YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Kişi hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı olmasının, Türk vatandaşlığına alınmada engel teşkil etmeyeceği hk.

Karar Özeti

Uyuşmazlıkta, "Resmi belgede sahtecilik" suçundan yargılandığı davada .... Asliye Ceza Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla, davacının Rusya'dan almış olduğu pasaport ile Türkiye'ye geldiği, teyzesinin kızı ile evli olan Ş.M.G. isimli kişinin evinde misafir olarak kaldığı, bu sırada diğer sanık ... ile tanışıp evlendikleri, daha sonra Türkiye'de oturum süresinin bitmesi üzerine Ş.M.G. isimli kişinin davacının pasaportuna sahte giriş-çıkış mühür izi vurdurarak davacıya verdiği, bu pasaport ile çıkış yaparken pasaporta el konulduğu, bu şekilde sahte giriş-çıkış mührü bulunan pasaportu kullandığı anlaşılan davacının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 204. maddesinin 1. fıkrası kapsamında, şahsi ve sosyal durumu dikkate alınarak 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, duruşmadaki iyi hali nedeniyle bu cezanın takdiren 1/6 oranında indirilerek 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedildiği, davacının sabıkasız olması ve bir daha suç işlemeyeceğine dair mahkemede kanaat oluşması nedeniyle de Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin 5. fıkrası uyarınca hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir.

 

Bu durumda, davacı hakkında yapılan yargılama sonucu işlediği sabit görülen suçun niteliği ve 5901 sayılı Kanun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, anılan suçun davacının Türk vatandaşı olmasına engel teşkil edecek mahiyette olmadığı, bu nedenle davacının milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek hali bulunduğundan bahisle Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yaptığı başvurunun reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

 

Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 25/10/2021 tarih ve E:2021/2016, K:2021/2025 sayılı kararı da bu yöndedir.

 

Öte yandan, davacının evliliğinin normal bir evlilik olduğunun tahkikat sonucu düzenlenen inceleme ve araştırma formunda belirtildiği, ayrıca aile birliği içerisinde yaşadığı ve evliliği açısından 5901 sayılı Kanun'un 16. maddesi uyarınca Türk vatandaşlığına alınmasında sakınca bulunmadığının da davacı ile yapılan mülakatta yer verilen değerlendirmelerden anlaşıldığı, dolayısıyla davacının 5901 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan şartları da taşıdığı görülmektedir.


Bu haliyle, davacının evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma istemiyle yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Karar

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2017/1053 E.  ,  2022/1213 K.

 

T.C.

 

D A N I Ş T A Y

 

ONUNCU DAİRE

 

Esas No : 2017/1053

 

Karar No : 2022/1213

 

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...

 

VEKİLİ : Av. ...

 

KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Bakanlığı / ...

 

VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. ...

 

İSTEMİN_KONUSU : ...İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ :

 

Dava konusu istem: Rusya uyruklu olan ve 04/11/2006 tarihinde Türk vatandaşı ile evlenen davacı tarafından, söz konusu evliliği dolayısıyla evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma istemli başvurusunun, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 16. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca reddedilmesine ilişkin İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün ...tarih ve ...sayılı kararının iptali istenilmektedir.

 

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesince; Dairemizin 30/03/2016 tarih ve E:2013/2556, K:2016/1800 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 16. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, Türk vatandaşlığına alınabilmek için öngörülen millî güvenlik, kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir halinin bulunmaması koşulu ile anılan Kanun'a dayanılarak çıkarılan Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinin 5. fıkrasında yer alan hükmün açıklanması geriye bırakılmış olsa da 6 aydan fazla hapis cezası alanların Türk vatandaşlığını kazanamayacağı yolundaki düzenleme karşısında, .... Asliye Ceza Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla "Resmi Belgede Sahtecilik" suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası ile mahkumiyetine ve söz konusu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen davacının Türk vatandaşlığına alınmaması yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

 

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, 10 yılı aşkın süredir Türkiye'de ikamet ettiği, eşiyle düzenli bir aile hayatının bulunduğu, Türk örf ve adetlerine uygun olarak yaşadığı, öte yandan, hakkında yapılan ceza yargılaması sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu karardan sonra 5 yıl süre ile aynı mahiyette başka bir suç işlemediğinden açıklanmış olan hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verildiği belirtilerek dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı, bu sebeple temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

 

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının, hakkındaki ceza yargılaması sonucunda 6 aydan fazla ceza aldığı, dolayısıyla Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinin 5. fıkrası uyarınca davacının başvurusunun kabul edilmesinin normatif hukuk düzenine aykırı olacağı, ayrıca davacının evlilik tarihinden sonra evlilik birliği içerisinde düzenli bir hayat sürmesinin geçmişteki hukuk dışı eylemlerini ortadan kaldırmayacağı, temyiz talebinde ileri sürdüğü hususların hukuken geçerlilik arz etmediği belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

 

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...

 

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

 

İNCELEME VE GEREKÇE :

 

MADDİ OLAY :

 

Rusya uyruklu olan davacı, Türk vatandaşı ... isimli kişi ile 04/11/2006 tarihinde evlenmiş, bu evliliği dolayısıyla 5901 sayılı Kanun'un 16. maddesi uyarınca evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma istemiyle davalı idareye başvuruda bulunmuştur.

 

Söz konusu başvuru üzerine yapılan tahkikat sonucu düzenlenen 27/06/2011 tarihli "Bir Türkle Evlenme Nedeniyle Türk Vatandaşlığını Kazanmak İsteyen Yabancı Uyruklu Şahıslara İlişkin Ön İnceleme - Araştırma Formu"nda, davacı hakkında 11/08/2006 tarihinde "..." ismiyle "sahtecilik" suçundan işlem yapıldığı, 15/08/2006 tarihinde İstanbul Atatürk Hava Hudut kapısından sınır dışı edildiğinin anlaşıldığı, 16/08/2006 tarihinde "..." ismi ile İstanbul Yabancılar Şube Müdürlüğünce Ç-(Süreli yurda giriş yasağı) 114-(Haklarında Adli İşlem Yapılan Yabancılar, 1 Yıl Men) tahdit veri girişi yapıldığının, bu tahdidin ise 17/08/2007 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından otomatik olarak kaldırıldığının anlaşıldığı belirtildikten sonra 04/05/2011 tarihinde yapılan mahalli tahkikatlar neticesinde davacının evliliğinin normal bir evlilik olduğu, evliliği yönünden herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadığı yönünde kanaat bildirildiği görülmektedir.

 

Öte yandan, pasaportunun giriş-çıkış damgasının sahte olduğu şüphesiyle ifadesi alınan davacıya ait 11/08/2006 tarihli şüpheli ifade tutanağında, davacı tarafından 14/04/2006 tarihinde Türkiye'de nişanlısı olan ... isimli kişiyi ziyarete geldiği, ancak vize süresi bittiği için nişanlısının arkadaşı olan M.G. isimli kişinin kendisine yasal yollardan vize süresini uzatabileceğini söylediği, bunun üzerine nişanlısının bu kişiye 450 TL ücret verdiği, sonrasında pasaport işinin hallolduğunun kendisine söylendiği, pasaportundaki giriş-çıkış damgalarının sahte olduğunu bilmediği hususlarının beyan edildiği görülmekle birlikte, söz konusu olayla ilgili olarak yapılan ceza yargılaması sonucunda .... Asliye Ceza Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla davacının Türk Ceza Kanunu'nun 204. maddesinin 1. fıkrası uyarınca "Resmi Belgede Sahtecilik" suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı, ancak sabıkasız olması ve bir daha suç işlemeyeceğine dair mahkemede kanaat oluşması nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin 5. fıkrası uyarınca davacı hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

 

Diğer taraftan, vatandaşlık başvurusunun değerlendirilmesi kapsamında Vatandaşlık İnceleme ve Araştırma Komisyonu tarafından davacı ile 27/09/2011 tarihinde yapılan mülakat sonucunda, davacı hakkında yapılan ceza yargılamasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği hususu da göz önünde bulundurularak, davacının 2006 yılından beri Türk vatandaşı ile evli olduğu, birbirlerini ve ailelerini iyi derecede tanıdıkları, aynı çatı altında evliliklerinin fiilen devam ettiği, Türkçe'yi iyi derecede konuşabildiği, eşlerin kendi arasında Türkçe dilini konuştukları, hakkındaki ceza yargılamasına konu suçun engel teşkil etmemesi durumunda davacının 5901 sayılı Kanun'un 16. maddesi uyarınca Türk vatandaşlığına alınmasında sakınca görülmediği kanaatine varılmıştır.

 

Daha sonra davacının evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma istemli başvurusu İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün ...tarih ve ...sayılı kararıyla 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 16. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca reddedilmiş, aynı idarenin ...tarih ve ...sayılı işlemiyle de dava konusu kararın davacıya tebliği hususunda İstanbul Valiliği talimatlandırılmış, bahse konu işlemin tebliği üzerine de bakılan dava açılmıştır.

 

İLGİLİ MEVZUAT:

 

5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun "Türk vatandaşlığının kazanılması halleri" başlıklı 5. maddesinde, "Türk vatandaşlığı, doğumla veya sonradan kazanılır." hükmü; "Sonradan kazanılan vatandaşlık" başlıklı 9. maddesinde, "Sonradan kazanılan Türk vatandaşlığı, yetkili makam kararı veya evlat edinilme ya da seçme hakkının kullanılması ile gerçekleşir." hükmü; "Yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılması" başlıklı 10. maddesinde, "Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz." hükmü; "Başvuru için aranan şartlar" başlıklı 11. maddesinde, "Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılarda; (a) Kendi millî kanununa, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak, (b) Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye'de kesintisiz beş yıl ikamet etmek, (c) Türkiye'de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etmek, (ç) Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden bir hastalığı bulunmamak, (d) İyi ahlak sahibi olmak, (e) Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek, (f) Türkiye'de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak, (g) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak, şartları aranır." hükmü; "Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması" başlıklı 16. maddesinde, "(1) Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde; (a) Aile birliği içinde yaşama, (b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama, (c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır. (2) Başvurudan sonra Türk vatandaşı eşin ölümü nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde birinci fıkranın (a) bendindeki şart aranmaz. (3) Evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancılar evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde evlenmede iyiniyetli iseler Türk vatandaşlığını muhafaza ederler." hükmü yer almış; dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle "Yönetmelik" başlıklı 46. maddesinde, bu Kanun'un uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

 

5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 46. maddesine dayanılarak hazırlanan ve 06/04/2010 tarih ve 27544 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin "Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılmasında il emniyet müdürlüğünce yapılacak soruşturmaya ilişkin usul ve esaslar" başlıklı 28. maddesinde, "(1) İl emniyet müdürlüğünce evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancının; (a) Aile birliği içinde yaşayıp yaşamadığı, (b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak şekilde fuhuş yapmak ve fuhuşa aracılık etmek gibi davranışlarının olup olmadığı, (c) Türk vatandaşlığını kazanmasında millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir halinin bulunup bulunmadığı, hususları araştırılır ve oluşan olumlu veya olumsuz kanaat soruşturma formuna açık bir şekilde yazılır. Soruşturma formuna soruşturmaya ilişkin tutanaklar da eklenir. (2) Soruşturması tamamlanan yabancının dosyası il müdürlüğüne iade edilir. Dosya gerekli inceleme ve araştırma yapılmak üzere il müdürlüğünce komisyona gönderilir." düzenlemesine yer verilmiş; "Araştırma, soruşturma ve geçerlilik süresi" başlıklı 72. maddesinde, "(1) Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancı hakkında yerleşim yerinin bulunduğu güvenlik birimlerince soruşturma, Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğünce de arşiv araştırması yapılır. Komisyon tarafından gerekli görülmesi halinde kamu görevlileri aracılığı ile soruşturma yaptırılabilir. (2) Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancı hakkında 28 inci madde uyarınca yerleşim yerinin bulunduğu güvenlik birimlerince yapılan soruşturma sonucunda evliliğin Türk vatandaşlığını kazanmak amacıyla yapılıp yapılmadığına dair olumlu veya olumsuz bir kanaate varılamaması halinde Türk vatandaşı eşin yakınlarının ifadelerine de başvurulmak suretiyle kanaat oluşuncaya kadar periyodik olarak soruşturma işlemine devam edilir. (3) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının usulleri ilgili kurumlarla birlikte Bakanlıkça belirlenir. (4) Türk vatandaşlığını kazanmak veya kaybetmek isteyen kişi hakkında yapılan araştırma ve soruşturma bir yıl geçerlidir, ancak gerekli görülen hallerde bu süre beklenmeksizin yeniden araştırma ve soruşturma yaptırılabilir. (5) İlgili kurumlarca yapılan araştırma sonucunda Anayasa ile kurulu devlet düzenini yıkma yolunda faaliyette bulunduğu, bu faaliyetlerde bulunanlarla işbirliği yaptığı veya bunları maddi olarak desteklediği, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı yurt içinde veya dışında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarla ilgili faaliyetlerde bulunduğu, isyan, casusluk ve vatana ihanet suçlarına katıldığı, silah ve uyuşturucu madde kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve insan ticareti yaptığı veya bunlarla ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilenler ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar Türk vatandaşlığını kazanamaz." kuralı düzenlenmiştir.

 

Anılan Yönetmelik hükmünün dayanağı olan ve yukarıda metnine yer verilen 5901 sayılı Kanun'un 11. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinin gerekçesi; "Maddenin (g) bendine göre; milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak şartı aranmaktadır. Bu şartın konulması ile milli güvenlik bakımından tehlike teşkil eden ve milli menfaatler ve ülke bütünlüğü aleyhine faaliyet gösterenlerle bu faaliyetleri destekleyenlerin, bu gibi kişi veya kuruluşlarla ilişki içerisinde bulunanların ve herhangi bir isyan, sabotaj, casusluk, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, evrakta sahtecilik gibi kamu düzenini bozan faaliyetlerde bulunanların Türk vatandaşlığını kazanmaları engellenmektedir." şeklinde; 16. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin gerekçesi; "Madde ile; evlenme yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılmasına ilişkin şartlar ve esaslar belirlenmiştir. Buna göre; bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmayacaktır. Ancak yabancı üç yıldan beri bir Türk vatandaşı ile evli ise ve evlilik devam ediyorsa Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilecektir. Başvuranlarda; aile birliği içinde yaşamak, evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmamak, milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak şartları aranacaktır. Başvurudan sonra Türk vatandaşı eşin ölümü nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde diğer şartların taşınması kaydıyla Türk vatandaşlığı kazanılabilecektir. Ayrıca yabancıya, vatandaşlık kazandıran evliliğin butlanına karar verilmesi halinde akitte hüsnüniyetli olan kadın ya da erkek Türk vatandaşlığını muhafaza etmeye devam edecektir." şeklinde olup; 5901 sayılı Kanun'un 11. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinin gerekçesinde yer alan isyan, sabotaj, casusluk, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, evrakta sahtecilik gibi kamu düzenini bozduğu belirtilen suçların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar, devletin güvenliğine karşı suçlar, kamu güvenine karşı suçlar bölümlerinin içerisinde bulunduğu görülmüştür.

 

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

 

Yukarıda yer verilen 5901 sayılı Kanun maddeleri gerekçeleriyle birlikte dikkate alındığında; Türk vatandaşlığına alınma talebiyle başvuruda bulunacak kişilerin milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir halinin bulunup bulunmaması noktasında, kişilerce işlenen suçların değerlendirilmesi aşamasında, kanun koyucunun iradesinin, devletin varlığına ve işleyişine yönelik olarak kamu düzenini ciddi düzeyde bozan suçları işleyenlerin Türk vatandaşı olmasının engellenmesi yönünde olduğu anlaşılmaktadır.

 

Uyuşmazlıkta, "Resmi belgede sahtecilik" suçundan yargılandığı davada .... Asliye Ceza Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla, davacının Rusya'dan almış olduğu pasaport ile Türkiye'ye geldiği, teyzesinin kızı ile evli olan Ş.M.G. isimli kişinin evinde misafir olarak kaldığı, bu sırada diğer sanık ... ile tanışıp evlendikleri, daha sonra Türkiye'de oturum süresinin bitmesi üzerine Ş.M.G. isimli kişinin davacının pasaportuna sahte giriş-çıkış mühür izi vurdurarak davacıya verdiği, bu pasaport ile çıkış yaparken pasaporta el konulduğu, bu şekilde sahte giriş-çıkış mührü bulunan pasaportu kullandığı anlaşılan davacının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 204. maddesinin 1. fıkrası kapsamında, şahsi ve sosyal durumu dikkate alınarak 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, duruşmadaki iyi hali nedeniyle bu cezanın takdiren 1/6 oranında indirilerek 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedildiği, davacının sabıkasız olması ve bir daha suç işlemeyeceğine dair mahkemede kanaat oluşması nedeniyle de Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin 5. fıkrası uyarınca hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir.

 

Bu durumda, davacı hakkında yapılan yargılama sonucu işlediği sabit görülen suçun niteliği ve 5901 sayılı Kanun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, anılan suçun davacının Türk vatandaşı olmasına engel teşkil edecek mahiyette olmadığı, bu nedenle davacının milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek hali bulunduğundan bahisle Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yaptığı başvurunun reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

 

Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 25/10/2021 tarih ve E:2021/2016, K:2021/2025 sayılı kararı da bu yöndedir.

 

Öte yandan, davacının evliliğinin normal bir evlilik olduğunun tahkikat sonucu düzenlenen inceleme ve araştırma formunda belirtildiği, ayrıca aile birliği içerisinde yaşadığı ve evliliği açısından 5901 sayılı Kanun'un 16. maddesi uyarınca Türk vatandaşlığına alınmasında sakınca bulunmadığının da davacı ile yapılan mülakatta yer verilen değerlendirmelerden anlaşıldığı, dolayısıyla davacının 5901 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan şartları da taşıdığı görülmektedir.

 

Bu haliyle, davacının evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma istemiyle yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

 

KARAR SONUCU :

 

Açıklanan nedenlerle;

 

1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,

 

2. Davanın reddine ilişkin temyize konu .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının BOZULMASINA,

 

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

 

4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/03/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

 

(X)-KARŞI OY :

 

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesinin 4. fıkrasında, Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesinin bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı kuralına yer verilmiştir.

 

Temyize konu karar, Danıştay Onuncu Dairesi'nin 30/03/2016 tarih ve E:2013/2556, K:2016/1800 sayılı bozma kararına uyularak verilmiştir.

 

Davacının temyiz dilekçesindeki iddiaların, 2577 sayılı Kanun'un 50. maddesinin 4. fıkrası uyarınca bozma nedenlerine uygunlukla sınırlı olarak incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varıldığından, temyize konu kararın 2577 sayılı Kanun'un 50. maddesinin 4. fıkrası uyarınca onanmasına karar verilmesi gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.


Bu sayfa 41 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor