2. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı -davacı kadının, yargılamanın devamı sırasında evliliğini kurtarmak amacıyla barışma girişiminde bulunduğu, ancak sonradan barışma isteğinden vazgeçerek boşanma davasına devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı-davacı kadın tarafından yapılan barışma girişimi af niteliği taşımadığı gibi davalı -davacı kadının dosyaya yansıyan erkek eşi affettiğine yönelik somut söylem veya fiili eylemlerinin de bulunmadığı sabit olup Bölge Adliye Mahkemesince, kadının evliliğini kurtarma adına gösterdiği barışma girişiminin af olarak değerledirilmesi doğru görülmemiştir. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2024/1079
Karar Numarası: 2024/1423
Karar Tarihi: 04.03.2024
SAYISI : 2023/1925 E., 2023/2621 K.
DAVA TARİHİ : 28.12.2020
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/1837 E., 2022/978 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı olarak açılan boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece erkeğin istinaf taleplerinin incelenmesi gerektiği yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma sebebine göre temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; erkeğin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı kadının son 1-2 senedir tutum ve davranışlarında değişkenliklerin başladığını, tarafına ve çocuklara karşı agresif tavırlar sergilediğini, çocuklarını darp ettiğini, 2020 yılında çocukların, anneleri tarafından işkence gördüklerini söylemeleri üzerine davalı eş hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, çocuklar için darp raporu aldığını, davalı kadının ortak çocuk Kamil için ders çalışmadığını bahane ederek engelli raporu almaya çalıştığını, bir gün yine davalı kadının çocukları darp ederken ortak çocukların yalın ayak kaçıp kendi ailesinin evine sığındığını, davalı eşin elinde bıçakla sokak ortasında çocukları kovaladığını, bu durumu karşı komşusunun gördüğünü beyan ederek evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına ve ortak çocukların velâyetlerinin tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri davacı erkeğin ileri sürdüğü hususların tamamen asılsız, mesnetsiz ve soyut iddialardan oluştuğunu, aralarındaki geçimsizliğin sebebinin davacıdan kaynaklandığını, ortak çocukların babalarının ve ailesinin yönlendirmesi ve etkisi altında kaldıklarını, çocukları sokak ortasında kovaladığı iddiasının da tamamen gerçek dışı olduğunu, bunu davacının yaptığını, davacının yaptığına eş değer bir gerekçe oluşturarak lehine sonuç oluşturma amacıyla yaptığını, çocuklarına karşı eğitimleri ve sorumluluk bilincinin oluşması açısından uyarıda bulunduğunu, ancak olumsuz davranışının hiç olmadığını,davacının evlilik sonrasında 2-3 sene ailesinin evinde beraber yaşadıklarını, kendi istediği doğrultusunda başka bir eve taşındıklarını, halen davacının sürekli anne babasıyla birlikte bulunarak ortak evleri ile ilgilenmediklerini, aldığı maaşı anne - babasına vererek kendi çocuklarının ve evin ihtiyaçlarını yeterince karşılamadığını, evlerinin mutfağının, tuvalet ve banyosunun kırık dökük olmasına rağmen kendisinin sorun çıkarmamak için yaşantılarını devam ettirmeye çalıştığını, kendisine de yıllarca baskı ve şiddet uyguladığını, birçok kez kapıyı kilitleyerek ve ağzını kapatarak darp ettiğini, sürükleyerek dövdüğünü, sesi çıkmasın diye baskıladığını, bazen sokağa attığını ve sokakta sürüklediğini, devletin çocuklara tablet alınması için verdiği parayı davacı erkeğin annesine verdiğini ve özel işleri için harcadığını beyan ederek evlilik birlikteliğinin çekilmez hale gelmesinde erkeğin kusurlu olduğun asıl davanın reddine, kendi açtığı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmasına karar verilmesini, çocukların anne bakım ve sevgisine muhtaç olduğundan çocukların velâyetlerinin kendisine verilmesini, çocukları için aylık üç çocuk için toplam 1.000,00 TL tedbir, kendisi için 750 TL tedbir nafakası verilmesini, karar kesinleştikten sonra iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devam etmesini, elinden alınmış ev eşyalarının karşılığı olarak 20.000,00 maddî 50.000,00 manevî tazminata talep ve ziynet eşyası alacağına yönelik taleplerinin kabulüne hükmedilmesini talep ve karşı dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda, davalının boğazına bıçak dayayarak 'sen beni boşayamazsın ' diyerek davacıya baskı kurduğu, davacının ailesine hakaret ettiği, her ne kadar davacı davalının çocuklara şiddet uyguladığını iddia etmiş ise de bu hususun ispatlanmadığı kaldı ki çocukların Sosyal inceleme raporunda anne yanında kalmaları yönünde kanaat oluştuğu, davacı erkeğin ise evin ihtiyaçlarını karşılamadığı gibi eviyle ilgilenmediği, sürekli ailesiyle ve ailesinin evinde vakit geçirdiği ve oraya yiyecek içecek aldığı, dikkate alınarak evlilik birliğinin temelinden çöktüğü, birliğin temelinden çökmesinde davacı erkeğin daha ağır kusurlu olduğu, birliğin devamında ısrar etmekte taraflar açısından ve kamu düzeni yönünden bir yarar kalmadığı gerekçesi ile; her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı- davalı erkeğin, davalı-davacı kadının kişilik haklarına saldırıda bulunduğundan, tarafların mali ve sosyal durumları, yapılan saldırının ağırlığı ve hakkaniyet hususları dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına 13.000,00 manevî tazminata, ortak çocuklar Zeynep, Kamil ve Şerife ...'un yaşları, halen anne ile birlikte yaşıyor olmaları, alıştıkları düzenin korunması, anne bakım ve şefkatine olan ihtiyacı gibi hususlar dikkate alındığında velâyetlerinin davalı-davacı anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar için hükmedilen ayrı ayrı aylık 250,00'şer TL tedbir nafakasının karar kesinleştikten sonra ayrı ayrı aylık 400,00'er TL iştirak nafakası olarak devamına, kadın lehine aylık 300,00 TL tedbir nafakası ve aylık 650,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
... erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusurlu olduğunu, bu nedenle kadının karşı davasının kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların kabulü ve miktarı, çocuklarının velâyetlerinin davalı-davacı annelerine verilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
B Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen ve istinafa konu kararın istinaf talebinde bulunan ... vekiline 11.09.2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı kanun) 345 inci maddesi uyarınca istinaf yoluna başvuru süresinin iki hafta olduğu, sürenin, tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, sürenin hafta olarak belirlenmesi nazara alındığında istinaf talebi için son günün 26.09.2022 günü mesai saati sonu olduğu, istinaf dilekçesinin incelenmesinde havalesinin 07.10.2022 tarihinde yapıldığı, UYAP'tan yapılan sorgulamada da istinaf dilekçesinin kayda 07.10.2022 tarihinde girdiği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun süresinde yapılmamış olması nedeniyle ... vekilinin istinaf başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı- davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 21.06.2023 tarih 2023/515 Esas, 2023/3488 Karar sayılı kararı ile; "... 23.09.2022 tarihinde erkek vekili Av. ...'in, gerekçeli kararın sadece girdiği duruşma için yetkilendirilmiş olan Av.Hasan Kayabaş'a tebliğ edildiğini, gerekçeli kararın tarafına tebliğ edilmesini talep ettiği dilekçesinden sonra 28.09.2022 tarihinde İlk Derece Mahkemesi kararının vekâletnamede tek başına ismi geçen Av. ...'e tebliğ edilmiş olmasına karşın 07.10.2022 tarihinde sunulan istinaf dilekçesi süresinde kabul edilmemiştir. 07.10.2022 tarihli istinaf dilekçesinin süresinde olmadığının kabul edilmesi hak arama özgürlüğünü kısıtlar mahiyette görüldüğünden..., ...Bölge Adliye Mahkemesi kararı hatalı olduğundan bozulması gerekmiştir..." gerekçesi ile, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma kararına uyulmasına karar verilerek; İlk Derece Mahkemesince davalı-davacı kadına verilen kusurların istinaf edilmeksizin kesinleştiği, kadının ispatlanan başkaca kusurunun bulunmadığı, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince ... erkeğe kusur yüklenmiş ise de, davalı-davacı kadının sosyal inceleme raporunda alınan beyanında ve erkek tarafından dosyaya sunulan, yargılamanın devamı sırasında kadın tarafından erkeğe gönderilen whatsapp ses kayıtlarında erkeği çok sevdiğini, birleşmek istediğini beyan ettiği, bu halde erkeğin kusurlu davranışlarının kadın tarafından affedilmiş sayılacağı ve kadın tarafından ileri sürülen vakıalar nedeniyle erkeğe kusur yüklenemeyeceği, buna göre evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, kadının tam kusurlu olmasına ve erkeğin kusurunun bulunmamasına göre kadının karşı davasının kabulünün hatalı olduğu, ortak çocukların menfaatini tespit eden sosyal inceleme raporuna uygun biçimde verilen velâyet kararında bir isabetsizlik olmadığı, kadın lehine tedbir nafakası ile ortak çocuklar lehine tedbir-iştirak nafakasına hükmedilmesinin doğru olduğu ve miktarlarının fazla olmadığı, kabul edilen ve gerçekleşen duruma göre; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda kadın tam kusurlu olduğundan kadın lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesi ile; ... erkeğin, dilekçeler aşamasında usulüne uygun tazminat talebi bulunmadığından, kendisi için talep ettiği maddî-manevî tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kusura yönelik istinaf başvurularının kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğunun tespitine, kadının karşı boşanma davasının, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, karşı davada davacı- karşı davalı erkek lehine yargılama gideri ve vekâlet ücretine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu, erkek eş tarafından Bölge Adliye Mahkemesine delil olarak sunalan ses kayıtlarına muvafakatlerinin olmadığını, kaldı ki kabul edilse dahi kadının beyanlarının "af" olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, kararın gerekçeli olmadığını ve Anayasaya aykırı olduğunu beyan ederek; reddedilen karşı boşanma davası, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozmanın amacına uygun karar verilip verilmediği ve kadının reddedilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olup olmadığı, yargılama giderleri ve vekalet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 323 üncü ve 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nu değiştiren 4667 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile 56. maddesi hükümleri 4721 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddesi hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Somut uyuşmazlıkta Bölge Adliye Mahkemesince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı -davacı kadının sosyal inceleme raporu ile alınan beyanında ve erkek tarafından dosyaya sunulan, yargılamanın devamı sırasında kadın tarafından erkeğe gönderilen whatsapp ses kayıtlarında davalı erkeği çok sevdiğini, birleşmek istediğini beyan ettiği ve bu suretle erkek eşin kusurlu davranışlarının kadın tarafından affedilmiş sayılacağı, bu nedenle kadın tarafından ileri sürülen vakıalar nedeniyle erkeğe kusur yüklenemeyeceği, buna göre evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, kadının tam kusurlu olmasına ve erkeğin kusurunun bulunmamasına göre kadının karşı davasının kabulünün hatalı olduğu gerekçesiyle kadının karşı boşanma davasının, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin ayrı ayrı reddine, reddedilen karşı davasında aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmiş, hüküm kadın vekili tarafından reddedilen karşı boşanma davası, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmiştir.
2. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı -davacı kadının, yargılamanın devamı sırasında evliliğini kurtarmak amacıyla barışma girişiminde bulunduğu, ancak sonradan barışma isteğinden vazgeçerek boşanma davasına devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı-davacı kadın tarafından yapılan barışma girişimi af niteliği taşımadığı gibi davalı -davacı kadının dosyaya yansıyan erkek eşi affettiğine yönelik somut söylem veya fiili eylemlerinin de bulunmadığı sabitt olup Bölge Adliye Mahkemesince, kadının evliliğini kurtarma adına gösterdiği barışma girişiminin af olarak değerledirilmesi doğru görülmemiştir. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre, davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.