3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 tarihli ve 2011/10-642 Esas, 2012/38 Karar sayılı kararında "... Davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar. Bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır. ..." şeklinde sonuca ulaşılmıştır.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.05.2013 tarihli ve 2013/22-561 Esas, 2013/733 Karar sayılı kararında ise "... Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Bu şartların bulunmaması halinde tespit davası dinlenmez, davanın usulden (dava şartı yokluğundan) reddi gerekir. ..." denilmiştir.
5. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarihli ve 2021/667 Esas, 2021/5102 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:
"...Dairemizin yerleşik hale gelen içtihatları uyarınca; nakil işleminin iptaline ilişkin açılan bir davada işlemin iptaline karar verilemez ise de, hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre hukuka aykırılığın tespitine karar verilmesi mümkündür. Ne var ki; somut uyuşmazlıkta, davacının İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama esnasında emekli olduğu görülmektedir. İleride açılması muhtemel herhangi bir davada; gerektiğinde, nakil işleminin hukuka aykırı olup olmadığının değerlendirilmesine engel bir durum olmadığı ve emekli olan işçinin nakil işleminin iptali isteminde güncel ve hukuki bir yarar kalmadığı anlaşılmakla davanın bu gerekçe ile usulden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek hukuka aykırılığın tespitine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. ..."
6. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 28.10.2021 tarihli ve 2020/6508 Esas ve 2020/13903 Karar sayılı kararının konuya ilişkin bölümü şöyledir:
"...Kapsam dışı personel statüsünde olan davacı işçinin görev yerinin değiştirilmesine ilişkin işleme yazılı onayı yoksa da naklen atandığı yerde çalışmaya başlaması ve dava tarihine kadar aradan geçen zaman dikkate alındığında; yer değişikliğine davranışlarıyla zımnen rıza gösterdiği sonucuna varılmakla, davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi gereğince şekil eksikliğini ileri sürmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğu anlaşılmakla;
9. Hukuk Dairesi 2022/5108 E. , 2022/5662 K.
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞYERİ DEĞİŞİKLİĞİ İŞLEMİNİN İPTALİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Fethiye 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Taraflar arasındaki naklen atama işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; özetle davacı asıl tarafından 17.03.2017 tarihinde davalı Müdürlük aleyhine işçilik alacakları talepli dava açılması üzerine davalı işverence haksız şekilde tayin işlemi gerçekleştirildiğini, yapılan haksız tayin işlemine yönelik olarak idari yargıda dava açılmış ise de davanın görev yönünden reddine karar verildiğini ileri sürerek davacının Kemer Orman İşletme Müdürlüğünden Nazilli Orman İşletme Müdürlüğü emrine kadrosuyla birlikte naklen tayinine ilişkin 19.04.2017 tarihli işlemin iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; özetle 19.04.2017 tarihli devamlı görevlendirme idari işlemi ile davacının ... İli Seydikemer Orman İşletme Müdürlüğü işyerinden ... İli Nazilli Orman İşletme Müdürlüğüne görevlendirildiğini, görevlendirmenin davacının daha önce açmış olduğu işçilik alacağı talepli dava sebebiyle yapılmış olmayıp mal ve hizmet üretimi gerekliliğinden kaynaklandığını, davacının işyeri çalışma koşullarını kendi arzusu doğrultusunda düzenleme talebinin davalı Kurumun mal ve hizmet üretimi gerekleri ile bağdaşmadığını, davanın zamanaşımına tabi olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4857 sayılı İş Kanunu'nda (4857 sayılı Kanun) işveren feshine yönelik iş güvencesi hükümlerine yer verildiği ancak işçinin iş sözleşmesi devam ederken işinin veya işyerinin değiştirilmesi hâlinde önceki işine veya işyerine işe iadesi yönünde bir düzenleme bulunmadığı, belirtilen konuda yasal mevzuatta mevcut tek düzenlemenin 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 24 üncü maddesinin dördüncü fıkrası olduğu, toplu iş sözleşmesi hükümleri ile de ayrık bir düzenleme getirilmediği sürece bir işçinin iş sözleşmesi devam ederken eski işine veya işyerine iadesi şeklinde bir talepte bulunamayacağı, işçinin görev yerinin değiştirilmesi iş şartlarında esaslı değişiklik niteliğinde ise işçinin 4857 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi uyarınca kabul etmeme hakkı bulunduğu, davacı asılın ise görevlendirmenin yapıldığı tarihte sendika işyeri temsilcisi olmadığı gibi toplu iş sözleşmesinde iş ve işyeri değişikliği işlemine karşı yargı yoluna gidilebileceğine dair ayrık bir hükme yer verilmediği, açıklanan sebeplerle davacının işyeri değişikliği işleminin iptalini isteme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; özetle dava dilekçesinde belirttiği sebepleri ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde belirtilen sebepler ile kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, dava ve istinaf dilekçelerinde belirttiği sebepleri ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, işçi tarafından işverence yapılan naklen atama işleminin iptalinin istenip istenemeyeceğine ve işçinin nakil işleminin iptali talebinde hukuki yararının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Dava şartları" başlıklı 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendine göre "Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması" dava şartıdır.
2. 6100 sayılı Kanun'un "Tespit davası" başlıklı 106 ncı maddesi şöyledir:
"(1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz."
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 tarihli ve 2011/10-642 Esas, 2012/38 Karar sayılı kararında "... Davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar. Bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır. ..." şeklinde sonuca ulaşılmıştır.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.05.2013 tarihli ve 2013/22-561 Esas, 2013/733 Karar sayılı kararında ise "... Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Bu şartların bulunmaması halinde tespit davası dinlenmez, davanın usulden (dava şartı yokluğundan) reddi gerekir. ..." denilmiştir.
5. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarihli ve 2021/667 Esas, 2021/5102 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:
"...Dairemizin yerleşik hale gelen içtihatları uyarınca; nakil işleminin iptaline ilişkin açılan bir davada işlemin iptaline karar verilemez ise de, hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre hukuka aykırılığın tespitine karar verilmesi mümkündür. Ne var ki; somut uyuşmazlıkta, davacının İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama esnasında emekli olduğu görülmektedir. İleride açılması muhtemel herhangi bir davada; gerektiğinde, nakil işleminin hukuka aykırı olup olmadığının değerlendirilmesine engel bir durum olmadığı ve emekli olan işçinin nakil işleminin iptali isteminde güncel ve hukuki bir yarar kalmadığı anlaşılmakla davanın bu gerekçe ile usulden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek hukuka aykırılığın tespitine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. ..."
6. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 28.10.2021 tarihli ve 2020/6508 Esas ve 2020/13903 Karar sayılı kararının konuya ilişkin bölümü şöyledir:
"...Kapsam dışı personel statüsünde olan davacı işçinin görev yerinin değiştirilmesine ilişkin işleme yazılı onayı yoksa da naklen atandığı yerde çalışmaya başlaması ve dava tarihine kadar aradan geçen zaman dikkate alındığında; yer değişikliğine davranışlarıyla zımnen rıza gösterdiği sonucuna varılmakla, davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi gereğince şekil eksikliğini ileri sürmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğu anlaşılmakla;
..."
3. Değerlendirme
Yukarıda Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme ile İlgili Hukuk başlıkları altında yer verilen uyuşmazlık, mevzuat ve yargısal içtihatlara göre nakil işleminin iptaline ilişkin açılan bir davada, işlemin iptaline karar verilemez ise de hukuki yararın varlığı durumunda işlemin hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre hukuka aykırılığın tespitine karar verilmesi mümkündür. Somut uyuşmazlık bakımından davacının güncel bir hukuki yararının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre işin esasına yönelik inceleme yapılması ve bundan sonra dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken işlemin iptalinin istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.05.2022 tarihinde, oy birliğiyle karar verildi.