DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2023/1309 E. , 2023/1466 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2023/1309
Karar No : 2023/1466
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı - …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Hizmetleri Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan davacı tarafından, 2007 yılının muhtelif dönemleri için ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin iadesi istemiyle yapılan şikâyet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen verginin kanuni veya ticari faizden yüksek olanı üzerinden hesaplanacak faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
Mükellefiyette hata bulunmadığı gerekçesine dayanan davanın reddine dair kararın bozulması üzerine bozma kararına uyan ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Yürüttüğü faaliyeti dolayısıyla davacının banka ve sigorta muameleleri vergisinin mükellefi olmadığı olayda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 118. maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde tanımlanan ve vergilendirme hatası olarak kabul edilen "mükellefiyette hata"nın varlığının kabulü zorunlu olduğundan düzeltme şikayet başvurusunun reddine dair işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Davacıdan hukuka aykırı olarak tahsil edilen banka ve sigorta muameleleri vergisinin, 6183 sayılı Kanun'a göre hesaplanan tecil faizi ile iadesi gerekmektedir.
Vergi Mahkemesi, bu gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline, 2007 yılının muhtelif dönemleri için ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin, tahsil tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanun'a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ile birlikte iadesine karar vermiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesinin 22/09/2022 tarih ve E:2021/382, K:2022/3425 sayılı kararı:
Mahkeme kararının, dava konusu işlemin iptaline ilişkin hüküm fıkrası yönünden yapılan inceleme:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca yapılan inceleme sonucunda, temyiz istemine konu yapılan kararın, dava konusu işlemin iptaline ilişkin hüküm fıkrasının Danıştay Yedinci Dairesinin 29/03/2019 tarih ve E:2014/5605, K:2019/2169 sayılı kararındaki esaslar doğrultusunda verildiği anlaşıldığından, anılan hüküm fıkrası usul ve hukuka uygun olup, davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Mahkeme kararının, fazladan ödenen vergilerin tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faiziyle iadesine ilişkin hüküm fıkrası yönünden inceleme:
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun'da yer alan düzenlemeler uyarınca tahsil edilen tutarın, başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle iadesi gerekmektedir.
Anılan nedenle kararın faize ilişkin hüküm fıkrasının idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faize hükmedilmesine ilişkin kısmında hukuka aykırılık, faizin başlangıcı ve türü ile ilgili fazlaya ilişkin kısmında ise hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Karar sonucu:
Daire bu gerekçeyle kararın davaya konu işlemin iptali ile fazladan ödenen tutarların idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle iadesine ilişkin hüküm fıkrasını onamış, kararın faize ilişkin hüküm fıkrasının yasal faizi aşan tecil faizine isabet eden kısmı ile vergilerin ödendiği tarih ile idareye başvuru tarihi arasında geçen süreye ilişkin olarak faize hükmedilmesine ilişkin hüküm fıkrasını ise bozmuştur. Daire, davalının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
213 sayılı Kanunun 112. maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer verilen fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanun'a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ile birlikte mükellefe iade edileceği kuralı uyarınca, davacıdan hukuka aykırı olarak tahsil edilen verginin, tahsil tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edileceği tarihe kadar geçen süre için de aynı dönemde 6183 sayılı Kanun'a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ile birlikte iade edilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, 2007 yılının muhtelif dönemleri için ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisi üzerinden, tahsil tarihinden idareye başvuru tarihine kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanun'a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faizin ve idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak olan yasal faizi aşan tecil faizinin davacıya ödenmesi gerekir.
Vergi mahkemesi, bu ek gerekçeyle bozulan kısım yönünden ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacının faiz isteminin yasal bir dayanağının bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ: Davalının temyiz isteminin kısmen kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının kanuni faiz oranını aşan hüküm fıkrasının bozulması; faiz başlangıç tarihine dair hüküm fıkrasına ilişkin temyiz isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
I. Israr kararının, fazladan ödenen vergilerin hesaplanacak tecil faiziyle birlikte iadesine ilişkin hüküm fıkrası yönünden yapılan inceleme:
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 10/03/2021 tarih ve E:2021/1, K:2021/3 sayılı kararında, bölge idare mahkemesi dava daireleri arasındaki karar aykırılığının, "dava dilekçesinde, 213 sayılı sayılı Vergi Usul Kanunu'na tabi olan ve 15/6/2012 tarihinden sonra tahsil edilip yargı kararı uyarınca iadesi gereken bir verginin herhangi bir yasal dayanak gösterilmeksizin yasal/kanuni faiziyle birlikte iadesine karar verilmesinin istenmesi durumunda, yasal/kanuni faiz talebinden, Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesinin 6322 sayılı Kanun'la değişik (4) numaralı fıkrasında belirtilen tecil faizinin anlaşılması gerektiği yönünde giderilmesine" karar verilmiştir.
Kurul, kararında, 213 sayılı Kanun'un (4) numaralı fıkrasında yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 15/6/2012 tarihini esas almıştır.
Olayda dava konusu vergiler bu tarihten önce, 2007 yılında ödendiğinden tahsil edilen tutarların Danıştay Yedinci Dairesinin kararında yer alan aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle yasal faiziyle birlikte iade edilmesi gerekmektedir.
Anılan nedenle ısrar kararının tahsil edilen tutarların tecil faiziyle birlikte iade edilmesi gerektiğine ilişkin hüküm fıkrasının yasal faizi aşan kısmında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
II. Israr kararının, fazladan ödenen vergilerin iadesinde uygulanacak faiz başlangıcının tahsil tarihi olarak belirlenmesine ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi hakkındaki inceleme:
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararının faiz başlangıcına ilişkin hüküm fıkrası aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1-Davalının temyiz isteminin KISMEN REDDİNE, KISMEN KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının, fazladan ödenen vergilerin iadesinde uygulanacak faiz başlangıcının tahsil tarihi olarak belirlenmesine ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3- Anılan kararın, fazladan ödenen vergilerin hesaplanacak tecil faiziyle birlikte iadesine ilişkin hüküm fıkrasının yasal faiz oranını aşan kısmının BOZULMASINA,
4- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/12/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının fazladan ödenen vergilerin iadesinde uygulanacak faiz başlangıcının tahsil tarihi olarak belirlenmesine ilişkin hüküm fıkrasının Danıştay Yedinci Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile Kurul kararının bu kısmına katılmıyoruz.
XX - KARŞI OY:
Anayasa Mahkemesinin 10/02/2011 tarih ve E:2008/58, K: 2011/37 sayılı iptal kararı üzerine, 15/06/2012 tarihli ve 28324 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6322 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la yeniden düzenlenen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesinin (4) numaralı fıkrasında fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanun'a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte anılan Kanun'un 120. maddesi hükümlerine göre mükellefe red ve iade edileceği düzenlenmiştir.
Diğer bir ifadeyle vergi idaresince, mükelleflerden 15/06/2012 tarihinden sonra fazla ve yersiz olarak tahsil edilen tutarların 6183 sayılı Kanun'a göre belirlenen tecil faiziyle iade edileceği açıkça hüküm altına alınmış bulunmaktadır.
Öte yandan 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un "Kanuni Faiz" başlıklı 1. maddesinde, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'na göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse yıllık olarak, bu Kanun'da belirtilen oranda ödeme yapılacağı kuralı bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden Danıştay Yedinci Dairesinin bozma kararına uyan vergi mahkemesince verilen kararın bu defa kısmen bozulması üzerine sigorta acentesi olarak faaliyet gösteren davacının 2007 yılında ödemiş olduğu banka ve sigorta muameleleri vergilerinin tahsil tarihinden itibaren işleyecek tecil faiziyle birlikte iadesi yönünde ısrar kararı verildiği anlaşılmıştır.
Devletin vergilendirme yetkisi Anayasa'nın 73. maddesinde yer alan verginin kanuniliği, mali güce göre ödenmesi, genelliği, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ilkeleri yanında Anayasa'nın genel ilkeleri ile de sınırlandırılmıştır. Bu durum hukuki güvenliği sağlama amacına matuftur ve vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği dönemde yürürlükte olmayan bir kanuna dayanılarak mali yükün artırılmasına imkan vermez. Aksine bir anlayış, bir Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ait olmakla birlikte o tarihte devam etmekte olan durumları ayrık tutan geçici bir hükme yer vermemiş olmasına rağmen, kapsamına giren olayların bir bölümü açısından yürürlüğe girmesini önlemek anlamına gelir ki, böyle bir anlayış hukukun temel ilkeleri ile bağdaşmaz.
Olayda 2007 yılına ilişkin banka ve sigorta muameleleri vergisinin davacıdan 15/06/2012 tarihinden önce tahsil edildiği tartışmasız olup tahsilatın hukuka aykırılığı ise ilk olarak Danıştay Yedinci Dairesinin 29/03/2019 tarihli kararıyla ortaya konulmuştur.
6322 sayılı Kanun'la 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesinde getirilen değişiklik ile fazla ve yersiz olarak tahsil edilen vergiler için tecil faizi öngörüldüğünden bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren tahsil edilen vergiler için söz konusu düzenleme uyarınca fazla ve yersiz tahsil edilen vergilerin iadesinde tecil faizi uygulanacağında duraksama yoktur. İhtilaf, bu tarihten önce tahsil edilip de Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihte sonradan haksız ve yersiz olarak vergi idaresinin uhdesinde kalıp mükellefin mamelekinden çıkmış durumda olan alacaklar için iade edilecek tutara hangi faiz oranının uygulanacağı hususuna ilişkindir.
Bilindiği gibi, 6322 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce 213 sayılı Kanun'da mükelleflerden fazla ve yersiz olarak tahsil edilen tutarların iadesinde uygulanacak faize ilişkin açık bir belirleme olmadığından yargı içtihatları ile bu boşluk doldurulmuş ve 3095 sayılı Kanun'a göre faizin ödenmesi gerektiği yolunda içtihat birliği de sağlanmıştır. Hal böyle iken salt 6322 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce mal varlığından amme alacağının tahsil edilmiş olması nedeniyle bu tarihten sonra da hazinede kalıp mükellefin mamelekinden çıkmış olması durumu devam eden alacaklar için bu tarihten sonra da 3095 sayılı Kanun'a göre faizin uygulanması, başka bir ifade ile tecil faizinin uygulanamayacağı sonucuna varılması; 6322 sayılı Kanun ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda yapılan düzenlemelerin amacına uygun düşmeyeceği gibi, hakkaniyete de uygun olmayacaktır.
Bu durumda yargı kararıyla haksız ve yersiz olarak davacıdan tahsil edildiğine hükmedilen tutarın 213 sayılı Kanun'un 112. maddesinin (4) numaralı fıkrasının yürürlüğe girdiği 15/06/2012 tarihine kadar 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca belirlenen faiz oranı, anılan tarihten sonra ise 6183 sayılı Kanun'da göre belirtilen tecil faiz oranı üzerinden faiz hesaplanmak suretiyle davacıya iade edilmesi gerekmektedir.
Anılan nedenle Kurul kararının, ısrar kararının kanuni faiz oranını aşan hüküm fıkrasının bozulmasına dair kısmına katılmıyoruz.