Olayda, davacı şirketin iş yeri adresinde bulunamadığı ve yeni adresinin bilinmediği usulüne uygun olarak tespit edildikten sonra defter ve belge isteme yazısı davacı şirketin kanuni temsilcisinin ikametgâh adresinde eşine tebliğ edildiğinden bu tebligattta hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/1446 E. , 2024/74 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1446
Karar No : 2024/74
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … İnşaat
Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, herhangi bir mücbir sebep bulunmaksızın yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediğinden bahisle katma değer vergisi indirimleri reddedilmek suretiyle yeniden düzenlenen beyan tablosu uyarınca 2013 yılının Ocak ilâ Eylül, Kasım ve Aralık dönemleri için vergi inceleme raporuna istinaden re'sen tarh edilen katma değer vergileri ile vergilerin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Davacı şirketin defter ve belgelerinin istenmesine ilişkin 11/11/2016 tarihli yazı şirketin iş yeri adresi olarak belirttiği adrese tebliğe çıkarılmış, tebliğ alındısına herhangi bir şerh düşülmeksizin iade edilmiştir. Şirket adresinde 05/12/2016 tarihinde yapılan yoklamada adresin kapalı olduğu, esnaf ile yapılan görüşmede şirketin altı ay önce adresten ayrıldığı tespit edilmiştir. 06/12/2016 tarihli defter ve belge isteme yazısı davacının kanuni temsilcisi ...'ın ikametgah adresinde, eşine tebliğ edilmiştir. Davacı tarafından defter ve belgelerin mazeretsiz olarak yasal süresi içinde ibraz edilmediğinden bahisle dava konusu vergi ziyaı cezalı tarhiyatlar yapılmıştır.
Olayda şirket adına tebliğe çıkarılan defter belge isteme yazısının tebliğ alındısında herhangi bir ibare yer almamaktadır. 05/12/2016 tarihli yoklamanın da Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesinde belirtilen anlamda tutanak olmadığı açıktır. Davacının kanuni temsilcisi ... adına çıkarılan defter belge isteme yazısının ise kanuni temsilcinin ikametgahında şirketle hukuki ve fiili irtibatı olduğu ortaya konulamayan ve bu konuda tebliğ alındısına şerh düşülmeyen eşine tebliğ edilmesinin hukuka uygun olduğundan bahsedilemeyecektir. Dolayısıyla usulüne uygun olarak tebliğ edilmeyen defter belge isteme yazısı üzerine defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediğinden bahisle tarh edilen dava konusu vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Mahkeme bu gerekçeyle cezalı tarhiyatı kaldırmıştır.
Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Vergi Dava Dairesi istinaf istemine konu kararın usul ve hukuka uygun olduğu ve kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle istinaf istemini reddetmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 13/09/2021 tarih ve E:2019/2809, K:2021/3954 sayılı kararı:
Olayda, 11/11/2016 tarihli defter belge isteme yazısı, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde şirketin iş yeri adresi olarak belirtilen adrese tebliğe çıkarılmıştır. Şirketin iş yeri adresinde 05/12/2016 tarihinde yapılan yoklamada ilgili adresin boş ve kapalı olduğu, camında kiralık tabelasının yazılı bulunduğu, çevre esnafla yapılan görüşmede söz konusu firmanın yaklaşık altı ay önce ilgili adresten ayrıldığı hususları tespit edilmiştir. Bunun üzerine 06/12/2016 tarihli defter belge isteme yazısının kanuni temsilcinin ikametgah adresine tebliğe çıkarılması ve aynı adreste görüşüne nazaran 18 yaşından aşağı ve bariz bir surette ehliyetsiz olmayan kişilere tebliğ edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08/02/2019 tarih ve E:2013/3, K:2019/1 sayılı kararıyla, davacılar tarafından, mücbir sebep olmaksızın inceleme elemanına ibraz edilmeyen yasal defterler ve belgelerin mahkemeye sunulabileceğinin ileri sürülmesi halinde, bu defter ve belgeler davacıdan istenip, defterlerdeki kayıtlar incelenip, bu kayıt ve belgeler hakkında davanın diğer tarafı olan vergi dairesinin görüşü ve saptamaları da alınarak yapılacak hukuki değerlendirmeye göre karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, oluşan içtihat aykırılığının bu doğrultuda birleştirilmesine karar verilmiştir.
Bu durumda, davacının ilk derece mahkemesince yapılan yargılama aşamasında ibraz edebileceğini belirttiği defter ve belgeler istenerek, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun anılan kararında belirtilen inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiğinden Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi Dava Dairesi, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu vergi ve cezaların hukuka uygun olduğu belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Tüzel kişilere 213 sayılı Kanun'da sayılan bilinen adreslerinde ulaşılamaması halinde kanuni temsilcisinin ikametgâh adresinde tebliğin denenmesi yönünde kanuni bir zorunluluk bulunmamaktadır. Ancak tüzel kişilerin bilinen adreslerinde bulunamadığı hususunun usulüne uygun olarak tespit edilmiş olması durumunda vergilendirme ile ilgili işlemin kanuni temsilcinin ikametgâh adresinde tebliğ edilmesinde hukuken bir engel bulunmamaktadır.
Olayda, davacı şirketin iş yeri adresinde bulunamadığı ve yeni adresinin bilinmediği usulüne uygun olarak tespit edildikten sonra defter ve belge isteme yazısı davacı şirketin kanuni temsilcisinin ikametgâh adresinde eşine tebliğ edildiğinden defter ve belge isteme yazısının kanuni temsilcinin ikametgâh adresinde tebliğ edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle dava dilekçesinde defter ve belgelerin ibraz edilebileceği belirtildiğinden davacıdan ilgili dönem defter ve belgeleri istenilerek Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08/02/2019 tarih ve E:2013/3, K:2019/1 sayılı kararında belirtilen inceleme yapılmak üzere ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacı şirketin iş yeri adresinde bulunamaması ve yeni adresinin bilinmemesi nedeniyle 11/11/2016 tarihli defter ve belge isteme yazısı tebliğ edilememiştir. Adreste 05/12/2016 tarihinde yapılan yoklamada, adresin boş ve kapalı olduğu, camında kiralık yazılı levha bulunduğu çevre esnafla yapılan görüşmede şirketin yaklaşık altı ay önce adresten ayrıldığının ifade edildiği tespit edilmiştir. Bunun üzerine 06/12/2016 tarihli defter ve belge isteme yazısı, davacı şirketin kanuni temsilcisinin ikamet adresinde kanuni temsilcinin eşine 23/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Buna rağmen defter ve belgelerin mücbir sebep hallerinden biri olmaksızın incelemeye ibraz ibraz edilmediğinden bahisle ilgili dönem katma değer vergisi indirimleri reddedilmek suretiyle yeniden düzenlenen beyan tablosu uyarınca dava konusu katma değer vergileri tarh edilmiş ve vergilerin üç katı tutarında vergi ziyaı cezaları kesilmiştir.
İLGİLİ HUKUK :
i. İlgili Mevzuat:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanun'un “Tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94. maddesinin birinci fıkrasında, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı; ikinci fıkrasında, tüzel kişilere yapılacak tebliğin bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının yeterli olacağı; üçüncü fıkrasında ise kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğin, ikametgâh adresinde bulunanlardan veya iş yerlerindeki memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı düzenlenmiştir.
213 sayılı Kanun'un "Bilinen adresler" başlıklı 101. maddesinin 7061 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki hali şu şekildedir:
"Bu kanuna göre bilinen adresler şunlardır:
1. Mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adresler;
2. Adres değişikliğinde bildirilen adresler;
3. İşi bırakmada bildirilen adresler;
4. Vergi beyannamelerinde bildirilen adresler;
5. Yoklama fişinde tesbit edilen adresler;
6. Vergi mahkemesinde dava açma dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler;
7. Yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tesbit edilen adresler (İlgilinin tutanakta imzası bulunmak şartiyle);
8. Bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir varakalarında tesbit edilen adresler.
Mektupların gönderilmesinde bu adreslerden tarih itibariyle tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tesbit edilmiş olanı nazara alınır."
ii. İlgili Karar:
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08/02/2019 tarih ve E:2013/3, K:2019/1 sayılı kararıyla, davacılar tarafından, mücbir sebep olmaksızın inceleme elemanına ibraz edilmeyen yasal defterler ve belgelerin mahkemeye sunulabileceğinin ileri sürülmesi halinde bu defter ve belgeler davacıdan istenip defterlerdeki kayıtlar incelenip bu kayıt ve belgeler hakkında davanın diğer tarafı olan vergi idaresinin görüşü ve saptamaları da alınarak yapılacak hukuki değerlendirmeye göre karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, aykırı içtihatların bu doğrultuda birleştirilmesine karar verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Tebliğ, hukuki bir işlemden ilgili kimsenin haber almasını sağlamak için yetkili makamın kanuni şekilde yazı veya ilan ile yapacağı belgelendirme işlemidir. İdari işlemlerin ilgilisine tebliğ edilmesinde amaç, işlemin muhatabı açısından yasal haklarını kullanabilmesine imkan tanımak; işlemi tesis eden idare açısından da hakkında işlem tesis edilen kişilerin hukuki sorumluluklarını yerine getirip getirmediğini tespit etmektir.
213 sayılı Kanun'da, gerçek ve tüzel kişilerin hangi adreslerinin bilinen adres olarak kabul edileceği sayma suretiyle belirlenmiştir. Bilinen adresler arasında tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin ikametgâh adresleri sayılmamıştır. Dolayısıyla tüzel kişilere 213 sayılı Kanun'da sayılan bilinen adreslerinde ulaşılamaması halinde kanuni temsilcisinin ikametgâh adresinde tebliğin denenmesi yönünde kanuni bir zorunluluk bulunmamaktadır. Ancak tüzel kişilerin bilinen adreslerinde bulunamadığı hususunun usulüne uygun olarak tespit edilmiş olması durumunda, tebligatın yukarıda belirtilen amaçları dikkate alındığında, vergilendirme ile ilgili işlemin kanuni temsilcinin ikametgâh adresinde tebliğ edilmesinde hukuken bir engel bulunmamaktadır.
Olayda, davacı şirketin iş yeri adresinde bulunamadığı ve yeni adresinin bilinmediği usulüne uygun olarak tespit edildikten sonra defter ve belge isteme yazısı davacı şirketin kanuni temsilcisinin ikametgâh adresinde eşine tebliğ edildiğinden bu tebligattta hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle dava dilekçesinde defter ve belgelerin ibraz edilebileceği belirtildiğinden davacıdan ilgili dönem defter ve belgeleri istenerek Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08/02/2019 tarih ve E:2013/3, K:2019/1 sayılı kararında belirtilen inceleme yapılmak üzere ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
14/02/2024 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
XX - KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.