Olayda, … isimli polis memuru tarafından, kendisi ile davacı ve davacının eşi arasında geçen konuşmaların kayda alındığı ve bu ses kaydındaki konuşmalarda davacının adı geçen polis memuruna, "...senin ya buradan cesedin çıkar ya tayinin çıkar... yaptığın çok büyük şerefsizlik..." şeklinde onur kırıcı sözler söylediğinin sabit olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin tesis edildiği görülmektedir.
Ancak, T.C. Anayasasının 38. maddesi hükmü ile Anayasa Mahkemesince konuya ilişkin belirlenen genel ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, anılan dinleme kayıtlarının hukuka aykırı delil niteliğinde olması nedeniyle disiplin cezasına dayanak alınmasına imkan bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır
Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2016/15945 E. , 2019/2827 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/15945
Karar No : 2019/2827
TEMYİZ EDEN (DAVACI) :
KARŞI TARAF (DAVALI) : İçişleri Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … İli, … İlçe Emniyet Müdürlüğünde emniyet amiri olarak görev yapan davacının "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/B-1. maddesi uyarınca 3 günlüğe kadar aylık kesimi cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de, aynı Tüzüğün 15. maddesi uyarınca bir alt ceza uygulanarak kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Disiplin Kurulunun 23/06/2011 tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dosyada mevcut soruşturma dosyası, tanık ifadeleri ve eki bilgi ve belgeler ile anılan olayla ilgili olarak … isimli polis memuru tarafından kayda alınan ses kaydı CD'sinin dökümünün birlikte incelenmesinden; … İl Emniyet Müdürlüğüne 17/09/2010 tarihinde isimsiz olarak gelen e-postanın … tarafından gönderildiğinden şüphelenilmesi üzerine davacının, adı geçen polis memurunu odasına çağırdığı ve eşinin de bulunduğu bir ortamda polis memuruna karşı "...senin ya buradan cesedin çıkar ya tayinin çıkar... yaptığın çok büyük şerefsizlik..." şeklinde onur kırıcı sözler söylediğinin anlaşılması karşısında, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/B-1. maddesi kapsamına girdiği anlaşılan eylemi nedeniyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan, davacının; Türk Ceza Kanunu'nun 133. maddesinde, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları taraflardan birinin rızası olmadan dinleyenlerin ve kayda alanların cezalandırılacağı öngörüldüğünden, suç olan bir eylem sonucu elde edilen delilin hukuken geçerli olamayacağı yolundaki iddiasına karşılık, davacının makam odasında kendisi, eşi ve bir polis memuru arasında geçen konuşmanın kamuya açık alanda geçmesi nedeniyle aleni olmadığının kabulüne imkan bulunmadığı gibi, kendisine karşı fiziki veya fiili bir saldırı olan kişinin bu saldırıyı kaydederek lehine delil olarak kullanmasının kişinin kendisini savunma hakkı kapsamında olduğu ve ayrıca bu delil ve tespitlerin özel hayatın gizliliğini ihlal etmemek kaydıyla ceza hukukundan farklı olarak disiplin hukukunda delil olarak kabul edilebileceği belirtilerek, anılan iddiaya itibar edilmemiştir. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hukuka aykırı olan delillere itibar edildiği ve eksik soruşturma yürütüldüğü ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz dilekçesinde subjektif değerlendirmelere yer verildiği ve dilekçede ileri sürülen hususların 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uymadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… İli, … İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde emniyet amiri olarak görev yapan davacı ve aynı yerde polis memuru olarak görev yapan eşi hakkında … İl Emniyet Müdürlüğüne 17/09/2010 tarihinde gelen isimsiz elektronik postada; davacının eşinin işe hiç gitmediği, davacının eşine ayrımcılık yaptığı, bunların mobese kayıtlarında da mevcut olduğu belirtilmiştir.
Bu elektronik postanın … isimli polis memuru tarafından gönderildiğinden şüphelenilmesi nedeniyle, davacının, eşinin de bulunduğu bir ortamda adı geçen polis memuruna karşı onur kırıcı sözler söylediği iddiasında bulunulması üzerine başlatılan disiplin soruşturması neticesinde davacının, "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/B-1. maddesi uyarınca 3 günlüğe kadar aylık kesimi cezasıyla cezalandırılması gerekmekte ise de, aynı Tüzüğün 15. maddesi uyarınca bir alt ceza uygulanarak kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
T.C. Anayasasının 38. maddesinin 6. fıkrasında, "Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez" hükmüne yer verilmiştir.
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 5/B-1. maddesinde, "kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak", aylık kesim cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmış; aynı Tüzüğün “Bir alt ceza verilmesi” başlıklı 15. maddesinde ise, “Kararın verildiği güne kadar geçmiş hizmetleri olumlu ve sicilleri iyi olan memurlara Tüzükte gösterilen cezanın bir derece aşağısı uygulanabilir.” kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Hukuka aykırı olarak elde edilen delillere dayanılarak mahkumiyet kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince verilen 01/02/2018 tarih ve Başvuru No:2014/4704 sayılı kararda; kanuni bir temeli olmadan elde edildiği veya elde ediliş yöntemi bakımından hukuka aykırı olduğu ilk bakışta anlaşılabilen veya derece mahkemelerince hukuka aykırı olduğu tespit edilen delillerin yargılamada tek veya belirleyici delil olarak kullanılmasının hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturabileceği; hakkaniyete uygun bir yargılamanın, delillerin gerçekliği ve güvenilirliği konusundaki kuşkuların giderilmesini ve delillerin güvenilirliğine ve gerçekliğine etkili bir şekilde itiraz etme fırsatının tanınmış olmasını zorunlu kıldığı vurgulanmıştır.
Olayda, … isimli polis memuru tarafından, kendisi ile davacı ve davacının eşi arasında geçen konuşmaların kayda alındığı ve bu ses kaydındaki konuşmalarda davacının adı geçen polis memuruna, "...senin ya buradan cesedin çıkar ya tayinin çıkar... yaptığın çok büyük şerefsizlik..." şeklinde onur kırıcı sözler söylediğinin sabit olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin tesis edildiği görülmektedir.
Ancak, T.C. Anayasasının 38. maddesi hükmü ile Anayasa Mahkemesince konuya ilişkin belirlenen genel ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, anılan dinleme kayıtlarının hukuka aykırı delil niteliğinde olması nedeniyle disiplin cezasına dayanak alınmasına imkan bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Kanuna aykırı olarak elde edildiği açık olan dinleme kayıtları değerlendirme dışı bırakılarak diğer deliller yönünden uyuşmazlık konusu olay değerlendirildiğinde ise, tanık olarak ifadelerine başvurulan kişilerin ifadelerinde, davacının onur kırıcı söylemlerde bulunduğunu duymadıklarını beyan ettiklerinin görülmesi karşısında, davacının üzerine atılı fiilin sübuta ermediği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16/04/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz istemine konu idare mahkemesi kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir neden bulunmadığından istemin reddi ile kararın onanması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.