gerektirdiği, ihlale konu programda, farklı görüş ve düşünceleri ifade ederken son derece hassas davranılması ve gerçekliğe dayanmayan ya da doğrulanmamış beyanlarla spekülasyonlara yol açılmaması gerektiği, kararda dava konusu yayının haber programı olmayıp sosyal ve politik hususlarda fikirlerin ileri sürüldüğü bir tartışma programı olduğundan bahisle iptal kararı verilmesinin isabetsiz olduğu, zira yayın ihlalinin program türünden bağımsız olduğu, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde düzenlenen yayın ilkesinin tüm programlarda uyulması gereken bir yayın ilkesi olduğu, Üst Kurul kararının hukuka uygun olduğu AİHM kararları ile sabit olduğu, AİHM içtihatlarında da görüleceği üzere Mahkemenin, sözleşmeye taraf devletlerin kendi takdir alanları sınırları içerisinde kullanılmış olmaları kaydıyla, uyguladığı denetimi takdir alanına müdahaleye kadar götürmediği, dava konusu yayının ifade özgürlüğü ile bağdaşmadığının iç ve dış hukuk düzenlemeleri gereğince ortada olduğu, emsal kararlar göz önünde bulundurulduğunda dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı tarafından, Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge İdare Mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Anılan Kanun'un 50. maddesinin dördüncü fıkrasında, "Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır." hükmü bulunmaktadır.
Aktarılan kurallar göz önünde bulundurulduğunda, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri, Dairemizin bozma kararındaki esaslara uyularak verilen temyize konu kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulü, İdare Mahkemesi kararının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davalıya iadesine,
5. 2577 sayılı Kanun'un 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 02/07/2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.