Dosyaya yansıyan olayda, şüpheli avukatın müvekkilinin alacağı olduğundan bahisle İcra İflas Kanunu'nun ilgili hükümleri çerçevesinde Ankara 6. İcra Müdürlüğü nezdinde borçlu müşteki aleyhine genel haciz yolu ile takip talebinde bulunduğu, talebe istinaden İcra Müdürlüğünce gönderilen ödeme emrine borçlu/müşteki tarafından yasal süresi içerisinde itiraz edilmesi sonucunda İcra Müdürlüğünce yasal gereği olarak takibin durmasına karar verildiği, bu durumdan sonra alacaklı vekili şüphelinin itirazın kaldırılması veya itirazın iptali yollarına gidebileceği, ancak bu aşamada yeni bir gelişme olmadan yani itiraz iptal edilmeden ya da kaldırılmadan borçlu aleyhine cebri icraya başlayamayacağı, buna rağmen borçluya ait cep telefonuna müteaddit defa borcun ödenmesi istemli mesaj gönderdiği ya da gönderilmesini sağladığı bilgileri karşısında; mevcut delillerin şüpheli hakkında son soruşturmanın açılması kararı verilebilecek nitelikte ve yeterlilikte olduğu anlaşılmakla, mercii tarafından verilen şüpheli hakkında son soruşturmanın açılmamasına itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi hukuka aykırı bulunduğundan kanun yararına bozma talebinin yerinde olduğu görülmüştür.
YARGITAY
18. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2017/5592
Karar Numarası: 2018/2021
Karar Tarihi: 19.02.2018
KARAR
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan şüpheli Avukat ... hakkında son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/10/2016 tarihli ve 2016/264 esas, 2016/216 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinin 22/11/2016 tarihli ve 2016/981 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında: “Şüpheli avukatın, Alacaklı ... Platform Hizmetleri A.Ş. vekili sıfatıyla, borçlu müşteki hakkında faizi ile birlikte toplam 959,48 Türk lirası alacağın tahsili amacıyla Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2013/16796 sayılı dosyası üzerinden yürüttüğü icra takibi sırasında, müşteki tarafından borcu bulunmadığından bahisle yasal süresi içinde 05/12/2013 tarihinde takibe konu borca itiraz edilerek takip durmasına rağmen haciz işlemlerinin başlatıldığına ilişkin muhtelif tarihlerde telefon mesajı gönderdiği şikâyetçiyi rahatsız ederek haksız tahsilat yapmaya çalıştığı, mevcut delillerin son soruşturmanın açılması için yeterli olduğu, delillerin takdir ve değerlendirilmesinin de son soruşturma aşamasında davayı görecek olan mahkemesine ait bulunduğu gözetilmeden, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I- Olay:
Şüpheli hakkında bir icra dosyası kapsamında borca itiraz edilip icra takibi durdurulmasına rağmen cep telefonuna borcu ödetme amacı taşıyan mesajlar gönderilmek sureti ile huzur ve sükunun bozulduğu iddiası ile yapılan şikayet sonucunda yasal aşamalardan sonra Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesince son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair karar verildiği, bu karara süresi içerisinde Ankara Batı Cumhuriyet başsavcılığınca itiraz edildiği, itirazı incelemekle yetkili ve görevli Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine dair karar verildiği ve bu karar nedeniyle kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Dosya kapsamındaki mevcut delillerden son soruşturmanın açılmasına mı yoksa açılmamasına mı karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58/1. maddesinde; “Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır.” Aynı Kanun’un 59. maddesinde ise; “58 inci maddeye göre yapılan soruşturmaya ait dosya Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne tevdi olunur. İnceleme sonunda kovuşturma yapılması gerekli görüldüğü takdirde dosya, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesine en yakın bulunan ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.
Cumhuriyet Savcısı beş gün içinde, iddianamesini düzenleyerek dosyayı son soruşturmanın açılmasına veya açılmasına yer olmadığına karar verilmek üzere ağır ceza mahkemesine verir. Haklarında son soruşturmanın açılmasına karar verilen avukatların duruşmaları, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesinde yapılır...” hükümleri yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen kanun hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, kanun koyucu, avukatların görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı yapılacak soruşturmalarda genel usulden farklı olarak özel düzenlemeler getirmiştir. Buna göre; kovuşturma izni üzerine düzenlenen iddianameyi inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi, dosyadaki delilleri değerlendirerek son soruşturmanın açılmasına veya açılmasına yer olmadığına karar verecektir. Bu düzenleme isnad edilen suçla ilgili yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte delil bulunup bulunmadığının belirlenmesi hususunda mahkemenin takdir yetkisinin olduğunu göstermektedir. Elbetteki bu takdir yetkisi keyfiyetten ari olup dosya içeriğindeki bilgi belge ve sair delillerin takdiri sonucunda ulaşılacak bir durumdur.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanunun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma ya da aynı maksatla hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerinin bir kez yapılmasının yeterli olmadığı, eylemlerin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.
Dosyaya yansıyan olayda, şüpheli avukatın müvekkilinin alacağı olduğundan bahisle İcra İflas Kanunu'nun ilgili hükümleri çerçevesinde Ankara 6. İcra Müdürlüğü nezdinde borçlu müşteki aleyhine genel haciz yolu ile takip talebinde bulunduğu, talebe istinaden İcra Müdürlüğünce gönderilen ödeme emrine borçlu/müşteki tarafından yasal süresi içerisinde itiraz edilmesi sonucunda İcra Müdürlüğünce yasal gereği olarak takibin durmasına karar verildiği, bu durumdan sonra alacaklı vekili şüphelinin itirazın kaldırılması veya itirazın iptali yollarına gidebileceği, ancak bu aşamada yeni bir gelişme olmadan yani itiraz iptal edilmeden ya da kaldırılmadan borçlu aleyhine cebri icraya başlayamayacağı, buna rağmen borçluya ait cep telefonuna müteaddit defa borcun ödenmesi istemli mesaj gönderdiği ya da gönderilmesini sağladığı bilgileri karşısında; mevcut delillerin şüpheli hakkında son soruşturmanın açılması kararı verilebilecek nitelikte ve yeterlilikte olduğu anlaşılmakla, mercii tarafından verilen şüpheli hakkında son soruşturmanın açılmamasına itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi hukuka aykırı bulunduğundan kanun yararına bozma talebinin yerinde olduğu görülmüştür.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi'nin 22/11/2016 tarihli ve 2016/981 değişik iş sayılı hükmünün, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 19/02/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi