Öte yandan, icra emrinin tebliğ tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK.nun 150/e maddesi gereğince, "Alacaklı, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren nihayet bir sene içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren nihayet iki sene içinde isteyebilir. Satış yukarıdaki fıkrada gösterilen müddetler içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddetler içinde yenilenmezse takip düşer.”
Somut olayda ise anılan borçlunun takipten önce vefat ettiği öğrenildiğinde, yukarıda anlatılan şekilde işlem yapılması ve murisin mirasçılarına icra emri tebliği gerekirken, sadece kıymet takdir raporunun tebliği ile yetinilmiş olduğu görülmektedir. Yapılan tebliğ işleminin icra emri tebliğ işleminin yerine geçemeyeceği ve buna bağlı olarak da satış isteme süresinin başlamayacağı değerlendirilerek, icra müdürlüğünün verdiği satış isteme süresinin düşmesi kararının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, satış isteme tarihi itibarı ile İİK'nun 150/e maddesinde belirtilen iki yıllık sürenin dolmadığı, anılan madde uyarınca takibin düşmediği nazara alınarak şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
12. Hukuk Dairesi 2017/55 E. , 2017/11671 K.
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı Banka tarafından, asıl kredi borçlusu ...Kardeşler ... Ltd. Şti. ile ipotek veren taşınmaz maliki Hasan Hüseyin Acar hakkında, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiği, kıymet takdirinin kesinleşmesi ile birlikte alacaklı tarafından satış talebinde bulunduğu, fakat icra dairesinin 28.10.2015 tarihli karar tensip tutanağı ile iki yıl içerisinde satış talep edilmediği ve satış avansının da takip dosyasına depo edilmediğinden bahisle, dosyanın İİK'nun 150/e maddesi gereğince düşürülmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Alacaklının, anılan kararın iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; anılan müdürlük kararının yerinde olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
Somut olayda; borçlu Hasan Hüseyin Acar'ın 09.08.2008 tarihinde vefat ettiği, takibin ise 03.03.2009 tarihinde başlatıldığı anlaşılmıştır. Anılan borçlu adına çıkartılan icra emrinin ise 16.03.2009 tarihinde muris borçlunun oğlu ... tarafından alındığı görülmektedir. Takip devam ederken, anılan borçlunun takip öncesi ölmüş olduğunun anlaşılmasıyla, alacaklı banka vekili tarafından, takip konusu taşınmazın kıymet takdiri raporunun Almus Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2008/191 Esas ve 2008/173 Karar sayılı veraset ilamında belirtilen mirasçılarına tebliğ edilmesi talep edilmiş ve icra müdürlüğü tarafından, 07.02.2011 tarihinde anılan talep gereği işlem yapılmasına karar verilmiştir.
HMK'nun 124/3. maddesi uyarınca maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin kabulü için, karşı tarafın rızası aranmaz. Aynı maddenin 4. fıkrasında da “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir” düzenlemesi yer almaktadır. Anılan hükmün icra takiplerinde de uygulanması gerekir.
Buna göre, alacaklı tarafından ölü kişinin mirasçısı yerine ölü kişi hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı olup, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığından alacaklının HMK.nun 124/3-4.maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak suretiyle bu yanlışlığı düzeltmesi mümkündür. Bu durumda, alacaklı vekili tarafından, ek takip talebi düzenlenerek, takibin usulünce mirasçılara yöneltilmesinin istenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, icra emrinin tebliğ tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK.nun 150/e maddesi gereğince, "Alacaklı, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren nihayet bir sene içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren nihayet iki sene içinde isteyebilir. Satış yukarıdaki fıkrada gösterilen müddetler içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddetler içinde yenilenmezse takip düşer.”
Somut olayda ise anılan borçlunun takipten önce vefat ettiği öğrenildiğinde, yukarıda anlatılan şekilde işlem yapılması ve murisin mirasçılarına icra emri tebliği gerekirken, sadece kıymet takdir raporunun tebliği ile yetinilmiş olduğu görülmektedir. Yapılan tebliğ işleminin icra emri tebliğ işleminin yerine geçemeyeceği ve buna bağlı olarak da satış isteme süresinin başlamayacağı değerlendirilerek, icra müdürlüğünün verdiği satış isteme süresinin düşmesi kararının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, satış isteme tarihi itibarı ile İİK'nun 150/e maddesinde belirtilen iki yıllık sürenin dolmadığı, anılan madde uyarınca takibin düşmediği nazara alınarak şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.