YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Boşanma davası süresinde vefat eden tarafın tanık deliline dayanması halinde, mirasçıları tarafından tanık listesi sunulabileceği hk.

Karar Özeti

1.Davacı erkek vekili tarafından açılan boşanma davasının yargılaması sırasında davacı erkeğin 24.09.2017 tarihinde vefat etmesi üzerine 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesi gereğince ölenin mirasçılarının kusur tespiti bakımından devam ettikleri davada, mirasçılar yeni delil gösteremez, ölenin göstermediği bir delile de dayanamazlar. Mahkeme, ölenin mirasçılarının takip ettiği davada, daha önce dayanılan delilerle sonuca ulaşmak zorundadır. Davacı erkek vekili dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış ise de İlk Derece Mahkemesince 21.06.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında taraflara tanıklarını bildirmesi için usulüne uygun verilen kesin süreye rağmen davacı mirasçıları tarafından süresinde tanık listesi sunulmadığı gibi kesin süreyi takip eden 01.11.2018 ve 26.02.2019 tarihli duruşmada mazeret sunulduğu ve tanıkların hazır edilmediği anlaşılmaktadır.

 

2.Davacı mirasçıları vekili tanıkların, kesin süreden sonraki üçüncü celse dinlenilmelerini talep ettiği, davalı vekilinin ise tanıkların dinlenilmesine muvafakat etmediği, buna rağmen İlk Derece Mahkemesince süresinde delil bildirmeyen ve kesin süreden sonraki celse tanıkları hazır edilmeyen tarafın toplanan bu delilleri esas alınarak sağ kalan ve ölen eşe kusur yüklenerek tarafların eşit kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir . Bu karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince kadının evi terk ettiği, davacı erkeğin de kadının eşyalarını aracılar vasıtasıyla gönderdiği, evlilik birliğinin sona ermesinde tarafların yine de eşit kusurlu olduğu, kusurun oranının değişmediği belirtilerek kusurun gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmiştir.

 

3.Yukarıda (1) ve (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, davacı erkek mirasçıları usulüne uygun olarak verilen kesin süreye rağmen tanıklarını bildirmemiş ve sonraki ilk celse de hazır etmemiştir. Davalı kadına yüklenebilecek bir kusurun varlığının ispatlanamadığı nazara alındığında davalı kadının kusurlu olmadığının tespiti gerekirken, ölen ve sağ kalan eşin eşit derecede kusurlu olduğunun tespitine yönelik karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Karar

 

YARGITAY

 

2. HUKUK DAİRESİ

 

 

Esas Numarası: 2023/4074

 

Karar Numarası: 2024/1639

 

Karar Tarihi: 11.03.2024

 

...

 

SAYISI : 2021/134 E., 2023/263 K.

 

DAVACI ( MÜTEVEFFA) : ... (24.09.2017 tarihinde öldü).

 

DAVA TARİHİ : 21.09.2017

 

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü, gerekçenin düzeltilmesi, sair istinaf istemlerinin esastan reddi

 

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesi

 

SAYISI : 2017/750 E., 2020/38 K.

 

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sırasında davacı erkek 24.09.2017 tarihinde vefat etmiştir. İlk Derece Mahkemesince konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.

 

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun kısmen kabulü ile gerekçenin düzeltilerek sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

 

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

 

I. DAVA

 

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının, hastalığından ötürü tedavi ve ameliyat geçirdiğini süreçte kadının destek olmadığını, evlendikten 1 yıl sonra kadının evi terk ettiğini, sorumlulukları yerine getirmediğini, sadakat ve özen yükümlülüğünü de yerine getirmediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, erkek yararına 100.000 TL maddî ve 100.000 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

II. CEVAP

 

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, evliliklerinin henüz 2. yılını doldurmadan erkeğin kadını 2013 Yılı Nisan ayında evden kovduğunu, eşyaların bir kamyona yüklenerek erkeğin yeğeni tarafından tutanakla teslim edildiğini ileri sürerek davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.

 

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

 

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının yargılama sırasında vefat ettiği, mirasçılarının davaya devam ettiği, kadının evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlukları gereği gibi yerine getirmediği, hasta olan davacı eşini bu süreçte yalnız bıraktığı, eşiyle ilgilenmediği, erkeğin de kadının eşyalarını alıp gitmesi için aracılarla haber gönderdiği, bu nedenle tarafların eşit kusurlu bulunun tutum ve davranışları nedeniyle yaşanan olaylar sonucu evlilik birliğinin eşlerden devam ettirmeleri beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 181 inci maddesi gereğince evlilik birliğinin 24.09.2017 tarihinde davacının ölümü ile sona erdiği boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun tespiti ile boşanma ve ferileri yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

 

IV. İSTİNAF

 

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

 

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

 

B. İstinaf Sebepleri

 

1. Davacı mirasçılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı kadının tam kusurlu olduğunu, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

 

2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

 

C. Gerekçe ve Sonuç

 

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi’nin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının ortak evi terk ettiği, davacı erkeğin de davalının eşyalarını davacıya aracılar vasıtasıyla gönderdiği, böylelikle evlilik birliğinin sona ermesinde tarafların eşit kusurlu olduğu, taraflara yüklenen kusur oranları değişmediğinden, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin düzeltilmesine ölümü ile maddî ve manevî tazminatın konusu kalmadığından İlk Derece Mahkemesince boşanmanın fer'ileri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kusurun gerekçesinin düzeltilmesine; tarafların diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

 

V. TEMYİZ

 

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

 

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

 

B. Temyiz Sebepleri

 

Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle;kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

 

C. Gerekçe

 

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 

Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan boşanma davasında, erkeğin ölümü ile konusuz kalan ve mirasçılar tarafından kusur tespiti yönünden devam eden davada kusur belirlemesinin doğru olup olmadığı, davanın reddi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

 

2. İlgili Hukuk

 

4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesi,181 inci maddesi 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü madde, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

 

3. Değerlendirme

 

1.Davacı erkek vekili tarafından açılan boşanma davasının yargılaması sırasında davacı erkeğin 24.09.2017 tarihinde vefat etmesi üzerine 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesi gereğince ölenin mirasçılarının kusur tespiti bakımından devam ettikleri davada, mirasçılar yeni delil gösteremez, ölenin göstermediği bir delile de dayanamazlar. Mahkeme, ölenin mirasçılarının takip ettiği davada, daha önce dayanılan delilerle sonuca ulaşmak zorundadır. Davacı erkek vekili dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış ise de İlk Derece Mahkemesince 21.06.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında taraflara tanıklarını bildirmesi için usulüne uygun verilen kesin süreye rağmen davacı mirasçıları tarafından süresinde tanık listesi sunulmadığı gibi kesin süreyi takip eden 01.11.2018 ve 26.02.2019 tarihli duruşmada mazeret sunulduğu ve tanıkların hazır edilmediği anlaşılmaktadır.

 

2.Davacı mirasçıları vekili tanıkların, kesin süreden sonraki üçüncü celse dinlenilmelerini talep ettiği, davalı vekilinin ise tanıkların dinlenilmesine muvafakat etmediği, buna rağmen İlk Derece Mahkemesince süresinde delil bildirmeyen ve kesin süreden sonraki celse tanıkları hazır edilmeyen tarafın toplanan bu delilleri esas alınarak sağ kalan ve ölen eşe kusur yüklenerek tarafların eşit kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir . Bu karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince kadının evi terk ettiği, davacı erkeğin de kadının eşyalarını aracılar vasıtasıyla gönderdiği, evlilik birliğinin sona ermesinde tarafların yine de eşit kusurlu olduğu, kusurun oranının değişmediği belirtilerek kusurun gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmiştir.

 

3.Yukarıda (1) ve (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, davacı erkek mirasçıları usulüne uygun olarak verilen kesin süreye rağmen tanıklarını bildirmemiş ve sonraki ilk celse de hazır etmemiştir. Davalı kadına yüklenebilecek bir kusurun varlığının ispatlanamadığı nazara alındığında davalı kadının kusurlu olmadığının tespiti gerekirken, ölen ve sağ kalan eşin eşit derecede kusurlu olduğunun tespitine yönelik karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

 

VI. KARAR

 

Açıklanan sebeplerle;

 

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

 

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

 

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine

 

11.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 157 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor