YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İvedi yargılama usulüne hangi hallerde uygulanacağını örnek olay üzerinden(2886 sayılı Kanuna göre yapılan kira ihalesinin sözleşmeden sonra feshi) inceleyen Kr.

Karar

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2023/3261 E.  ,  2023/6214 K.

 

 

T.C.

 

 

D A N I Ş T A Y

 

ONÜÇÜNCÜ DAİRE

 

Esas No:2023/3261

 

Karar No:2023/6214

 

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

 

VEKİLİ : Av. …

 

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı …

 

VEKİLİ : Av. …

 

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ :

 

Dava konusu istem: İskilip Belediye Başkanlığı'nca 28/03/2017 tarihinde 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca gerçekleştirilen "Çorum ili, İskilip ilçesi, ... Mahallesi, ... Parkında Bulunan İşletmenin" kiralama ihalesi üzerinde kalan davacının, Kira Şartnamesi'nin 12, 13, 14, 16, 17 ve 18. maddelerini ihlâl ettiğinden bahisle ihalenin feshine ve taşınmazın 15 gün içerisinde tahliye edilerek teslim edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı İskilip Belediye Başkanlığı işleminin iptali istenilmiştir.

 

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; işletmenin davacıya kiralanmasına ilişkin ihalenin, ihale sürecinin tamamlanmasından sonra, davacı tarafından, Kira Şartnamesi'nin 12, 13, 14, 16, 17 ve 18. maddelerine aykırı kullanıldığı gerekçesiyle feshedildiği ve iş yerinin tahliyesinin istenildiği, ihalenin feshi gerekçesinin ihale sürecine ilişkin olmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sırasında, sözleşme ve şartname hükümlerine uyulmamasına dayandırıldığı, dolayısıyla dava konusu işlem her ne kadar idarenin tek yanlı iradesiyle tesis edilmiş de olsa, temelinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin bulunduğu ve anılan sözleşmenin idari bir sözleşme olarak nitelendirilemeyeceği dikkate alındığında, ihalenin kesinleşmesinden ve sözleşmenin imzalanmasından sonraki sürece ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemin adli yargı mahkemelerinde görülerek çözüme bağlanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

Belirtilen gerekçelerle davanın adlî yargı mercilerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karara karşı aynı Kanun'un 20/A maddesi uyarınca 15 (on beş) gün içerisinde Danıştay'a temyiz yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir.

 

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, mülkiyeti davalı Belediyeye ait taşınmazın tahliyesinin ancak taşınmazın bulunduğu yer mülki amirince sağlanabileceği, ihalenin feshine ve tahliyeye ilişkin 2886 sayılı Kanun'da belirtilen şartlar oluşmadan işlem tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğu, davaya konu Kira Sözleşmesi 2886 sayılı Kanun'a göre tesis edildiğinden işbu sözleşme ve ihaleyle ilgili uyuşmazlıkların idari yargı yoluyla çözülmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

 

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, sözleşme yapıldıktan sonra sözleşme hükümlerinin uygulanması nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıkların sözleşme ve özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülmesi gerektiği belirtilerek isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

 

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

 

USUL YÖNÜNDEN:

 

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kapsam ve nitelik" başlıklı 1. maddesinin ilk fıkrasında, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi

mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanunda gösterilen usûllere tâbidir." kuralına yer verilmiştir.

 

2577 sayılı Kanun'a 6545 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda söz konusu yargılama usulünün uygulanacağı; (g) bendinde ise, verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.

 

2577 sayılı Kanun'un 6545 sayılı Kanun'un 19. maddesiyle değiştirilen "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 1. fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği; 6. fıkrasında, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu, 8. fıkrasında ise, ivedi yargılama usulüne tâbi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamayacağı kuralları yer almıştır.

 

6545 sayılı Kanun'un genel gerekçesinin idari yargıda istinaf kanun yolunun getirilmesine ilişkin kısmında, "İdari yargı ilk derece mahkemelerince verilen nihai kararların bir kısmı bölge idare mahkemesince, kalan kısmı ise Danıştay tarafından denetlenmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45’inci maddesinde itiraz üzerine bölge idare mahkemelerinde kesinleşecek davalar sayılmış olup, bunlar dışındaki tüm davalar temyiz üzerine Danıştay tarafından incelenmektedir. Bu uygulama sebebiyle idare ve vergi mahkemelerinin nihaî karara bağladığı dosya toplamının yaklaşık yüzde yetmişi Danıştay'da, yüzde otuzu ise bölge idare mahkemelerinde denetlenmektedir. Anılan iş yükü sebebiyle Danıştay'a gelen dosyaların kesinleşme süresi uzamaktadır. Bu bağlamda, idari yargıda istinaf kanun yolunun getirilmesi konusu öteden beri yargı paydaşları arasında tartışılmaktadır. ... 2577 sayılı Kanun’un 46’ncı maddesinde yapılan değişiklikle, istinaf mahkemelerince karara bağlanacak konulardan hangisinin temyiz yolu ile Danıştay'a gideceği belirlenmekte olup, bu maddede tahdidi olarak sayılan bu konular dışındaki davaların bölge idare mahkemelerinde istinaf incelemesi neticesinde kesinleşmesi öngörülmektedir. Böylece Danıştay’ın temyizen karara bağladığı iş yükünün yaklaşık yüzde seksen oranında azaltılarak Danıştay’ın içtihat mahkemesi rolünün güçlendirilmesi amaçlanmaktadır." açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Anayasa'nın 142. maddesi uyarınca, Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Kanun yolları da, yargılama usûlleri arasında yer alır. Yargı yerlerince yapılacak incelemeler sonunda verilecek kararlardan hangisinin kesin olduğunun belli edilmesi dahi, anılan madde hükmü ile Anayasa'daki temel ilkelere ve güvence kurallarına aykırı olmamak üzere yasa koyucunun takdirine bırakılmıştır (AYM kararı, E:1985/23, K:1986/2, Karar tarihi: 20/01/1986).

 

Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceğini belirten Anayasa’nın 142. maddesinin de kanuni hâkim güvencesinin değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Kanuni hâkim güvencesi, mahkemelerin kuruluş ve yetkileri ile izleyecekleri yargılama usulünün yasayla düzenlenmesini ve dava konusu olay ortaya çıkmadan önce belirlenmesini gerektirir. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi kararlarında, kişinin hangi mahkemede yargılanacağını önceden ve kesin olarak bilmesini gerektiren doğal hâkim ilkesini koruyan bir hüküm olarak ele alınmaktadır (AYM kararı, Muhammed Deniz başvurusu, B. No: 2014/10728, Karar tarihi:18/07/2018).

 

Aktarılan kanuni düzenlemelere göre, 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle birlikte 20/07/2016 tarihinden sonra ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı genel kanun yolunun istinaf olarak belirlendiği, yalnızca 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği, 2577 sayılı Kanun'da düzenlenen özel ve istisnai bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ise ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın doğrudan temyiz kanun yoluna başvurulabileceği açıktır.

 

2577 sayılı Kanun'un 1. maddesinin ilk fıkrası uyarınca, idarî yargının görevine giren uyuşmazlıkların çözümü bu Kanun'da gösterilen usûllere tâbi bulunduğundan ve anılan Kanun'un 20/A maddesinde yer verilen ivedi yargılama usûlü öncelikle ve süratle sonuçlandırılması önem taşıyan bazı idarî dava türleri için öngörülen özel bir yargılama usûlü olduğundan; adlî yargının görevinde olduğu değerlendirilen uyuşmazlıklar bakımından Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümünde uygulanacak usûlü belirleyen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda düzenlenen özel bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usûlü uygulanarak karar verilmesi mümkün değildir. Ayrıca, istisnaî bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usûlünün bu şekilde geniş bir yorum yoluyla genel yargılama usûlü yerine uygulanmasının Anayasal kurallar uyarınca kanunla belirlenmesi zorunlu olan yargılama usûlüne ilişkin konulardan biri olan mahkeme kararlarına karşı başvurulacak kanun yolunu etkileyeceği açıktır.

 

Bu durumda, İskilip Belediye Başkanlığı'nca 28/03/2017 tarihinde 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca gerçekleştirilen "Çorum ili, İskilip ilçesi, ...Mahallesi, ...Parkında Bulunan İşletmenin" kiralama ihalesine ilişkin olarak Kira Şartname'sinin 12, 13, 14, 16, 17 ve 18. maddelerinin ihlâl edildiğinden bahisle ihalenin feshine ve taşınmazın 15 gün içerisinde tahliye edilerek teslim edilmesine yönelik tesis edilen işlemin idarî işlem niteliğinde bir ihale işlemi olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna ulaşıldığından, çözümü adlî yargının görevinde olan, 2577 sayılı Kanun ve bu Kanunda düzenlenen usûllerin uygulanmasına ve öncelikle sonuçlandırılması özel önem taşıyan uyuşmazlık olarak nitelendirilmesine imkân bulunmayan ve ivedi yargılama usulü kapsamında yer almayan dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak, genel yargılama usûlü yerine ivedi yargılama usûlü uygulanarak karar verilmesinde usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

 

KARAR SONUCU :

 

Açıklanan nedenlerle;

 

1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;

 

2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

 

3. Kullanılmayan …-TL temyiz yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,

 

4.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine, 25/12/2023 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

 

(X) KARŞI OY :

 

Mahkemece, ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu değerlendirilerek verilen kararın temyiz edilmesi hâlinde, 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin (g) bendi uyarınca temyiz isteminin incelenip incelemeyeceğine ilişkin olarak öncelikle uyuşmazlığın ivedi yargılama usulü kapsamında olup olmadığına bakılması ve bu konuda bir karar verilmesi gerekmektedir.

 

İvedi yargılama usulüne tâbi olan işlemlerden doğan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın temyiz kanun yoluna başvurulabileceği, bunlar dışında kalan uyuşmazlıklarla ilgili olarak 20/07/2016 tarihinden sonra verilen kararlara karşı kural olarak istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, ancak 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği açıktır.

 

Bu durumda, Danıştay tarafından bir kararın istinaf incelemesinden geçmeden doğrudan temyizen incelenerek karar verilebilmesi için öncelikle ortada ivedi yargılama usulü kapsamında bir uyuşmazlık bulunması gerekmektedir.

 

İvedi yargılama usulü kapsamında yer almayan bir uyuşmazlığa ilişkin kararın istinaf aşaması (uyuşmazlığın Mahkemece ivedi yargılama usulü kapsamında bir uyuşmazlık olarak değerlendirilmesi nedeniyle) atlanmak suretiyle temyiz incelemesinin yapılması İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda düzenlenen iki veya üç aşamalı yargılama sistemine aykırılık oluşturur.

 

Danıştay tarafından, Mahkemece doğrudan temyiz incelemesine tâbi olduğu değerlendirilen uyuşmazlığın ivedi yargılama usulü kapsamında yer almadığına karar verilmesi hâlinde, Mahkemece yapılan değerlendirmeyle bağlı olunmaksızın, olması gerekenden hareketle istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

 

Dava konusu uyuşmazlığın, ivedi yargılama usulüne tâbi olmadığı değerlendirildiğinden temyiz isteminin görev yönünden reddine karar verilerek dosyanın Samsun Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderilmek üzere kararı veren … İdare Mahkemesi'ne iadesine karar verilmesi gerektiği oyuyla, bozma yönünde verilen karara katılmıyorum.

 


Bu sayfa 115 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor