DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/1648 E. , 2024/46 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1648
Karar No : 2024/46
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) … Tarım Ürünleri Pazarlama
Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
…
2- (DAVALI) … Bakanlığı adına - …
… Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… ve K:… sayılı ısrar kararının aleyhe olan hüküm fıkralarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına tescilli 36 adet muhtelif tarih ve sayılı beyanname ile dahilde işleme rejimi kapsamında geçici olarak ithal edilen eşya hakkında yapılan araştırma neticesinde, ihracat bedellerine ilişkin gümrük idaresine beyan edilen kıymetlerin gerçeği yansıtmadığının tespit edildiğinden bahisle 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 238. maddesi uyarınca eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tutarında karara bağlanan para cezasına vaki itirazın zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı:
4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 4. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, gümrük idareleriyle muhatap olan kişilerin bu Kanun ve bu Kanun'a dayanılarak çıkarılan tüzük, kararname ve yönetmelik hükümlerine uymak; gümrük idarelerinin gerek bu Kanun'da gerek diğer kanun, tüzük ve kararnamelerde yazılı hükümlere göre yapacağı gözetim ve kontrollere tabi olmak; bu idarelerin kendi adına veya başka idareler nam veya hesabına tahsil edeceği her tür vergi, resim, harç ve ücretleri ödemek veya bunları teminata bağlamak; kanun, tüzük, kararname ve yönetmelik hükümlerinin uymayı zorunlu kıldığı her tür işlemleri yerine getirmekle sorumlu oldukları düzenlemesi yer almaktadır. Aynı Kanun'un 238. maddesinin 6455 sayılı Kanun'la değişik 11/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren halinde, 241. maddenin (3) numaralı fıkrasının (h), (l) ve (m) bentleri, (4) numaralı fıkrasının (g) ve (h) bentleri ile (5) numaralı fıkrasının (b) bendinde belirtilen durumlar hariç, dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tutarında para cezası verileceği kurala bağlanmıştır.
Dava dosyasının ve Mahkemelerinin E:2016/1494 sayılı dosyasının birlikte incelenmesinden, davacı şirket adına düzenlenen dahilde işleme izin belgeleri kapsamında işlem gören 36 adet muhtelif tarih ve sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleri kapsamında ithal edilen eşyanın işlem gördükten sonra yurt dışına gönderildiği anlaşılmaktadır. Ancak ihracat beyannameleri ile ilgili olarak yapılan araştırmalar neticesinde, ihracatın gerçekleştiği gümrük idareleri ile yapılan yazışmalar ve ihracat bedellerine ilişkin gümrük idaresine beyan edilen ve sunulan faturalarda yer alan tutarların, bankaya ibraz edilen faturalardan daha yüksek kıymetleri içerdiği, dolayısıyla gümrük idaresine ibraz edilen kıymetlerin gerçeği yansıtmadığı tespit edilmiştir. Gümrük beyannameleri ve eki belgelerin sahte olduğu veya üzerinde tahrifat yapıldığı ya da gerçeği yansıtmadığından bahisle, … tarih ve … ve … sayılı Raporlara istinaden gümrüklenmiş değerin iki katı tutarında para cezası kararı alınmıştır.
Olayda davacı şirketin bankalara ibraz ettiği belgelerin ticari anlamda "fatura" olarak kabul edilemeyeceği vergi inceleme raporu ile ortaya konulmuştur. Ayrıca düzenlenen bu belgelerde belirtilen emtia miktarları ile ihracata ilişkin gümrük idaresine sunulan faturalardaki, verilen gümrük beyannamelerindeki ve gerçekleştirilen ihracatlardaki emtia miktarlarının uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
Bununla birlikte, davacı şirketin dahilde işleme izin belgeleri kapsamında taahhüt ettiği ihracatların gerçekleşmediği ve rejim koşullarının ihlal edildiğine yönelik idarece yapılmış bir tespitin bulunmadığı, ayrıca ihracat yapılan ülkelerdeki gümrük idareleri ile yapılan yazışmalar sonucunda da herhangi bir tespitin yapılamadığı görülmektedir.
Arnavutluk Gümrük İdaresiyle yapılan yazışmalar sonucunda kıymet farklılığı bulunmakla birlikte ithal edilen ürünün miktar itibarıyla eksik ihraç edildiğine ilişkin bir bilgi ve belgenin sunulamadığı, eşyaların usulüne uygun bir şekilde yurt dışı edilerek teminatın iade edildiği, uyuşmazlık konusu olayda idarenin rejim şartlarının ihlal edildiğine yönelik bir tespiti bulunmadığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Son olarak davacı şirket adına düzenlenen muhtelif tarih ve sayılı 15 adet Dahilde İşleme İzin Belgesi taahhüt hesabının gerçekleşme değeri üzerinden kapatılmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davaların davacı lehine sonuçlanarak iptal edilmesi karşısında, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 238. maddesi uyarınca eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tutarında karara bağlanan para cezasına vaki itirazın zımnen reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Mahkeme bu gerekçeyle dava konusu ceza kararını iptal etmiştir.
Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı:
4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 108. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, serbest dolaşımda olmayan eşyanın, işlem görmüş ürünlerin üretiminde kullanılmasından sonra Türkiye Gümrük Bölgesinden yeniden ihraç edilmesi amacıyla, gümrük vergileri ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın ve vergileri teminata bağlanmak suretiyle, dahilde işleme rejimi kapsamında geçici olarak ithal edilebileceği; eşyanın işlem görmüş ürünler şeklinde ihracı halinde, teminatın iade olunacağı; eşyanın bu şekilde dahilde işleme rejiminden yararlanmasına şartlı muafiyet sistemi denildiği hükmüne yer verilmiştir.
2005/8391 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Kararı'nın işlem tarihinde yürürlükte olan halinin "Dahilde İşleme Rejiminde Sağlanan Hakların Kötüye Kullanımı" başlıklı 23. maddesinin birinci fıkrası şu şekildedir:
"Müsteşarlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarının denetim birimleri ile Gümrük Müsteşarlığınca yapılan inceleme ve soruşturma sonucunda, gümrük beyannamesi ve eki belgelerin sahte olduğunun veya üzerinde tahrifat yapıldığının ya da gerçek dışı olduğunun veya gerçeği yansıtmadığının tespiti halinde;
a) Bu gümrük beyannamesi dahilde işleme izin belgesi/dahilde işleme izni ihracat taahhüdünün kapatılmasında kullanılamaz.
b) İhracat taahhüdünün kapatılmasında kullanılmış olması veya kullanılmak üzere ibraz edilmesi halinde, bu beyanname kapsamı ihracata tekabül eden ithalata ilişkin vergi, bu Kararın 22 nci maddesi hükümleri çerçevesinde tahsil edilir ve ilgililer hakkında kanuni işlem yapılır.
c) Bu gümrük beyannamesinde kayıtlı belge/izin sahibi firma ve/veya aracı ihracatçıya ait dahilde işleme izin belgelerine/dahilde işleme izinlerine (bu firmaların bir başka firmanın belgesinde yan sanayici olması da dahil) 1 (bir) yıl süreyle indirimli teminat uygulanmaz. Bu durumdaki aracı ihracatçı, beyanname konusu işlem görmüş ürünün elde edilmesinde kullanılan eşyanın ithalatı esnasında alınmayan vergiden, belge/izin sahibi firma ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
..."
2005/8391 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Dahilde İşleme Rejimi Kararı'na dayanılarak dahilde işleme tedbirlerinin uygulama usul ve esaslarını belirlemek üzere hazırlanan 2006/12 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Tebliği'nin "Dahilde İşleme Rejiminde Sağlanan Hakların Kötüye Kullanımı" başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının denetim birimleri ile Bakanlık ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca yapılan inceleme, denetim ve soruşturma sonucunda, gümrük beyannamesi ve eki belgelerin sahte olduğunun veya üzerinde tahrifat yapıldığının ya da gerçeği yansıtmadığının tespiti halinde, bu gümrük beyannamesinin dahilde işleme izin belgesi/dahilde işleme izni ihracat taahhüdünün kapatılmasında kullanılamayacağı; gümrük beyannamesinin ihracat taahhüdünün kapatılmasında kullanılmış olması veya kullanılmak üzere ibraz edilmesi halinde bu beyanname kapsamı ihracata tekabül eden ithalata ilişkin verginin, Tebliğ'in 45. maddesi hükümleri çerçevesinde tahsil edilerek ilgililer hakkında kanuni işlem yapılacağı kurala bağlanmıştır.
Dahilde işleme rejiminin ihracatçıların uluslararası rekabet koşullarında rekabet gücünü artırmak, dünya piyasa fiyatlarında hammadde temin etmek, ihraç pazarını geliştirmek ve ihraç ürünlerini çeşitlendirmek amacıyla uygulandığı ve işlem görmüş ürünlerin üretiminde gerekli olan ve serbest dolaşımda bulunmayan hammadde, yardımcı madde ile ambalaj ve işletme malzemelerinin Türkiye gümrük bölgesinde (serbest bölgeler hariç) yerleşik firmalar tarafından ithaline, ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın ve bu ithalattan doğan vergi kadar teminat alınarak izin verildiği dikkate alındığında, dahilde işleme rejim şartlarının ihlal edilmediğinden söz edilebilmesi için ihracatın rejimin öngördüğü şekilde usulüne uygun olarak gerçekleştirilmiş olması gerektiği kuşkusuzdur.
Olayda, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrük ve Ticaret Müfettişliği tarafından düzenlenen … tarih ve … sayılı Rapor'da, Arnavutluk Gümrük İdaresi nezdinde yapılan yurt dışı araştırması ve ihracata aracılık eden Türkiye'de bulunan bankalardan temin edilen bilgi ve belgelere göre, çoğunlukla aynı sayı ve tarihi taşıyan iki adet fatura düzenlendiği, bunlardan Türk Gümrük İdaresine verilen faturaya istinaden oluşturulan gümrük çıkış beyannamelerindeki kıymetin daha yüksek olduğu, para transferlerinin gerçekleştirildiği Bankalara ibraz edilen aynı tarih ve sayılı ikinci faturaların ise daha düşük kıymet içerdiğinin tespit edildiği, bu hususun davacı şirket tarafından da kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, tek ihracat işlemi için aynı tarih ve sayılı ancak kıymetleri farklı iki farklı fatura düzenlenmiş olması, ihracat beyannameleri ekinde gümrük idarelerine sunulan faturalardan daha düşük kıymetleri içeren ikinci faturaların bankalara ibrazı suretiyle daha az para transferi gerçekleştirilmiş olduğunun idare tarafından tespit edilmiş olması karşısında, birbirinden farklı ve bu haliyle gerçeği yansıtmayan belgelerin dahilde işleme rejimi kapsamında kullanılmak suretiyle dahilde işleme rejimi şartlarının ihlal edilmiş olduğu açık olduğundan davacı hakkında para cezası kararı alınmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 238. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan 5911 sayılı Kanun'la değişik şeklinde, 241. maddenin (3) numaralı fıkrasının (h), (l) ve (m) bentleri, (4) numaralı fıkrasının (g) ve (h) bentleri ile (5) numaralı fıkrasının (b) bendinde belirtilen durumlar hariç, dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde eşyanın gümrük vergilerinin iki katı tutarında para cezası kararı alınacağı öngörülmüş, aynı maddenin 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle değişik 11/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren şeklinde ise gümrüklenmiş değerin iki katı para cezası verileceği belirtilmiştir.
Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrasında, kimsenin işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılmasının olanaklı olmadığı, kimseye suçun işlendiği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği öngörülmüş; aynı maddenin üçüncü fıkrasında da cezanın yasayla konulacağı belirtilmiştir.
Anayasanın sözü edilen maddesinde öngörülen ilkeye göre suçun, işlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanuna tabi olması esastır. Bu yüzden maddi ve manevi unsurları itibarıyla gerçekleştiği tarihte suç sayılmayan bir eylemin, daha sonra yürürlüğe giren ve bu eylemi suç sayan kanunla cezalandırılması olanaklı bulunmadığı gibi bir suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan yasa hükmü ile belirlenen cezasını ağırlaştıran sonraki yasa hükmünün de o suça uygulanması ve failinin daha ağır ceza ile cezalandırılması uygun değildir.
Uyuşmazlıkta, davacıya ait dahilde işleme izin belgeleri kapsamında gerçekleştirilen ithalatların yukarıda izah edildiği üzere dahilde işleme rejim şartlarına uygun olarak sonlandırılmamış olması sebebiyle 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 238. maddesinin 6455 sayılı Kanun'la değişik hali uyarınca gümrüklenmiş değerin iki katı tutarında hesaplanarak para cezası kararı alınmıştır. Bahsi geçen hükmün değişik halinin 11/04/2013 tarih ve 28615 sayılı Resmî Gazete'de yayımlayarak yürürlüğe girdiği, cezalandırmaya konu fiile ilişkin beyannamelerin tescil tarihinde öngörülen cezanın ise gümrük vergilerinin iki katı tutarında ve çok daha düşük olduğu görülmüştür.
Belirtilen hükmün daha ağır ceza öngören şeklinin uygulanmasının Anayasa'nın yukarıda yer verilen 38. maddesinde ifade edilen, kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği yönündeki ilkeye aykırılık oluşturması karşısında, Mahkeme kararının, dava konusu işlemin, eşyanın gümrük vergilerinin iki katını aşan 39.778.117,08 TL tutarındaki kısmının iptaline dair hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla isabetsizlik; eşyanın gümrük vergilerinin iki katına isabet eden 10.609.990,30 TL tutarındaki kısmının iptaline dair hüküm fıkrasında ise hukuki isabet görülmemiştir.
Vergi Dava Dairesi, bu gerekçeyle istinaf başvurusunun kısmen kabulü suretiyle, mahkeme kararının dava konusu işlemin 10.609.990,30 TL tutarındaki kısmının iptaline dair hüküm fıkrasını kaldırarak bu kısım yönünden davayı reddetmiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesinin 28/12/2021 tarih ve E:2019/1773, K:2021/6053 sayılı kararı:
Anayasası'nın 38. maddesinin birinci fıkrasında, kimsenin işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılmasının olanaklı olmadığı, kimseye suçun işlendiği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği öngörülmüş; aynı maddenin üçüncü fıkrasında da cezanın yasayla konulacağı açıklanmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 238. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde de 108 ilâ 127. maddelerde düzenlenen Dahilde İşleme Rejimi ile 128 ilâ 134. maddelerde düzenlenen Geçici İthalat Rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde, eşyaya ilişkin gümrük vergilerinin tahsil edileceği ayrıca bu vergilerin iki katı para cezası alınacağı öngörülmüştür. Aynı maddenin 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle değişik 11/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren şeklinde ise gümrüklenmiş değerin iki katı tutarında para cezası verileceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden davacı tarafından dahilde işleme izin belgesi kapsamında gerçekleştirilen ithalatta rejim hükümlerinin ihlal edildiğinden bahisle, adına gümrüklenmiş değerin iki katı tutarında para cezası kararının alındığı anlaşılmıştır.
Davalının temyiz istemi yönünden yapılan inceleme:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan vergi dava dairesi kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasına ilişkin davalı idarece temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Davacının temyiz istemi yönünden yapılan inceleme:
Her ne kadar dava konusu işlemin dayanağı olan cevaplı raporda ithalat beyannamelerine ilişkin bilgiye yer verilmemiş ise de dahilde işleme rejimi kapsamında ithal edilip imal edilen eşyanın 2010 ve 2011 tarihli beyannamelerle ihraç edildiği ve dava konusu işlemin, işlemin sözü edilen ihracat bedellerine ilişkin gümrük idaresine beyan edilen kıymetlerin gerçeği yansıtmadığından bahisle tesis edildiği açıktır. Dolayısıyla ithalatların hangi tarihte gerçekleştirildiğine dair herhangi bir bilgi mevcut olmasa da dosyada yer alan belgelerden ithalatın 2010 ve 2011 yıllarında veya bu tarihten önce gerçekleştirildiğinin kabulü zorunludur.
Olayda, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 238. maddesinin 6455 sayılı Kanun'la değişik şekli uyarınca gümrüklenmiş değerin iki katı tutarında hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın zımnen reddine karar verilmiş ise de bahsi geçen hükmün değişik hali 11/04/2013 tarih ve 28615 sayılı Resmî Gazete'de yayımlayarak yürürlüğe girmiştir.
Cezalandırmaya konu fiile ilişkin beyannamelerin tescil tarihlerine göre öngörülen cezanın ise gümrük vergilerinin iki katı tutarında olduğunun görülmesi, belirtilen hükmün daha ağır ceza öngören şeklinin uygulanmasının Anayasa'nın yukarıda yer verilen 38. maddesinde ifade edilen, kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği yönündeki ilkeye aykırılık oluşturması karşısında, dava konusu işlemin 11/04/2013 tarihinden önce tescil edilen beyannamelere ilişkin olduğu göz önüne alındığında dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varıldığından, davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerekmektedir.
Daire bu gerekçeyle kararı, vergi dava dairesi kararının, mahkeme kararının davanın kabulüne yönelik hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin kısmen reddine ilişkin hüküm fıkrasına dair temyiz istemini reddetmiş, istinaf isteminin kısmen kabulüyle davanın dava konusu işlemin 10.609.990,30 TL tutarındaki kısmı yönünden reddine ilişkin hüküm fıkrasını bozmuştur.
Yargısal yetki alanının yeniden belirlenmesi nedeniyle dosyanın gönderildiği … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi Dava Dairesi, … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararında yer alan aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davacı tarafından, ihraç edilen eşyaların miktarında eksiklik bulunmadığı, farklı olan faturaların aracı ihracatçı tarafından düzenlendiği, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı iddia edilerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı tarafından, dahilde işleme izin belgesine ait taahhüt hesabının müeyyideli kapatıldığı ileri sürülerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI: Davalı tarafından tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'NUN DÜŞÜNCESİ: Davalının temyiz isteminin incelenmeksizin reddi, davacının temyiz talebinin kabul edilerek ısrar kararının, Danıştay Yedinci Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Davacının temyiz isteminin incelenmesi:
Danıştay Yedinci Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
Davalının temyiz isteminin incelenmesi:
Vergi Dava Dairesi tarafından, Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu işlemin, eşyanın gümrük vergilerinin iki katını aşan 39.778.117,08 TL tutarındaki kısmının iptaline dair hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiş ve davanın kabulüne yönelik davalı idarenin istinaf isteminin bu hüküm fıkrası yönünden reddine karar verilmiştir. Danıştay Yedinci Dairesince, davalının Vergi Dava Dairesi kararının anılan hüküm fıkrasına yönelttiği temyiz istemi reddedilmiştir. Bu nedenle kararın belirtilen hüküm fıkrası yargılamanın daha önceki aşamasında kesinleşmiştir.
Bu durumda, davalının, bölge idare mahkemesince verilen ilk kararın, istinaf isteminin kısmen reddine ilişkin hüküm fıkrasına yönelttiği temyiz iddialarının bu aşamada incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesini … tarih ve E:… ve K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Davalının temyiz isteminin İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
4-Yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmediğinden, yatırılan yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine,
5- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
14/02/2024 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
X - KARŞI OY:
Davacının temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.