Dosyanın incelenmesinden; davacı hakkında düzenlenen 24/06/2016 tarihli vergi tekniği raporunda davacının 2010 yılı muhtelif dönemlerinde katma değer vergisi matrahında indirim konusu ettiği bir kısım faturanın sahte fatura olduğu ve söz konusu alış faturalarında yer alan katma değer vergisi tutarlarının indirilecek katma değer vergisi tutarlarından tenzili suretiyle yeniden oluşturulan katma değer vergisi beyan tablosuna göre tarhiyat yapılması ve raporun takdir komisyonuna veri olarak gönderilmesi gerektiğinin belirtildiği, bu arada 13/11/2015 tarihinde -inceleme tamamlanmadan önce- davacının takdir komisyonuna sevk edildiği, 10/08/2016 tarihinde takdir komisyonunca karar verildiği ve dava konusu cezalı tarhiyatlara ilişkin ihbarnamenin davacıya 03/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olayda, resen takdir nedeni bulunduğundan 2010 dönemine ilişkin olarak 31/12/2015 tarihinde dolacak olan tarh zamanaşımı süresinin dolmasından 48 gün önce 13/11/2015 tarihinde yapılan takdire sevk işlemi ile 213 sayılı Kanunun 114. maddesi uyarınca tarh zamanaşımı süresi durmuş olup, davaya konu cezalı tarhiyatın takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdii tarihini takip eden 48 gün içinde davacıya tebliğ edilmesi gerekirken 10/08/2016 tarihli takdir komisyonu kararının 03/10/2016 tarihinde -karardan 53 gün sonra- davacıya tebliğ edildiği, ancak takdir komisyonu kararının vergi dairesine hangi tarihte tevdii edildiği bilgisinin araştırılmadığı anlaşılmıştır.
Buna göre, yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ve tespitlerin bir bütün halinde değerlendirilmesinden takdir komisyonuna sevkin zamanaşımını durduracağı sonucuna ulaşılmış olup, takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi tarihi ve davacıya tarhiyatın tebliğ tarihine bakılarak zamanaşımı bulunup bulunmadığı zamanaşımı yoksa işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerektiğinden kararda hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/5424 E. , 2022/3990 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/5424
Karar No : 2022/3990
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … İnşaat Limited Şirketi
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle 2010/10, 11 ve 12. dönemi için takdir komisyonu kararına istinaden resen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; mükelleflerin dönem matrahlarının takdir komisyonlarınca takdir edilebilmesi için tarh dosyasının takdir komisyonuna sevki öncesinde resen takdir nedeninin var olması gerektiği, olayda ise takdire sevk esnasında defter ve beyannamelerin gerçeği yansıtmadığına dair bir delil bulunmadığı, takdir sebebinin 24/06/2016 tarihli vergi tekniği raporu ile ortaya çıkması nedeniyle bu tarihten önce tarh dosyasının takdire sevki mümkün olmadığı anlaşıldığından davacı hakkında 2010 yılı muhtelif dönemlerine ilişkin olarak yapılacak bir tarhiyat için tarh zamanaşımı süresinin 31/12/2015 tarihinde dolduğundan 24/06/2016 tarihli rapora dayanılarak tarh edilen cezalı katma değer vergilerinde zamanaşımı nedeniyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 113. maddesinde, zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmış olup bu durum mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade eder. 114. maddesinde ise, "Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder." denilmek suretiyle takdir komisyonu kararlarına istinaden yapılan re'sen tarhiyatlarda zamanaşımı hususunun olup olmadığının tespiti için takdir komisyonuna sevk tarihi, takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi tarihi, ihbarnamenin tebliğ tarihi ve takdir komisyonunda geçen süreye (takdir komisyonuna sevk tarihi ile takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi tarihi arasındaki süre) bakılarak karar verilmelidir.
Bilindiği üzere Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinde sayılan re'sen vergi tarhını gerektiren sebeplerin varlığı halinde vergi inceleme elemanlarınca ilgili dönem matrahı re'sen tarh edilebileceği gibi takdir komisyonuna sevk edilerek de söz konusu işlem yapılabilmektedir. Kanunun 74. maddesinde ise, takdir komisyonlarının görevlerini yaparken takdir sebeplerinin bulunup bulunmadığını inceleyemeyeceği, hatalı gördüğü işlemlerde ilgili vergi dairesini yazı ile ikaz etmeye mecbur olduğu hükme bağlanmıştır. Bu itibarla, takdir komisyonu takdir nedenleri ile ilgili herhangi bir belirleme yapma veya değiştirme hakkına sahip değildir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, takdir komisyonu kararına göre yapılan tarhiyatlarla ilgili uyuşmazlıklarda zamanaşımı ile ilgili hususların çözümünde, genel ilke olarak takdir komisyonuna sevkle tarh zamanaşımının durduğunun kabulü gereklidir. Takdir komisyonuna sevk edilme sebepleri ise mahkemece ayrıca değerlendirilmelidir. Dolayısıyla, yalnızca takdire sevk tarihine bakılarak takdir komisyonuna sevkin, zamanaşımını durdurmak amacıyla yapıldığının bu çerçevede kabulüne imkan bulunmamaktadır. Mevcut vergi incelemeleri tamamlanmadan da takdire sevk işleminin bu kapsamda yapılabileceği ve tamamlanan inceleme sonucunda elde edilen bilgi ve verilerin takdir komisyonunca da değerlendirilebileceği tabiidir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı hakkında düzenlenen 24/06/2016 tarihli vergi tekniği raporunda davacının 2010 yılı muhtelif dönemlerinde katma değer vergisi matrahında indirim konusu ettiği bir kısım faturanın sahte fatura olduğu ve söz konusu alış faturalarında yer alan katma değer vergisi tutarlarının indirilecek katma değer vergisi tutarlarından tenzili suretiyle yeniden oluşturulan katma değer vergisi beyan tablosuna göre tarhiyat yapılması ve raporun takdir komisyonuna veri olarak gönderilmesi gerektiğinin belirtildiği, bu arada 13/11/2015 tarihinde -inceleme tamamlanmadan önce- davacının takdir komisyonuna sevk edildiği, 10/08/2016 tarihinde takdir komisyonunca karar verildiği ve dava konusu cezalı tarhiyatlara ilişkin ihbarnamenin davacıya 03/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olayda, resen takdir nedeni bulunduğundan 2010 dönemine ilişkin olarak 31/12/2015 tarihinde dolacak olan tarh zamanaşımı süresinin dolmasından 48 gün önce 13/11/2015 tarihinde yapılan takdire sevk işlemi ile 213 sayılı Kanunun 114. maddesi uyarınca tarh zamanaşımı süresi durmuş olup, davaya konu cezalı tarhiyatın takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdii tarihini takip eden 48 gün içinde davacıya tebliğ edilmesi gerekirken 10/08/2016 tarihli takdir komisyonu kararının 03/10/2016 tarihinde -karardan 53 gün sonra- davacıya tebliğ edildiği, ancak takdir komisyonu kararının vergi dairesine hangi tarihte tevdii edildiği bilgisinin araştırılmadığı anlaşılmıştır.
Buna göre, yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ve tespitlerin bir bütün halinde değerlendirilmesinden takdir komisyonuna sevkin zamanaşımını durduracağı sonucuna ulaşılmış olup, takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi tarihi ve davacıya tarhiyatın tebliğ tarihine bakılarak zamanaşımı bulunup bulunmadığı zamanaşımı yoksa işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerektiğinden kararda hukuka uyarlık bulunmamıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 14/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.