Bu durumda, uyuşmazlıkla ilgili bölge idare mahkemesi idari dava dairesince yapılan istinaf incelemesi neticesinde verilen kararın temyiz edilmesi, yukarıda anılan Kanun hükümleri kapsamında mümkün olmadığı gibi, temyiz istemine konu Bölge İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında, temyiz yolunun açık olduğunun belirtilmesinin, kanunen temyiz yolu öngörülmeyen davalarda ilgilisine temyiz hakkı vermeyeceği de açık olduğundan temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerekmektedir.
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2023/12700 E. , 2023/5437 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2023/12700
Karar No : 2023/5437
TEMYİZ EDENLER (DAVALI : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
MÜDAHİLLER (DAVALI YANINDA) : 1- ... Endüstriyel Hammadde Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
2- ... Kireç Sanayi Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının kaldırılması istemiyle davalı idare ve davalı yanında müdahiller tarafından yapılan istinaf başvurularının reddine dair ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ :Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının, İdari Yargılama Usulü Kanununun 46. maddesinde sayılan temyize tabi kararlar arasında yer almadığı görüldüğünden, temyiz isteminin incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesinde "9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca, idari yaptırım kararları hariç çevresel etki değerlendirmesi sonucu alınan kararlar"ın ivedi yargılama usulüne tabi olduğu ve ivedi yargılama usulüne tabi davalarda verilen nihai kararların temyize tabi olduğu, "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin; 1. bendinde: İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz. 6. bendinde: "Bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir. Bu kararlar, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilir ve bu mahkemelerce yedi gün içinde tebliğe çıkarılır." kuralına, 8. fıkrasında ise "İvedi yargılama usulüne tabi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamaz." hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanunun "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 6. fıkrasında: "Bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir. Bu kararlar, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilir ve bu mahkemelerce yedi gün içinde tebliğe çıkarılır.", "Temyiz" başlıklı 46. maddesinde: "Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir:
a) Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları.
b) Konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar.
c) Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları.
d) Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları.
e) Müşterek kararnameyle yapılan atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri ile daire başkanı ve daha üst düzey kamu görevlilerinin atama, naklen atama ve görevden alma işlemleri hakkında açılan iptal davaları.
f) İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar.
g) Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun uygulanmasından doğan davalar.
h) Maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mev-zuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar.
ı) Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da bir meslek veya sanatın icrası veyahut kamu hizmetine giriş amacıyla yapılan sınavlar hakkında açılan davalar.
i) Liman, kruvaziyer limanı, yat limanı, marina, iskele, rıhtım, akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı boru hattı gibi kıyı tesislerine işletme izni verilmesine ilişkin mevzuatın uygulanmasından doğan davalar.
m) Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara karşı açılan davalar." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 48. maddesinin 6. fıkrasında; "Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödenmemiş olması halinde kararı veren; merci tarafından verilecek yedi günlük süre içerisinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, ilgili merci, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması veya kesin bir karar hakkında olması halinde de kararı veren merci, temyiz isteminin reddine karar verir. İlgili merciin bu kararları ile bu maddenin 2 nci fıkrasında belirtilen temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir." hükmü, 7. fıkrasında ise, temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin ödenmemiş olduğu, dilekçenin 3 üncü madde esaslarına göre düzenlenmediği ve temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapıldığı hususlarının dosyanın gönderildiği Danıştayın ilgili dairesi ve kurulunca saptanması hallerinde de 2 ve 6 ncı fıkralarda sözü edilen kararların ilgili daire ve kurulca kesin olarak verileceği" (Anayasa Mahkemesinin 20/7/2022 tarihli ve E.: 2022/48, K.: 2022/93 sayılı kararı ile bu fıkrada yer alan “ve 6 ncı” ibaresi, “istinafın kanuni süre geçtikten sonra yapılması hâli” yönünden iptal edilmiştir.) hükmü yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; "çevresel etki değerlendirmesi sonucu alınan kararlar"ın ivedi yargılama usulüne tabi olduğu, ivedi yargılama usulüne tabi olan davalarda ilk derece mahkemesince verilecek kararlara karşı doğrudan temyiz yoluna başvurulabileceği, Bölge İdare Mahkemelerinin ivedi yargılama usulüne tabi olan davalarda istinaf incelemesi yapma yetkisinin bulunmadığı, 2577 sayılı Kanunun 46. maddesinde, bölge idare mahkemesinin temyiz incelemesine tabi kararlarının sınırlı olarak sayıldığı, söz konusu maddede sayılanlar dışındaki davalar hakkında Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesince kesin olarak karar verilmesi gerektiği, kesin olarak verilen kararlar hakkındaki temyiz istemlerinin ise incelenemeyeceği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta; 07.01.2020 tarihli dilekçe ile Muğla Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü'ne davacı tarafından yapılan başvuru ile, Muğla ili, Menteşe ilçesi, ... Eteği, ... Yolu mevkii civarında faaliyet gösteren ... Kireç Sanayi AŞ'ye ait Kırma - Eleme Tesisi ve Kireç Üretim Fabrikası, ... Endüstriyel Hammaddeler ve Makine Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait Dolomit Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi ile ... Beton İnşaat Nakliye Ticaret Limited Şirketine ait Hazır Beton Tesisi hakkında, ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının tüm unsurlarıyla bir bütün halinde ve eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi, ÇED Raporu bulunmayan entegre tesisin bileşeni olan kireç fabrikasının taş ocağının ve beton santralinin faaliyetlerinin kesinleşen mahkeme kararı gereğince durdurulması, entegre tesis içindeki inşaat ve tadilat faaliyetlerinin denetlenerek diğer gerekli işlerin yapılması talebinde bulunulduğu, söz konusu başvuru üzerine, İl Müdürlüğü tarafından Bakanlığa görüş sorulması üzerine, "mahkeme kararının uygulanması" konulu, dava konusu edilen ... tarih ve ... sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirilmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünün ... tarih ve ... sayılı işlemi ile, 07.10.20210 tarihli ÇED Olumlu kararı ve bu kararın dayanağı olan ÇED Raporunun iptali talebiyle, ... İdare Mahkemesinin ... esasına kayden Bakanlık aleyhine açılan davada, Mahkemenin ... tarihli ve E:..., K:... sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğinden ÇED olumlu kararının geçerli olduğu ve bu karara esas faaliyete devam edilebileceği hususunda cevap verildiği dikkate alındığında, davaya konu işlemin, temyize tabi davalardan olan çevresel etki değerlendirmesi sonucu alınan kararlardan olmadığı gibi, 2577 sayılı Kanunun 46. maddesinde belirtilen temyiz edilebilir davalar kapsamında da olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, uyuşmazlıkla ilgili bölge idare mahkemesi idari dava dairesince yapılan istinaf incelemesi neticesinde verilen kararın temyiz edilmesi, yukarıda anılan Kanun hükümleri kapsamında mümkün olmadığı gibi, temyiz istemine konu Bölge İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında, temyiz yolunun açık olduğunun belirtilmesinin, kanunen temyiz yolu öngörülmeyen davalarda ilgilisine temyiz hakkı vermeyeceği de açık olduğundan temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, kullanılmayan ... -TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde müdahillere iadesine, 12/10/2023 tarihinde oybirliğiyle, kesin olarak karar verildi.