Dosya kapsamına göre; bozma ilamı gereğince düzenlenen 21.10.2020 havale tarihli bilirkişi raporu davalı ... vekiline 09.11.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davalının rapora karşı beyanda bulunma ve itiraz süresi dolmadan 19.11.2020 tarihili duruşmada dosya karara bağlanmak sureti ile neticelendirilmiştir. Davalı vekili son duruşmaya katılamayacağına dair mesleki mazeret bildirmiş olup, rapora karşı itirazlarını içerir dilekçesi ise karar duruşmasından sonra 20.11.2020 tarihinde uyap sistemine taranarak dosya içerisine alınmıştır. Mahkemece, davalı tarafa bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz hakkını kullanma imkanı tanınması gerekirken, bu yön gözetilmeksizin karar verilmesi adil yargılanma, hukuki dinlenilme ve savunma hakkının ihlali mahiyetinde olup usul ve kanuna aykırıdır. Mahkemece yapılması gereken iş, davalı tarafa bu imkanın tanınması ve bilirkişi raporuna karşı yasal süresinde ileri sürdüğü beyan ve itirazları değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesidir. Bu yön gözetilmeden hüküm tesis edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. Hukuk Dairesi 2021/1177 E. , 2021/4714 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili davacının davalı ... bünyesinde çalıştığını ve emekli olduğunu, davacının davalı ...'nda 2009 yılında çalışmakta iken iki vardiya uygulandığını ve fazla mesaili çalışmaları davalı Belediyede 3 vardiya çalışma sistemine geçinceye kadar devam ettiğini, ancak davacının hafta sonunda da çalıştığını, davacının ... Sendikasına üye olduğunu, davalı ... ile bağıtlanan Toplu İş Sözleşmesinin 39. maddesinde, “..ulusal bayram, genel tatil ve hafta tatillerinde yapılan fazla çalışmalar 3 kat, hafta içi yapılan fazla çalışmalar 2 kat fazlası ile ödenir” şeklinde düzenleme bulunduğunu ileri sürerek davacıya ödenmesi gereken fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 270 saatin üzerinde bir çalışma yapmadığını ve bu husustaki taleplerinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kabulü hakkında verilen 26.05.2016 tarihli ilk karar, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 03.12.2019 gün, 2016/24317 esas ve 2019/22226 karar sayılı ilamında yazılı gerekçelerle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri süresinde temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Tarafların hukuki dinlenilme haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Savunma hakkı Anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır.
Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/ bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 280. maddesinde:" Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir." düzenlemesine yer verilmiş ve madde gerekçesinde de açıklandığı üzere bilirkişi raporunun taraflara tebliğ zorunluluğu öngörülmüştür.
Dosya kapsamına göre; bozma ilamı gereğince düzenlenen 21.10.2020 havale tarihli bilirkişi raporu davalı ... vekiline 09.11.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davalının rapora karşı beyanda bulunma ve itiraz süresi dolmadan 19.11.2020 tarihili duruşmada dosya karara bağlanmak sureti ile neticelendirilmiştir. Davalı vekili son duruşmaya katılamayacağına dair mesleki mazeret bildirmiş olup, rapora karşı itirazlarını içerir dilekçesi ise karar duruşmasından sonra 20.11.2020 tarihinde uyap sistemine taranarak dosya içerisine alınmıştır. Mahkemece, davalı tarafa bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz hakkını kullanma imkanı tanınması gerekirken, bu yön gözetilmeksizin karar verilmesi adil yargılanma, hukuki dinlenilme ve savunma hakkının ihlali mahiyetinde olup usul ve kanuna aykırıdır. Mahkemece yapılması gereken iş, davalı tarafa bu imkanın tanınması ve bilirkişi raporuna karşı yasal süresinde ileri sürdüğü beyan ve itirazları değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesidir. Bu yön gözetilmeden hüküm tesis edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Kabule göre ise; Dairemiz uygulamasında, hakkaniyet indirimi ile ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde bir kurala yer verilmediğinden ve ayrıca işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusunu arttırdığı aşamada mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı bilinemediğinden, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarından yapılan indirimlerden dolayı reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir.
Somut olayda, mahkemece ulusal bayram ve genel tatil alacağı %30 hakkaniyet indirimi uygulanarak hüküm altına alınmış olup, dosya kapsamına göre reddedilen bir alacak kalemi bulunmadığından davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi de ayrıca isabetsiz olmuştur.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.