DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2023/1384 E. , 2023/1462 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2023/1384
Karar No : 2023/1462
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … İdaresi Başkanlığı
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan davacı tarafından, 2007 yılının muhtelif dönemleri için ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin iadesi istemiyle yapılan şikâyet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen verginin tahsil tarihinden itibaren kanuni veya ticari faizden yüksek olanı üzerinden hesaplanacak faiziyle birlikte iadesine hükmedilmesi istemiyle dava açılmıştır.
Mükellefiyette hata bulunmadığı gerekçesiyle verilen davanın reddine dair kararın bozulması üzerine bozma kararına uyan … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun olay tarihinde yürürlükte olan 28. maddesinin birinci fıkrası ile 30. maddesi uyarınca banka ve sigorta muameleleri vergisinin mükellefi sigorta şirketleridir. Sigorta acentelerinin sigorta şirketleriyle yaptıkları acentelik sözleşmeleriyle sigorta sözleşmesi yapma ve prim tahsil etme konularında yetkili kılınmaları da banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi sayılmalarını gerektirmez.
Sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan davacının, düzeltme ve şikâyet başvurularına konu edilen verginin mükellefi olmadığı açık olduğundan mükellefiyette hatanın varlığı nedeniyle dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Vergi mükelleflerinin, idarenin hizmet kusuru oluşturan hukuka aykırı vergilendirme işlemlerinden doğan zararlarının işlemi yapan idare tarafından karşılanması Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasının amir hükmü gereğidir.
Anılan nedenle hukuka aykırı olduğu kabul edilen ve davacıdan tahsil edilen banka ve sigorta muameleleri vergilerine ilişkin tutarların, ortada ticari bir iş de bulunmadığından, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya iadesi gerekmektedir.
Mahkeme bu gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline ve fazladan ödenen tutarın tahsil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya iadesine karar vermiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesinin 12/09/2022 tarih ve E:2020/2090, K:2022/3150 sayılı kararı:
Temyize konu kararın, dava konusu işlemin iptaline ve fazladan ödenen vergilerin idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte iadesine ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi yönünden yapılan inceleme:
Vergi Mahkemesi kararının anılan hüküm fıkrası usul ve hukuka uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın anılan hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Kararın, ödenen vergilerin tahsil tarihi ile idareye başvuru tarihi arasında geçen süre için faize hükmedilmesine yönelik hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi yönünden
yapılan inceleme:
İdareyi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutan Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrası yargı kararı uyarınca iadesi gereken bir miktar paranın idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilememesinden doğan zararın giderilmesini de kapsamaktadır.
İadesi gereken tutar yönünden vergi idaresi ile davacı arasındaki ilişki, iadenin yargı kararıyla hüküm altına alınması nedeniyle yönetilen-idare ilişkisi olmaktan çıkarak bir borç ilişkisine dönüşmüştür. Dolayısıyla, bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, 1. maddesinde Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu'na göre faiz ödenmesi gereken hallerde hangi oranda faiz ödeneceğini düzenleyen 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz ödenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'da yer alan düzenlemeler uyarınca faizin başlangıç tarihinin idareye başvuru tarihi olarak kabulü gerekirken vergilerin ödendiği tarih olarak kabul edilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Karar sonucu:
Daire bu gerekçeyle kararın dava konusu işlemin iptali ile fazladan ödenen tutarların idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle iadesine ilişkin hüküm fıkrasını onamış; vergilerin ödendiği tarih ile idareye başvuru tarihi arasında geçen süreye ilişkin olarak faize hükmedilmesine yönelik hüküm fıkrasını bozmuş; tarafların karar düzeltme istemini de reddetmiştir.
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının faiz isteminin yasal bir dayanağının bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE,
2- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/12/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi